Yerlisi varken ithale ne gerek
Iraz Durmuş’un tezgahı Anadolu kokuyor. Hepsinde bin bir emek. Durmuş, ‘Farklı bölgelerdeki üreticilerimize destek olmak için onlardan alıp satışa sunuyorum. Ülkemizde varken, yurtdışından bunların alınması engellenmeli’ diyor
Ülkemizde 12-18 Aralık günleri okullarda yerli malı haftası olarak kutlanır. Yaşı biraz daha ileri olanlar o yıllardaki yerli malı haftası etkinliklerini hevesle anlatırlar. Yerli malının değerini, önemini bir de üretene soralım dedik. Üreten ve ürünlerinin satışını pazarlarda yapan, üretici kadınlarımızdan Iraz Durmuş’la yerli malını ve üretimi konuştuk.
ÇİFTÇİ DESTEKLENMELİ
Iraz Hanım, “Yerli malı yurdun malı, herkes onu kullanmalı” tekerlemesini hatırlatarak “Yerli Malı demek ülkemizde ekilen, dikilen yetiştirilen, üretilen tüm ürünlerimizin kullanılması, tüketilmesi ile ihtiyaçlarımızın karşılanmasıdır. Ülkemizde her çeşidi var olan, bol olan ürünlerimizin üretimini yapan üreticilerimizin, çiftçilerimizin desteklenmesi, kolaylıklar sağlanması gerekir” dedi. Iraz Durmuş ülkemizde yetişen ürünlerin başka ülkelerden alınmaması gerektiğini söyledi. Durmuş, üreticiler için depoların oluşturulmasının da önemini vurguladı.
‘BU TATLAR UNUTULMAMALI’
- Üretmeye ve çalışmaya nasıl başladınız Iraz Hanım?
Evimin geçimine ve çocuklarımın eğitimine katkıda bulunmak için, on yıl önce yöresel pazarlarda ürettiklerinin satışını yapan üretici kadınlarla tanıştım, onlara yaptıkları işlerde yardım ederek işe başladım. Daha sonra benden börek yapıp getirmemi istediler. Tezgâhta satılan ürün çeşidinin fazla olması için, ben yapıp götürdüm. Hem işi öğreniyor, hem çalışıyordum.
İşleri daha iyi öğrendiğimde “Kendim üretip, ürettiklerimin satışını kendim yaparsam ekonomik durumumu kimseye bağlı olmadan kontrol eder plânlarım” düşüncesiyle yöresel pazarda tezgâhımı açtım. Evimde börek çeşitleri yapıp hazırladım. Baklava, kurabiye, elmalı pasta, poğaçalar, mantı, erişte, tarhana, içli köfte, yaprak sarması, lahana sarması, kuru patlıcan ve biber dolmaları yaptım. Daha sonra siparişe ve taleplere göre üretim yapınca, daha planlı oldu.
Tezgahımdaki çeşitlerimi çoğalttım. Hemen tüketilen bu yiyeceklerin dışında uzun süreli dayanıklı yiyeceklerden yöresel ürünlerden oluşan bir çeşitlilik ekledim. Alıştığımız geleneksel damak tatlarımız ve geleneksel yemişler, çerezler, çeşitli meyve kuruları, cevizli sucuklar, pestiller her çeşidinin unutulmaması gerekir. Bunları üreten üreticilerimizin de emeklerinin karşılığını bulması için yerli malı üretimini destekliyorum.
Ülkemizde üretilen bütün ürünler varken, yurtdışından bunların alınması engellenmeli hatta yasaklanmalıdır. Kesinlikle yerli üretimimiz desteklenmeli. Eken biçen üreten çiftçilerimiz devlet tarafından desteklenmelidir; ürettikleri her ürünün satışının sağlanmasına katkıda bulunulmalıdır. Ben de, farklı bölgelerdeki üreticilerimizin ürettiği ürünlerin satışına destek olmak ve tanıtmak için çeşitli yerlerden ürünler alıyorum.
ANADOLU’NUN HER KÖŞESİNDEN ÜRÜN
- Sattığınız bu ürünlerinizi nerelerden getirtiyorsunuz?
Ülkemizin farklı yerlerinden. Kuru fasulye Konya Çumra’dan, pilavlık bulgur ve kırmızı mercimek Mardin Kızıltepe’den, yeşil mercimek Yozgat’tan, nohut Çanakkale Biga’dan. Pirinç Çorum Osmancık’tan, köftelik bulgur Urfa’dan, tarhana ve pul biber Maraş’tan. Yarma Ankara Beypazarı ve Nallıhan’dan.
Kuru meyve, yemiş ve çerezleri de yine çok çeşitli yerlerden getirtiyorum. Gaziantep’ten fıstık, Karadeniz’den fındık, gün kurusu kayısı Malatya, sarı kırmızı erik kurusu Niğde’den, kuşburnu ve balımız Kayseri’den, yer fıstığı Osmaniye’den, iğde Ege’den. Kuru dolmalık patlıcan ve biber Gaziantep’ten, ceviz Bitlis Adilcevaz’dan, kabak çekirdeği Nevşehir’den, günebakan çekirdeği Tekirdağ’dan, leblebi Çorum’dan, cevizli sucuk Elazığ’dan, pestil Adıyaman’dan olmak üzere tezgâhımızı çeşitlendiriyorum.
ESKİ YERLİ MALI HAFTALARI
- Çocukluğunuzda yerli malı haftası nasıl kutlanırdı? Şimdi çocuklarınız nasıl kutluyor?
İlkokul yıllarımda, okulumuzda her sınıfta yerli malı haftası geldiğinde Yerli Malının önemi ve ülkemizin neresinde hangi ürünlerin yetiştirildiği anlatılır, kutlamalar düzenlenir, şiirler okunur, çeşitli etkinlikler yapılırdı. Evlerimizden meyveler, elma, armut, portakal, mandalina, ayva, nar ve kuru yemişler, ceviz, badem, cevizli sucuk, pestil, kuru incir ve çerez gibi çeşitli yiyecekleri aza çoğa bakmadan getirirdik. Öğretmenimizle sınıfta masaların üzerinde bu rengarenk çeşit çeşit yiyecekleri hazırlar, hep beraber paylaşıp bölüşüp yerdik. Tabii, yerli malı kullanmanın önemi de bilincimize yerleşirdi. Yerli malının önemi evlerimizde de konuşulup anlatılırdı. Şimdi çocuklarımın öğrencilik döneminde ise, yerli malı kullanmanın öneminin öğretilmesini yeterli görmüyorum. Bununla ilgili etkinlikler ve kutlamalar, yerli ürünlerimize özendirici ve yönlendirici olarak yapılmıyor. Biz eskiler, hâlâ gayretle anlatıp öğretmeye çalışıyoruz. Yerli Malı ve Tutumluluk, hele şimdiki zamanda hem milletimiz hem esnaf ve çiftçi, yerli üretici için çok önemlidir. Yerli üretim daha da güvenilirdir.