'Hükûmeti bekleyen ateş topu gibi konular var'
Seçim gündemi geride kaldı. Şimdi ekonomi ve güvenlikte atılmayı bekleyen adımlar var. Yeni hükûmetin yol haritası konuşuluyor. Uzmanlara göre, ABD'ye taviz verilmeden Rusya'yla ilişkiler güçlendirilmeli, Suriye'yle barış adımları hızlanmalı. Üretime dayalı, planlı bir ekonomi olmazsa olmaz.
2023 seçimlerinin 28 Mayıs’ta tamamlanmasıyla Türkiye yavaş yavaş gerçek gündemine dönüyor. Kamuoyu yeni kurulacak hükûmette kimlerin olacağına odaklanırken ekonomideki zorluklar ile dış politikadaki “denge”sizlik çözümü dayatıyor. Siyaset Bilimci Doç. Dr. Deniz Tansi ve Kalkınma Ekonomisti Bartu Soral, Türkiye’nin yakıcı meselelerini, yeni hükümetin acil çözüme kavuşturması gereken konuları Aydınlık’a anlattı.
Tansi, öncelikle ABD ile ilişkilerin sağlıksız olduğuna dikkat çekti. Soral da Türk ekonomisinin ithalata ve dolayısıyla dövize bağlı gidişatının daha fazla sürdürülemeyeceğine işaret etti. İki isim de hükûmeti bekleyen ateş topu gibi konular olduğuna dikkat çekti.
‘GERİ ADIM ATILAMAYACAĞINA GÖRE’
Yeditepe Üniversitesi Öğretim Üyesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Kamu Yönetimi Bölüm Başkanı Deniz Tansi, Türkiye’nin dış politikadaki pek çok konu başlığında ABD’yle karşı karşıya olduğunu belirtti. Tansi, ABD’nin bir yandan PKK/PYD terör örgütüne destek verip Yunanistan’ı Türkiye’ye karşı silahlandırırken bir yandan da müttefik olarak devam edemeyeceğini vurguladı. “ABD ile ilişkilerdeki sağlıksızlık yakıcı bir mesele olarak önümüzde duruyor.” diyen Tansi şunları anlattı:
“Biliyorsunuz Amerikan Senatosu’nda Türkiye için ‘sorunlu müttefik’ tanımı yapılmıştı. Asıl ABD, Türkiye için sorunlu bir ülkedir. Çünkü yaptıkları ne uluslararası hukuka ne de müttefik hukukuna uygun. ABD, hâlâ Suriye’nin kuzeyinde PKK/PYD’ye açık destek veriyor ve Yunanistan’ı çok sayıda silahlı üs kurarak Türkiye’ye karşı bir garnizon devletine dönüştürdü. Bu böyle ne kadar devam edebilir? Hangi çerçevede nasıl aşılabilir? Aşılmazsa nasıl karşılık verilebilir? Geri adım atılamayacak konular olduğuna göre bunlar eninde sonunda yanıtlanması gereken sorular.”
‘DÖNEMSEL OLMAKTAN ÇIKARILMALI’
Tansi, Doğu Akdeniz’deki gelişmeler hakkında da “Mavi Vatan’da bir durgunluk söz konusu. Hükümetin gerek cumhurbaşkanlığı gerekse parlamentoda aldığı bu tam destekle Doğu Akdeniz’deki 6 numaralı plakadaki oldu bittilere izin vermemesi gerekir.” şeklinde konuştu.
