Yerli üretimin desteklenmesi çocuklarda okullar aracılığıyla olur
Gözde öğretmen, yerli malı kullanımının artması için okullarda daha çok etkinlik yapılması gerektiğini söylüyor. Ebeveynlere de iş düştüğünü hatırlatan öğretmenimiz, 'Biz yetişkinlerin bile duyarsız kaldığı durumlarda çocuklarımız daha ısrarcı olabiliyor' dedi.
1946’dan itibaren Yerli Malı Haftası olarak kutlanan hafta, 1983 yılında Tutum, Yatırım ve Türk Malları Haftası adını aldı. Yerli Malı Haftası’nı 12-18 Aralık tarihleri arasında kutluyoruz. Okullarda pandemi öncesi etkinlikler yapılır ve çocuklara yerli malı kullanma bilinci verilmeye çalışılırdı.
Yerli Malı ve Tutumluluk Haftası'nın önemini, eğitim ordumuzun bir neferi olan Gözde Gül öğretmenimizin bilgi ve deneyimleri ile daha iyi anlıyoruz. Öğretmenlerimiz elinden geleni yapıyorlar. Başarılı çalışmalar yapan Gözde öğretmenlerimiz, Ahmet Naç'lar çoğalsın. Başarılar diliyoruz.
Öğretmenimize hafta ile ilgili sorular sorduk, dikkat çekici yanıtlar aldık:
· Yerli malı üretimi ve kullanımının önce çocuklarda başlamasını sağlamak neden önemlidir?
Herhangi bir konuda toplumsal dinamiklerde bir değişim oluşturabilmek için zamana ihtiyaç vardır. Böylesi önemli bir konuda çocuklarda bu davranışı oluşturabilmenin yolu da okullar aracılığıyla olur. Biz yetişkinlerin bile duyarsız kalmış olduğu durumlarda çocuklarımız daha ısrarcı ya da hatırlatıcı olabilmektedir. Sonuç olarak da okullarda verdiğimiz bu konuyla ilgili eğitim ve etkinlikler çocukların zihninde önemli etkiler bırakmaktadır.
· Yerli malına olan talebin, yerli ve milli sanayiyi güçlendireceği inancını vermemiz okuldaki eğitimin dışında nasıl mümkün olabilir?
Yerli üretimin tercih edilmesindeki en önemli kıstas uluslararası kalite standartlarının yakalanmasıyla olur. Ayrıca okul dışı yapılan tanıtım ve reklamlarda yerli ürünlerin kullanılması ve desteklenmesi teşvik edilebilir. Tabi tüketici için vazgeçilmez talep sebeplerinden birisi de fiyat ve ürünü aldıktan sonra sunulan hizmetlerdir. Bu iki konuda yerli üreticiler kendilerini geliştirdikleri ölçüde tercih edilme durumu artacaktır. Ülke olarak sanayideki gelişmeleri kamu spotları aracılığıyla vatandaşlara duyurmakta yerli üretim ve tüketimin tercih edilmesi için önemli bir sebep olacaktır.
· Ebeveynlerin nasıl etkilediğini gözlemliyorsunuz? Yani 'yabancı ise kaliteli ve güzeldir' algısını devam ettiriyorlar mı?
Tabi ki anne babalar çocukları için en büyük rol modeldir. Çocuklar anne babalarını örnek alır ve onlardan etkilenir. İşte tam da bu noktada yerli malı tüketimi ve tutumluluk konusunda ebeveynlere büyük görevler düşmektedir. Benim şahsi fikrim artık bireyler yerli malı konusunda daha bilinçliler. Eğitimler ve yapılan kamu bilinçlendirme çalışmaları ayrıca okullarda öğretmenlerimizin yıllardan beri yerli malı ile ilgili özverili çalışmaları sayesinde insanlarda yabancı ürünlerin kaliteli olduğu algısı kırılmış durumdadır. Dolayısıyla da ebeveynler çocuklarına yerli malı konusunda önemli birer örnek olabilmektedir.
