Yeni kanser hapı ne umut vaat ediyor?

AOH1996 adlı ilacın 70 kanser türüyle savaştığı iddia ediliyor. Peki dünya ve Almanya'da araştırmalarla alakalı son durum ne?

Amerika'da City of Hope adlı kanser merkezindeki doktorlar şu sıralar kanser ilacı AOH1996 ile ilgili yeni çalışma verileriyle ses getiriyor. Hücre testlerinde, 70 çesit tümör türüne karşı etkili olduğu düşünülen ilacın faz 1 çalışması devam ediyor.

Bu tümörler arasında meme, prostat, yumurtalık, cilt ve akciğer kanseri yer alıyor.

Peki bu ilaç gerçekten ne kadar umut vaat ediyor?

VÜCUT ÜZERİNDEKİ ETKİSİ BELİRSİZ

AOH1996, PCNA proteini ile kansere karşı mücadele eder. Hücre bölünmesinde rol oynar. Yeni kanser hapı, kasıtlı olarak belirli bir PCNA varyantını hedef alır. Amacı, kanser hücrelerinin bölünmesini durdurmaktır. Fakat hücre bölünmesi sağlıklı hücrelerde de gerçekleşir.

Berlin Sağlık Enstitüsü (BIH) ve Charité'de Klinik Translasyonel Bilimler Profesörü, kanser uzmanı Christof von Kalle bunda bir tehlike görüyor. "Test ettiğimiz tüplerde durum böyle gözükmese bile ilaç sağlıklı hücrelere de müdahale ediyor olabilir," diyen Kalle; ilacın vücudun neresinde hasara yol açabileceğini bilmemelerinin bir problem olduğunu da belirtiyor.

ÇALIŞMANIN FAZLARI:

Faz 1: Birkaç sağlıklı gönüllüde küçük çalışmalar yapılır. Aktif bir maddenin temel dayanıklılığı ve güvenliği test edilir.

Faz 2: Uygun dozaj ve ilacın etkisiyle ilgili ilk verilere odaklanılır. Bu aşama yaklaşık 100 ila 300 hastayı içerir.

Faz 3: Bir kontrol grubu da dahil olmak üzere etkinlik ve dayanıklılık üzerine geniş ölçekli çalışmalar yapılır.

UKE Tümör Uzmanı Prof. Martin Schuler

Fotoğraf: Stefanie Herbst

"İLAÇ YOLUNDA HÂLÂ PEK ÇOK ŞEY OLABİLİR"

Gerçek şu ki, Almanya'da AOH1996 etken maddesi kanser uzmanları tarafından bilinmemekte ve ilgili profesyonel çevrelerde hiçbir rol oynamamaktadır. Ek olarak, klinik öncesi çalışmalardan elde edilen hazırlıkların yaklaşık yüzde 90'ı onaylanmamıştır ve bu nedenle piyasaya çıkmamaktadır.

Doktor Martin Schuler, Essen Üniversite Hastanesi Batı Alman Tümör Merkezi'nde Dahili Klinik (Tümör Araştırmaları) Direktörü olarak görev yapan, Schuler bu konuda: "Umut vaat eden pek çok madde var. Ancak klinik testlere doğru atılan adım çok büyük bir adımdır. Tamamının bir organizmaya aktarılıp aktarılamayacağı tamamen belirsiz. İlaç yolunda hâlâ pek çok şey olabilir," diyor.

UKE Tümör Uzmanı Prof. Martin Schuler

Fotoğraf: Stefanie Herbst

ÖNEMSİZ MODELLER

Alman Kanser Araştırma Merkezi İlaç Keşif Grubu Başkanı Dr. Nikolas Gunkel de klinikte başarı şansını tahmin etmek için klinik öncesi verileri kullanırken dikkatli olunması gerektiğini hatırlatıyor.

Gunkel, "Bunun nedenlerinden biri, bir yandan hücre kültüründe veya fare modellerinde tümör büyümesi, diğer yandan hastadaki bir tümörün büyüme koşulları arasındaki farklılıklardır" diyor. "Ek olarak, kullanılan fare tümör modellerinin klinik gerçeklik için özellikle zayıf bir bilgi kaynağı olduğu düşünülmektedir, bu nedenle bunlar ilaca yalnızca ilk yaklaşım niteliğindedir," diye de ekliyor.

Alman Kanser Araştırma Merkezi'nde çalışan Doktor Nikolas Gunkel

Fotoğraf: J. Jung/DKFZ

Kaynak: Bild

Derleme ve çeviri: Aydınlık.com.tr

Sonraki Haber