Rus bankasından Türkiye’ye yeni finans sistemine çağrı

Yaptırımlar, varlıklarıyla el koyma, sermaye kaçırma gibi uygulamalar küresel finansa güveni zayıflatıyor. Rus devlet bankası VTB’nin Başkanı Kostin, dijital ve ulusal para birimlerini kullanarak Çin ve Hindistan ile çözümler ürettiklerini söyleyerek Türkiye’ye de birlikte çalışma çağrısı yaptı

Küresel uluslararası finans ve ödeme sistemine güven azalıyor. ABD ile politik ilişkilerinde gerginlik yaşayan ülkelerin; ödeme sistemi aracılığıyla yaptırımlara tabii tutulması, varlıklarına el konulması ve finans kuruluşlarının sermayelerini kaçırması gibi uygulamalar yeni finans ve ödeme sistemi arayışlarını artırıyor. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Batı ödeme sistemlerine olan güven temelden sarsıldığını dile getirerek BRICS'in ilk hedefinin dış baskılara maruz kalmayacak bağımsız bir ödeme sistemi olduğunu açıkladı. BRICS dışişleri bakanları toplantısına katılan Bakan Hakan Fidan da “BRICS ile işbirliğimize değer veriyoruz. BRICS içindeki çeşitliliğin kalkınma ve istikrarı artırmak için önemli bir araç olduğuna inanıyoruz." ifadelerini kullanmıştı.

VTB Başkanı Andrey Kostin

ÇİN VE HİNDİSTAN’LA ÇÖZÜM BULUNDU

Rusya'nın en büyük bankalarından VTB'nin Başkanı Andrey Kostin de AA'ya açıklamalar yaparak küresel finans sisteminde değişim gerektiğini belirtti. Kostin, yeni bir finansal piyasanın yaratılması gerektiğini altını çizerek “Çin ile ticarette çözüm bulduk, ulusal para birimiyle ödeme yapıyoruz hatta ticarette büyük dengesizliğin olduğu Hindistan'la bile çözüm bulduk. Türkiye ile de fırsatlar aramalıyız.” dedi.

Kostin, söz konusu çözümler arasında dijital paraların da olabileceğini dile getirerek, dijital ve ulusal para birimleri temelinde yeni mekanizmaların oluşturulması gerektiğini kaydetti. Kostin, uluslararası ticarette yerli para birimleri kullanımını sayesinde bankacılık sektöründe yaşanan sorunların önemli oranda çözülebileceğini vurgulayarak, "Genel olarak, yeni bir finansal piyasanın yaratılması gerekiyor. Çünkü mevcut uluslararası finansal sistem başka koşullar altında oluşmuştur." ifadesini kullandı.

SADECE BATI’YA GÜVENEMEYİZ

Kostin, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Batı ve ABD sadece mali sisteme değil, Uluslararası Para Fonu (IMF) gibi uluslararası organizasyonlara da hakim. Dolayısıyla elbette yeniden düşünmeliyiz, kendi pazarlarımızı, borsalarımızı, menkul kıymetlerimizi, takas sistemimizi, mevduatımızı yaratmalıyız. Sadece New York ve Londra pazarına güvenemezsiniz.”

Andrey Kostin, ABD dolarının rezerv para konumunda olmasına ve bazı ülkelerin dolardan uzaklaşmasına değinerek, "Bence her şeyden önce Amerika, doları sırf askeri ve stratejik siyasi amaçlarla silah olarak kullanmaya başlayınca kendisine yönelik bir karara imza atmıştır." diye konuştu.

Uluslararası ödeme araçlarının siyasi bir kaldıraç olarak kullanılmaması gerektiğine dikkat çeken Kostin, sözlerini şöyle tamamladı:

"Bu sadece güveni zedeler. Merkez bankası rezervlerine, devlet fonlarına el konuluyor. Şimdi bize onları asla geri alamayacağımız söyleniyor. Türkiye ve Çin de ABD ile zaman zaman gerginlik yaşıyor. Elbette hiç kimse her zaman bu tür eylemlere maruz kalma riski altında olmayacaktır. Dolayısıyla yavaş yavaş, bir yılda değil, belki 5 yılda da değil ama bu sürecin devam edeceğini düşünüyorum."

