Yenidoğan Çetesi davasında 3 günlük rapor
Yenidoğan Çetesi davasında 3 gün geride kaldı. 47 sanıklı davada şu ana kadar 11 sanık savunma yaptı. Üç gün içerisinden yapılan savunmaları ve itirafları derledik
1. GÜN
Duruşmanın ilk gününde sanık hemşire Hakan Doğukan Taşçı’nın savunması alındı. Taşçı ifadesinden Fırat Sarı'nın hastalara fazla ücret söylediğini ve aradaki komisyonu kendisine aldığını dile getirdi. Yoğun bakım boşalınca Fırat Sarı'nın sitem ettiğini ve "Hasta yok doldur" diyerek bir günde doldurulmasını istediğini söyledi.
2. GÜN
‘112 ARAYA GİRMEDEN HALLEDİYORDUK’
Duruşmanın ikinci gününde de tutuklu sanık Hasan Basri Gök, tutuklu sanık Hüseyin Günerhan, tutuklu sanık Fehmi Alperen ve tutuklu sanık Deniz Korkmaz’ın savunmaları alındı. Gök savunmasında SGK’yı nasıl dolandırdıklarını anlatırken ‘Tüm özel hastanelerde olan bir şey’ sözü dikkat çekti. Sanık Gök, 112 araya girmeden nasıl acil hastaları sevk ettiklerini, kullanılmış gibi gösterilen gaz ve ilaçların nasıl sattıklarını ve 3 gün önce ölmüş bebeğin 5 gün sonra SGK çıkışının yapılması gibi onlarca konuyu anlattı.
Sanık kürsüsüne Hüseyin Günerhan geldi. Mahkeme başkanı, 'Hüseyin hakkındaki iddiaları biliyorsun neler diyeceksin?' diye sordu. Hüseyin Günerhan. "Örgüt yok, kabul etmiyorum. Hepimiz farklı hastanelerde çalışıyoruz. Ben hemşireyim. İnsanların hayata adım attığı yerden son noktasına kadar çalıştım. Reyap Hastanesi’ndeyken Fırat Sarı ile çalıştım. Günlük paraya ihtiyacımız olunca sigortasız başka hastanelere gidip nöbet tutarız. Reyap Hastanesi’nde yenidoğan ünitesinde çalıştım. Kimseyi korumayacağım ama normalde birçok hastanede bulunmayan doktorların olduğunu gördüm. Bu nedenle bu hastaneye başladım." dedi.
Tutuklu sanık hemşire Deniz Korkmaz’ında savunması alındı. Mahkeme başkanının, 'Devleti soymak milleti soymaktan şereflidir' sözünü sorması üzerine ise Korkmaz, "Kurtlar vadisinde bir replik vardı. Onu kullandım" dedi. Korkmaz ilaç satışıyla ilgili sorulan bir soruya şu yanıtı verdi, "Fırat Sarı beni arayıp, evimde kaç tane olduğunu sordu ama benim evimde yoktu. Zaten ben o gün evde değil hastanedeydim. Hastanede kaç tane olduğunu bildirdim. Hakan Doğukan Taşçı ile ilaç hakkındaki konuşmamız ise çöpe atılması gereken ilaçlar vardı. Ben de bunları atmak yerine Hakan Doğukan Taşçı'ya sattım. Bir hemşireye 5 hasta düşüyordu. Çok fazla yoğunluk vardı. Hasta eşya gibi görülüyordu. Avcılar Hospital'da sıkıntı çıktığında Fırat Sarı giderdi. Duyumlarım var gördüğüm şeyler yok."
Savunması alınan tutuklu sanık Fehmi Alperen, soruşturma kapsamında bahsi geçen hiçbir hastaneye sevk yapmadığını söyledi. Alperen, Kaya bebeğin sevk sürecinin sorulması üzerine, sanık ambulans şoförü Gıyasettin Mert Özdemir'e, bebeğin 112'de yer olmadığı için 4 saat Esencan Hastanesi acilinde beklediğini söylediğini, Özdemir'in de Güney Hastanesi'nde yer olduğunu kendisine ifade ettiğini anlattı. Tansiyonu yüksek olan ve 4 saat hastanede bekletilen bebekle vicdanen ilgilendiğini savunan Alperen, herhangi bir maddi kazancı olmadığını ileri sürdü.