“Ve tabi ki Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin bir devlet olarak tanıtılması için atak yapılmalı.” diyen Tansi, Rusya ile ilişkiler ve Suriye ile normalleşme başlıklarına da değindi:
“Rusya ile ilişkilerde çok dikkatli olunması gereken bir dönem. Çünkü nükleer santral ve doğal gaz gibi enerji meselelerinden Kafkasya’dan Orta Asya’ya kadar geniş bir coğrafyadaki etkinliğimizi etkileyecek bir konu bu. Çin'le politikaların zenginleşmesi açısından önemli. Sığınmacıların geri dönüşü ve Beşar Esad ile normalleşme bile buraya bağlı. Pek çok angajman fiiliyatta delinse de Türkiye'nin burada ABD müttefikliği, NATO üyeliği, Avrupa Birliği adaylığı gibi yükleri de var. Bence Rusya ile işbirliği genişletilerek sürdürülmeli… Beşar Esad ile anlaşma hızlandırılmalı. Türk Devletleri Teşkilatı vizyonu iddialı bir şekilde sürdürülmeli. Velhasıl, tüm bu başlıklar dönemsel olmaktan çıkarılarak yapısal bir nitelik kazanmalı.”
‘BU MODELLE DEVAM EDEMEZ’
Kalkınma ekonomisti, eski Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı Müdürü Bartu Soral, ekonomideki gidişatı verilerle aktardı. Türkiye’nin bir kısır döngüye sıkıştığını kaydetti. “Yani bize dört ay içinde oluşan 43 milyar 444 milyon doları uluslararası piyasalardan bulabilecek bir Derviş veya Şimşek değil, sanayileşmeyi, üretimi, teknolojiyi kalkınma programı etrafında toparlayacak bir fikriyat gerekiyor.” ifadelerini kullandı.
“Türkiye, ithalata bağımlı, cari açığa dayalı büyüme modeliyle devam edemez.” uyarısında bulunan Soral şöyle devam etti:
“TÜİK, ocak-nisan arası dış ticaret verilerini açıkladı. İki temel problem karşımıza çıktı. Bir, Türkiye ithalata bağımlı büyüme gerçekleştiriyor. 2023 yılı Ocak-Nisan arası dış ticaret açığı geçen yılın aynı dönemine göre %32,9 artarak 43 milyar 444 milyon dolara yükseldi. Yani aylık dış ticaret açığımız ortalama 10 milyar doların üstünde. Üstelik bu dönem, Rusya'dan ucuz fiyatla enerji aldığımız ve dünya piyasalarında enerji fiyatlarının gerilediği bir dönem. İki, teknolojide geriyiz. 2023 yılı Ocak-Nisan arası imalat sanayisinde yüksek, orta yüksek ve orta düşük teknoloji ürünlerinde yaklaşık 48 milyar dolar dış ticaret açığı var. Yani emek yoğun üretimde dış ticaret fazlası veriyoruz ama orta düşük teknoloji gerektiren üretimde bile dış ticaret açığı veriyoruz.”
‘DARBOĞAZ DAHA DA SIKIŞACAK’
Soral, mevcut düzeni “Cari açık kapatılabiliyorsa sorun yok demek, Türkiye, ABD ve AB parasına bağımlı kalsın demektir.” diye niteleyerek “Türkiye cari açığa dayalı veya bir diğer vurgulamayla ithalata bağımlı büyüme modelinden, cari fazla verir büyüme modeline geçmek zorunda.” dedi.
“Dünya neoliberal ekonomi politiğin sonuna geldi.” vurgusu yapan Soral şunları söyledi:
“Dış ticaret açığı cari açığı yaratıyor, o açık da bizi elin parasına muhtaç ediyor. Bu kısır döngüyü kırmak zorundayız. Gelir dağılımı adaletsiz çünkü vergi sistemimiz bozuk. Alım gücü geriliyor, emeğin milli gelirden aldığı pay düşüyor. Barınma ve gıda fiyatları dar ve orta gelirli için tahammül edilmez noktada. Tarım ve hayvancılık potansiyelin altında üretim yapıyor. Atlantik ile Asya çatışması da tırmanacaktır. Yani, küresel kriz darboğazda olan ekonomiyi daha da sıkıştıracaktır. Türkiye yerli üretime dayalı, planlı ve karma ekonomik modele geçmek, kendi ulusal şartlarına uygun bir kalkınma programını hayata geçirmek zorundadır.”