ORTAK DİJİTAL PARA SİSTEMİ

Aydınlık’a konuşan ekonomist Enis Musluoğlu da altına dayalı bir ortak dijital para birimi ile doların rezerv para gücünün azaltılabileceğini anlattı. Musluoğlu, şunları söyledi: “Dolar, kabul edelim veya etmeyelim, rezerv para. Rezerv para anlayışını değiştirmemiz lazım, bu da kısa vadede olacak bir şey değil. Ancak bunu aşabilmek için BRICS, Şanghay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ), Türk devletlerini içine alarak bilişim sisteminin gelişmesinden faydalanıp ihracatta kullanılacak ortak bir dijital para birimi oluşturulabilir. Tabii karşılığı olmalı, altına dayalı olmalı. İlk etapta rezerv para olarak doların gücünün kırılması zor olarak görülse de altına dayalı ve bir sistemde her şeyin kayıtlı olduğu dijital para birimi sistemi kurulabilir.

“BRICS, ŞİÖ üye ülkeleri yavaş yavaş doları azaltıyor. Yerine altın rezervlerini artırıyor. Biraz daha hızlı adım atılması gerekiyor. Çünkü tüm konjonktür bu rüzgarın arkasında. Bütün ekonomik ve jeopolitik veriler emperyalizmin aleyhine işliyor.”

İKİLİ İLİŞKİLERLE DIŞ BORÇ KARŞILANABİLİR

Mehmet Şimşek’in göreve gelmesinden sonraki yoğun Batı’dan sermaye arayışını eleştiren ekonomist Enis Musluoğlu, ikili ilişkiler ile Çin’den dış borcu karşılayacak kaynağın aktarılabileceğini öne sürdü. Musluoğlu, şöyle devam etti: “Kemal Derviş de benzer platformlardan gelmişti. Ancak sonra Türkiye’ye verilen zararları gördük. Oyunbazlığa da dikkat etmek gerekiyor. Kredi derecelendirme kuruluşları Türkiye’nin notunu yükseltiyor. Bu tür kurumlar politik kurumlardır. Londra, New York ya da Washington’dan yönlendirilirler. Amerikan politikalarına yakınlaşması bu tür tabloları oluşturuyor.

“Asya Altyapı Yatırım Bankası (AAYB), BRICS’in kurduğu Yeni Kalkınma Bankası gibi kuruluşlardan daha fazla kaynak aktarılabilir ancak o yapıların da olgunlaşma dönemindeyiz. Zamana ihtiyaçları var. Bu zamanın karşılığında da ikili ilişkiler ve anlaşmalarla destek olunabilir. Sadece bu kurumların rezervlerine bakmak dışında, o kurumları oluşturan ülkelerin avantajlarından da yararlanılması gerekiyor. Türkiye Çin’in cari fazlasının yüzde 5’ini çekse dış borç sorunu biter. İkili ilişkilerle de kaynak sağlanır.”

ASYALI YATIRIM BANKASIYLA 3 YILLIK PROGRAM

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek sosyal medya hesabından AAYB Başkanı Jin Liqun'la görüşmesine ilişkin paylaşım yaptı. Bakan Şimşek, AAYB ile gelecek 3 yılı kapsayan ilk Ülke Programı hazırlıklarını başlattıklarını bildirdi. Şimşek, Türkiye'nin kalkınma önceliklerine destek veren Bankanın, kurulduğu 2016'dan bu yana Türkiye'ye 4,5 milyar dolar finansman sağladığını ifade etti.
Şimşek, görüşmenin içeriğine ilişkin şunları kaydetti:

"Görüşmede, önümüzdeki 3 yılı kapsayan AAYB'nin ilk Ülke Programı hazırlıklarını başlattık. Güçlü ekonomi programımızla uluslararası finansal kuruluşların yatırım yaptığı önde gelen ülkelerden olmayı sürdüreceğiz."

Sonraki Haber