3.GÜN
Davada 3. gün Yenidoğan Çetesi lideri Fırat Sarı’nın sevgilisi hemşire Cansu Akyıldırım’ın savunmasıyla başladı. Cansu Akyıldırım suçlamaları reddetti. Akyıldırım, "Nitelikli dolandırıcılık suçlamasını kabul etmiyorum. Maddi çıkarım yok. Maaşlı çalışan birisiyim. Ailemden aldığım maddi destek vardır. Örgüt ve çeteye üye olma suçunu da kabul etmiyorum. Böyle bir örgütün olduğunu da kabul etmiyorum." dedi.
Sanık Akyıldırım savunmasında, Kadan bebeğin nasıl öldüğünü anlattı. "Kadan bebek, bebek odasında bize geldi. Geldiğinde mosmordu ben en yakın olan kısma aldım. Oksijen verdim. O sırada Dursun Bey'i aradım ulaşamadım. İlker Bey'i aradım Dursun Bey'e ulaşacağını söyledi. Sonra 5 dakika içinde makineye bağladık. Bebeğin akciğer filmi istendi. Ben bebeği kaldırdığımda elime bir şişlik geldi. Ben bunu İlker Bey'e ilettim. Akciğer filmini çektik. Bebeğin kalbi durdu. Müdahale ettik ama ne yazık ki geri dönemedi. Çocuğa diyafram vermek istedi. Bebeğe 45 dakika müdahale ettik. İlker Bey'e akciğer filmini gönderdim. Bu olay olduğunda Birinci Hastanesi'nde çalışıyordum."
‘DÖNMÜYORSA BIRAK’
Kadan bebeğe müdahale edilirken İlker Gönen'in “Dönmüyorsa bırak” konuşmasının müdahalenin hangi dakikalarında geçtiği soruldu.
Sanık Akyıldırım, “30-35. dakikada olabilir. 45 dakika müdahale ettik.” cevabını verdi. “Bu bir talimat mıdır?” sorusunda “Talimat değil." dedi. Devamında daha önce bu şekilde bir talimat olup olmadığı sorusuna da "İlker beyi 2022’den beri tanıyorum. Hiç kulağıma böyle bir şey gelmedi.” diyerek cevapladı.
'BÖYLE BİR DOSYADA ADIM GEÇTİĞİ İÇİN ÜZGÜNÜM'
Sanık Cansu Akyıldırım, Fırat Sarı ile bir dönem ilişkisi olduğunu söyledi. Akyıldırım şunları söyledi:
"Fırat Sarı ile samimiyetimiz vardı. Bir dönem ilişkimiz oldu. 3 yıl kadar sürdü. Ben bu zamana kadar maaşlı çalışan birisiyim. Herhangi bir maddi çıkar elde etmedim. Böyle bir örgüte ve varsa çeteye üye olduğumu düşünmüyorum. 7 aydır tutukluyum ve artık bir şeylerin sonuçlanmasını istiyorum. Dosya medyada çok dallanıp budaklandı. Yanlış ithamlarda bulunuldu. Böyle bir dosyada adım geçtiği için üzgünüm."
EKSTRA ÜCRETLER SORULDU
Sanık Akyıldırım’a ekip liderlerine ve sorumlulara ekstra maaş dışı ödenen paralar soruldu.
Akyıldırım, “Fırat Bey'in danışmanlık verdiği yerler vardı. Ben Birinci için konuşabilirim orada çalıştığım için. Hastanede maaşlar düşük olduğu için Fırat bey de ekip liderlerine ve sorumlulara ekstra ücretler verirdi. Bunlar 1.500 liralar gibi ücretler. Ekstra kıdem farkı diyebiliriz.” diye yanıtladı. “Motivasyon ücretleri hastane hesapları dışında neden dağıtılıyordu?” sorusunda da sanık Akyıldırım, “Hastanelerde çalışan ücret düşük olduğun için veriliyordu. Yoksa insanlar o hastanelerde düşük ücrete çalışmazdı.” şeklinde cevap verdi.
Sanık hemşire, Fırat Sarı’nın kendisine “Hastayı entübe göster.” dediğini anlatıp, bunun daha fazla kazanç sağlamak için talep edildiğini söyledi.
‘SUÇLAMLARI REDDETTİ’
Sanık hemşire Çağla Durmuş savunmasında “Herhangi bir örgüte üye değilim. Böyle bir örgütün varlığını ve böyle bir örgüt olduğunu da bilmiyorum. Hiçbir hastanın da ölümüne neden olabilecek davranışta bulunmadım. Suçlamaları kabul etmiyorum.” diyerek iddiaları reddetti.