Subliminal reklam, çizgi film ve marka mesajları çocuklara nasıl yansıyor? Biliyoruz ki pek çok çizgi film kahramanının oyuncakları ve giysileri dünya çapında üretilmekte.
Subliminal mesajların çocuklar üzerinde etkili olduğunu öğrencilerimizden ve kendi çocuklarımızdan gözlemliyoruz. Özellikle sosyal medya ya da video barındırma sitelerinde izlediği görsellerin aralarına sıkıştırılmış reklamlar, televizyonlarda çocukların en çok izlediği filmlerdeki kahramanlar da etkili oluyor. Bu kahramanlar çocuklar için rol model haline getiriliyor, geliyor ve bunun sonucunda çocukların o karakterlerin resimlerinin olduğu yiyecek içecek paketlerini, kıyafetlerini almaya çalıştığını görüyoruz. Bu noktada yerli malını özendirmek çok zor olsa da eğitimciler olarak okullarda bu konuyla alakalı da çok enerji harcıyoruz.
Liberal çağın gitgide uzaklaştırdığı bir vasıf olan paylaşma ve yardım davranışlarının çocuklar arasında daha güçlü olması, tutumluluğun, ekonomik olmanın özümsenmesinde etkili olamaz mı?
Her çocuğun gelişim aşamaları birbirinden farklıdır. Sosyal gelişim bireyin sağlıklı bir biçimde gelişmesi için önemlidir. Paylaşma ve yardımlaşma da bireyin sosyalleşmesini yani beraber yaşamayı, paylaşmayı, yeri geldiğinde tutumlu ve ekonomik olmak gibi kavramların özümsenmesinde yardımcı olacaktır.
Çocukluk çağımızda kendi oyuncağımızı yaratmaktan çok mutlu olurduk. Eskiden okullarımızda yer alan ev ekonomisi, el işi atölye derslerinin nasıl katkısı olabilir?
Olumlu katkısı olacağından eminim. İnsan fıtratı gereği hazıra alışmak, özellikle çocuklarda yaratıcılığı körelttiği gibi mutsuzluğa da sebep olur. Bu açıdan elişi atölye derslerinin müfredata eklenmesinin olumlu katkısı olacaktır. Çünkü emek harcayarak bir ürün ortaya koyabilmek, bir işi başarıyla sonlandırabilmiş olmanın insana vereceği tarifsiz haz ve mutluluk başkadır. Sonucunda ortaya çıkardığımız ürüne daha sıkı sarılmamıza, sahiplenmemize neden olacaktır.
Öğrencilerin tasarım yönlerinin geliştirilmesini bir ihtiyaç olarak gören her öğretmen aslında bu ihtiyaca yönelik sınıfında müfredata uygun etkinlikler yaptırıyor aslında. Ben öğrencinin üretmesini, tasarlamasını, becerilerinin gelişmesini büyük bir ihtiyaç olarak gördüğümden çeşitli projeler yürüterek bu yönde çalışmalar yapıyorum. Öğrencilerim de bu şekilde üretmenin, dönüştürmenin, başarmanın haklı gururunu yaşıyorlar içlerinde.
PAYLAŞMAYI ÖĞRENİYORLAR
“Yürüttüğüm 'Sevgi Sonsuz Sevgi Her Yerde e-Twinning Projesi' tam da çocukların yaşamayı, paylaşmayı, yeri geldiğinde tutumlu ve ekonomik olma yönlerini geliştirmeyi hedefleyen bir proje. Atmayıp, dönüştürme çalışmaları yapıyorlar, okudukları kitapları farklı illerdeki arkadaşlarına kargo ile yolluyorlar, evdeki küçülen temiz kıyafetlerini, oynamadıkları oyuncakları koliler yapıp ihtiyacı olan çocuklarla paylaşıyorlar.”