Yerli düşünce ateş hattında mı?

'Tarım Bakanlığı'nda konuştuğum üst düzey bir yetkili, devlet olarak bir çok alanda yabancı ürünlerle aynı seviye hatta onları geçen başarılar elde ettiğimizi belirtti. Fakat bunları uygulamak konusunda özel firmaların oluşturduğu lobilerden inanılmaz baskı gördüklerinin de altını çizdi.'

Ulusal Kanal'da katıldığım bir canlı yayında söylemiştim: Sadece şimdi değil yıllardır Tarım Bakanlığı'nda sektör için faydalı öneriler hep var oldu. Hemen her birimdeki “yerli ve vatansever” daire başkanı, genel müdür yardımcısı, genel müdür “çok doğru” fikirlerini dile getirdiler. Ama ne var ki, içeriden ve dışarıdan elbirliği ile bu “çok doğru” fikirler kanuna değil yönetmenliğe bile giremedi. Hatta bu “çok doğru” fikir sahipleri bi şekilde “hedef tahtası”na konuldu. Ya görevden alındı ya da etkisiz hale getirildi. Daha klasik bir deyişle olmayan “yerli lobi”, “yabancı lobi”ye mağlup oldu.

Ancak ben Ağustos 2018 krizinden sonra başta Cumhurbaşkanı olmak üzere her taraftan yükselen “yerli üretim” sesleriyle çok heyecanlanmış, mutlu olmuş ve ümitlenmiştim. Ne gam ki bugünlerde aynı senaryo hem de en üst perdeden yine sahnede...

Tarım ve Orman Bakanlığı koronavirüsle birlikte “ne yapabiliriz”i masaya yatırdı. Birçok fikir gündeme geldi. Tarım ve Orman Bakanı nihayet TV'lere çıkmaya başladı ve bazılarını anlattı. Onlara girmiyorum. Ekranlarda söylemedi ama ekibe şu talimatı verdi: ”Yazlık buğday ekimini arttırın”

YAZIN ARPA ÖZENDİRİLMELİ

Buğdayın ekiminden hasadına kadar geçmesi gereken süre yaklaşık 9 ay. Buğday soğuk ve kış ister. Yazın ekilen buğday sadece yeşilken “buğday slajı” ve yeşil olarak hayvanlara yem yapılabilir. Belki buğday yerine yazın arpa ekimi özendirilebilir. Özellikle kanatlı, küçükbaş ve büyükbaşa yem için.

Yazlık buğday yerine şu öneri getirildi Bakan Bey'e: Buğday sezonu geçti. Ama bu günler buğdayın tam da üst gübreleme zamanı. En çok da “amonyum sülfat amonyum nitrat” karışımlı gübreler tercih ediliyor. Devletin bu gübrelere %20 destek verilmesi görüşü dile getirildi. Tabiî kabul görmedi.

Ben de uzmanlara sordum. Bu dönemde üstten yapraktan, yağmurlama taban suyu veya holderle şu içerikteki gübreler kullanılabilir:

- Amino asitli,

- Deniz yosunlu,

- Mikro elementli (bakır,çinko, bor,mangan vs).

Bunun da en meşhurları “sıvı organomineral gübre veya UAN-sıvı azot.” Bakanlıktaki “yerli akıl” da bitki besleme uzmanları da bitkiye hiç “boş su” verilmemesi gerektiğini düşünüyorlar. Bu durumda gelirlerin de en az %20 aratacağında ısrarlılar.

MAZOT VE TOHUM DESTEĞİ

Bakanlıkta halen üst düzey görev yapan isimler ayrıca mazotun pompa fiyatının %50 indirilmiş haliyle çiftçiye verilmesini önerdiler. Tabii gübre ve tohum için de destek önerisinde bulundular.

Benim konuştuğum üst düzey bir yetkili “Oraya buraya destek yerine çiftçiyle alım garanti sözleşmesi imzalayalım. Ülkede bir metrekare bile boş yer kalmaz” dedi.

Aynı isim “Yumurtacı tavukta, mısır başta olmak üzere bir çok tohumda, hayvancılık islah çalışmalarında, teknolojik tarım ve hayvancılık alet ve ekipman üretiminde devlet olarak bir çok alanda yabancı ürünlerle aynı seviye hatta onları geçen başarılar elde ettik. Ama bunları mevzuata koymak ve yaygınlaştırmada bir yerleri aşamıyoruz” dedi.

Ve ekledi: “Bakanlığın ve devletin içinde, özel firmalardan inanılmaz bir lobi baskısı ile karşı karşıyayız. Gübre lobisi var, ilaç lobisi var, tohum lobisi var, teknoloji lobisi var. İnanabiliyor musunuz şu anda yerli tarım ilacı, hayvancılık ilacı (kimyasal biyopestisit, bijoyolik ilaç bile olsa) üretmek kanunen mümkün değil. Mevzuat buna izin vermiyor”.

Daha ağır ifadeler de var ama onları şimdilik söylemeyeceğim. Ama şu kadarını belirteyim: ”Bu görüşler yüzünden topun ağzındayız...”

Bu arada yurtiçi ve yurtdışında kimlerin baskı yaptığını da konuştuk. İsim isim hepsi belli. Gerçi bunların bir kısmı kamuoyunca biliniyor. Hatta kitaplarda uzun uzun anlatılıyor.

Şimdi benim asıl merak ettiğim “yerli malı” üzerinde hassas olduğu belirtilen Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın nasıl bir adım atacağı.

Sonraki Haber