Mahkeme başkanı, tapelerde geçen Çağla Durmuş'un "Bu aileler iyi sabrediyor. Ben yerlerinde olsam yerden yere çalardım." ifadelerini sordu. Durmuş, "Dursun Bey çok fazla tıbbi terimler kullanıyordu. Aileler anlamıyor bana geliyordu şikayet için. Ona tepki gösteriyorum." diye cevap verdi.
İLKER'İN HABERİ OLMADAN EPİKRİZ DÜZENLİYORUZ
Üye hakimin, “Karakoç bebeği kim takip edecekti?” sorusu üzerine, Durmuş, “Dursun Bey.” cevabını verdi. Üye Hakim “Bebek hayatını kaybettiğinde neden doktor İlker ile konuşuyorsun ve epikriz raporunu neden o yazıyor?” dedi. Sanık Durmuş ise “Dursun Bey’in bilgisi vardı. O daha bilgili.” cevabını verdi. Üye Hakim’in “İlker’in haberi olmadan epikriz düzenleyemiyor musun?” sorusuna ise Durmuş “Düzenliyoruz.” diyerek itirafta bulundu.
Mahkeme başkanı “Karakoç bebek kötüleştiğinde ne yaptınız?” sorusuna Durmuş, "Karakoç bebek kötüleştiğinde hemşire beni çağırdı. Entübe ettik. Hastanın müdahalesine başlıyoruz, bu sırada İlker Gönen ve Dursun Bey’e haber veriyoruz. Dursun Bey damar yolu da açıyor ama hasta dönmedi. Aileye bilgi verildi. Aile zaten il dışındaydı. Epikriz raporunu Mehmet yazdı." diye anlattı.
‘ÖLÜYOR MU NE YAPIYORSA YAPSIN’
İlker Gönen ile bir konuşmasında 'Artık bıraktım, ölüyor mu ne yapıyorsa' dediği ile ilgili soruya Çağla Durmuş, "Hastayı ihmal edecek şekilde bırakmak değil, serzenişte bulunuyorum burada." cevabını verdi.
KAYA BEBEĞİN ÖLÜMÜNÜ ANLATTI
Kaya bebeğin ölümüne neden olduğu iddia edilen hemşire Damla Atak, Kaya bebeğin ölümünde neler yaşandığını şu ifadelerle anlattı: “Gece sorumlusu olarak çalışıyordum. Batuhan Çetin de gece sorumlusuydu. O gece shift olarak Batuhan’ı bıraktığım için Kaya Bebek’in ölümünden sorumlu tutuluyorum. Evet, Batuhan hemşire yardımcısı ama bana gece sorumlusu olarak tanıttılar. Ona bakarsanız ben de acil tıp teknisyeni çıkışlıyım, benim de orada olmamam gerekirdi. Bebeğin kalp atımında bir sıkıntı yoktu. Savcılık ifadesinde bana 'Bebeğin kötü olduğunu bilerek Batuhan’a neden bıraktın?' diye sordular. Evet, Batuhan’ı bıraktım ve eve gittim ama bebeğin acil bir durumu söz konusu değildi. 500 gramlık bir bebekten bahsederken, meslektaşlarım bilir ki genel durumu kötü olarak bildirilir. Ancak o an için acil bir durum yoktu.”
Mahkeme Başkanı, Atak’a "Bebek Kayan’ın doğumuna kim girdi?" diye sordu. Atak, "Bebeğin doğumuna kendim girdim. Anestezi doktoru ile birlikte doğumdan sonra hep beraber yenidoğan yoğun bakıma çıktık. Bebeğin durumu zaten kötüydü. Doktor hastaneden ayrıldı, 500 gramlık bebek hastanedeydi. Bebeğin akciğerleri kanıyordu, başhekime yazdım.” ifadelerini kullandı.
Sabah saat 08.00’de hastaneye gittiğinden bebeğin öldüğünü öğrendiğini belirten Damla Atak’a mahkeme başkanı o geceye ait kamera katılarının silinmesini de sordu. Atak, "Bu kameraların çıkarıldığını biliyorum ama başhekime hesap soramam. Kameraları çıkardıklarını biliyorum ama bebek Kaya’dan önce mi yoksa sonra mıydı, hatırlamıyorum." dedi.
DOKTOR SAVUNMA YAPTI
Dr. Rıza Keykubad, Atak’ın ardından savunmasını vermek üzere kürsüye geldi: Kaya bebeğin ölümüne sebep olma suçlaması ile tutuklanan Keykubat şu savunmayı yaptı: "Güney Hastanesi’nde bir bebeğin öleceğinin anlaşılması üzerine alelacele doktor aramışlar. Bu taleplerde bellidir. Ne ben ne de eşim Kaya bebeği gördük. Bu tamamen bir oyun. Biz yabancıyız diye mi böyle yaşıyorlar bilmiyorum. 10 yaşında oğlum var, 7 aydır tutukluyum. Tahliyemi isterim” dedi.
“10 yaşında oğlum var, tahliyemi isterim” diyen Dr. Rıza Keykubad’a, Kaya bebeğin aile avukatı, "Sanık, 10 yaşında çocuğu olduğunu belirterek algı yaratıyor. Kaya Bebeğin babası, bebeği morgdan bisküvi kutusuyla alıp 1.5 saat boyunca taşımak zorunda kalmıştır. Ancak travmayı yaşayan Kaya Bebeğin annesi ve babasıdır” diyerek tepki gösterdi.
‘MEHTAP, ÇOCUĞU ÖLDÜR’
Mahkeme Başkanı, hemşire Mehtap Sayar’a, Hasan Basri Gök arlarında geçen bir tapede "Her şey fazlasıyla uygunsuz" sözlerini hatırlatarak uygunsuz olanın ne olduğunu sordu. Mehtap Sayar, "25 Eylül’de gelen denetimle ilgili bir konuşmaydı. Yeni sorumlu olmuştum, Fırat Bey yurtdışındaydı. Bir anda denetim geldi. İlk sorumluluğumdu, paniklediğimi hatırlıyorum. Alan içerisindeki durumdan şikayetimi dile getirdim." diye yanıtladı.
Mahkeme Başkanı, hemşire Mehtap Sayar’a Hasan Basri Gök ile arlarında geçen hesap hareketlerini de sordu. Mehtap Sayar, "Hesap hareketlerine bakıldığında, benden Hasan’a giden 7, Hasan’dan bana gelen 6 EFT var. Ben 20 bin TL gönderiyorum, o bana 5 bin TL gönderiyor. Eğer ilaç satışından gelirim olsaydı, karşı taraftan bana daha fazla para gelir diye düşünüyorum." cevabını verdi.
Hasan Basri Gökle ile ilişkisi olup olmadığı da sorulan Mehtap Sayar, “2019 başlarında aramızda bir flört olmuştu, ancak bu ilişki sonlandıktan sonra Fırat Bey’in şoförlüğünü yaptığı için iş durumunu etkilemedi. İş nedeniyle görüştük.” Dedi.
Mahkeme Başkanı, hemşire Mehtap Sayar’a, Hasan Basri Gök’ün "Mehtap, çocuğu öldür, elli satürasyonlu çocuk mu olur" konuşmasını sordu. Mehtap Sayar, "Sıkıntılı bir konuda yazılmış bir konuşma. Bu konuyla ilgili takipsizlik kararı çıktı. Konu hakkında konuşmak istemiyorum. Medyada çok üzerime gelindi.”
HAKAN DOĞUKAN TAŞÇI'YI SUÇLADI
Emine Avcı’ya savunmasında Serdarov Bebeğin ölümüne ilişkin ne bildiği soruldu. Emine Avcı, 1.5-2 aylık sürede hastanede yattığını biliyorum. Türkmenistanlı bir hastaydı, eksini 1 ya da 2. gün teslim aldı.” dedi.
Mahkeme başkanının, Emine Avcı’ya, Hasan Basri Gök ile yaşadığı tartışmayı da sordu. Emine Avcı, “Orada beni tehdit etti çünkü mevcut durumu ortaya çıkardım. Hastane yönetimine ileteceğim için böyle davrandı. Hasan Basri Gök’ü tanımıyorum. Hakan Doğukan Taşçı benim numaramı kendisiyle paylaşmış.” ifadelerini kullandı.
Sanık Emine Avcı’ya, Hakan Doğukan ile “Opara bebek” hakkındaki konuşmaları da soruldu. Emine Avcı bu soruya, “Biz hastane yöneticileri olarak hasta kabullerini bilmezdik. Fırat Sarı tarafından hastaneye yerleştirilen bir kişi olan Hakan Doğukan Taşçı, bu süreçlerde görev alıyordu. Opara bebeğin Birinci Hastanesi’ne getirilmesinden başhemşirenin haberi bile yoktu. Sorumlu doktor Şeyhmuz Çelik de hastanede değildi, annesi yoğun bakımdaydı.” Şeklinde cevaplandırdı.