Yeşil dönüşümde devletçilik ve ithal ikame öne çıkıyor

İklimle ilgili çalışmalar yapan sivil toplum kuruluşları Türkiye'nin iklimle ilgili hedeflerini yenilenmesi sayesinde ekonomide de negatif dışsallıklarının azalacağını bildirdi.

17 kuruluşun ortak düzenlediği toplantıda “Türkiye 2030’a kadar yüzde 35 mutlak emisyon azaltımı hedeflemeli. Güneş ve rüzgardan daha fazla elektrik üretilmesi halinde, tüketici enflasyonu 7 puan düşürülebilir. Türkiye 2022’de planlanan güneş ve rüzgar enerjisi projelerini hayata geçirseydi elektrik üretim maliyeti yüzde 11.8 ucuzlayacaktı.” tespitleri açıklandı.

“İklim Hedefi ve Yeşil Dönüşümün Ekonomik Faydaları” başlıklı oturumda konuşan ODTÜ İktisat Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ebru Voyvoda, hemen her gün Avrupa'da yeşil sanayileşme üzerine raporların geldiğine dikkat çekerek, “İktisadi bağımsızlık ve refah için sanayileşme, yapısal dönüşümün evde başlaması, dönüşümde ithalata bağımlı olmama,... bu ifadeleri duyunca 1960-70'lerin kalkınmacı söylemleri akla geliyor. Ama Avrupa'da sanayileşme üzerine yapılmış raporlardan derlediğim ifadeler. Kalkınmacı politikalara, aktif devletle yol açabilecek.” dedi. Bunun üzerine oturumun yöneticisi Avrupa İklim Eylem Ağı (CAN Europe) Türkiye İklim ve Enerji Politikaları Koordinatörü Özlem Katısöz, Devlet Planlama Teşkilatı gibi bir yapının kurularak koordinasyonu sağlayacak ve yol haritası oluşturacak kuruma ihtiyaç olduğunu ifade etti.

ÇİN İLE REKABETİ KAYBETTİLER

Yeşil dönüşüm kapsamında ABD'deki yatırım artışına işaret eden Prof. Dr. Voyvoda, “ABD'de 614 milyar dolarlık yatırıma yol açmış. ABD ekonomisi gelişen ekonomi gibi yabancı yatırımcı çekiyor. Yatırımların 214 milyar doları yarı iletkenler ve yeşil araçlar üzerine. Avrupa'da yeni sanayileşme ve temiz enerji sistemleri gibi pek çok rapor üretiliyor. Almanya'nın koalisyon hükümeti 12 milyar avroluk sanayi ve teknoloji dönüşüm paketi hazırladı. Almanya'nın geleceğinde demir çelik olmamalı gibi tartışmalar var. Çin'e kaybettikleri, sanayisizleşme dönemini geri çevirme ve kazanma... bugün çoklu kriz diyoruz; hem eşitsizlikler hem düşük ücretler hem istihdam ve üretkenlik ve büyüme yaratamamanın sancıları ve çok yönlü bir yeniden yapısal dönüşüm. Gelişmiş ülkelerde ortaya konan raporlara bakınca yakın tarihin görmediği hacimde bir yapısal dönüşüm olacağı konusunda öngörü yapabiliyoruz; hem iktisadi ve iklimsel.” diye konuştu.

SAĞLIKTA 42 MİLYAR ETKİ

İstanbul Politikalar Merkezi (İPM) İklim Değişikliği Çalışmaları Koordinatörü Ümit Şahin de yaptığı sunumda şunları aktardı: “Türkiye'nin karbonsuzlaşması için 2030 hedefleri yetersiz. Politikacılar konu gündeme gelince Türkiye'nin kirletmeden sorumlu olmadığını ifade ediyorlar ama yarım milyarı geçen sera gazı emisyonu var. Kişi başı 6.7 ton. 1990'a göre iki kat bir önceki yıla göre yüzde 10 artış var; 2021'de. 170'den fazla ülke için 13'üncü sıradayız. On yılda dönüşüm için 170 milyar dolara ihtiyaç olacak ama 70 milyar dolarlık da fosil yakıt ithalatının azalması sayesinde fayda sağlanacak. Ayrıca 42 milyar dolarlık sağlık faydası olacak.”

Sağlık ve Çevre Birliği HEAL Türkiye Sağlık ve Enerji Politikaları Kıdemli Danışmanı Funda Gacal hava kirliliğinin yarattığı etkiye değinerek, “Bugün karbon vergisi diyoruz ama kirlilik vergisi belki konuşmaya başlayacağız. Türkiye'de hava kirliliği çok yüksek. 25 dolarlık hava kirliliği maliyeti var. Sadece termikleri kapatsak sağlık harcamaları üçte bir düşer. Termiklerin 320 milyar avro sağlık harcaması hasarı var Dönüşüm için ise 30 milyar lazım. Gelecekte 194 milyar avroluk bir maliyetten kurtulacağız sağlıkta ve işe gidilemeyip evde geçirilen günlerin de eklenmesi ile faydası çok olacak.” mesajı verdi.

GEÇ KALDIKÇA MALİYET BİNİYOR

Sürdürülebilir Ekonomi ve Finans Araştırmaları Derneği (SEFiA) Direktörü Bengisu Özenç ise, “2038'de en yüksek nokta diyoruz ama nereye gideceğini de bilmiyoruz. 800 milyon tonlara gelebilir ama sonra yüzde 13-14'luk bir azaltım olması gerekecek. Pandemide küresel emisyonlar yüzde 7-8 azaldı. Eğer 2030'da başlamazsak bunun iki katı kadar azaltım ne kadar gerçekçi Kalkınma planında Türkiye'nin net sıfır hedefi yakalaması için mevcut yatırımlara yüzde 1.7'lik ek yatırıma ihtiyacı olacak ama çevresel etkisi ile 7.8'lik bir ek fayda sağlanacak. Net sıfırı yakalayamadığımızda yüzde 8 sağlık ve ekonomik maliyetle karşılaşacağız. Adım atmakta geciktiğimiz her yıl maliyetle karşılaşıyoruz. Ülke ekonomisini enerji krizlerine daha dayanıklı hale getiren bir dönüşüm var. Fiyatlar katlanarak artarken yenilenebilir daha devreye girdiğinde 7 puan enflasyon daha düşük olabilirdi. Elektrik de yüzde 11.8 ucuzlayabilirdi.” ifadelerini kullandı.

DUBAİ ÖNCESİ ÇAĞRI YAPTILAR

İklim STK’ları ve düşünce kuruluşları, 30 Kasım’da Dubai’de başlayacak COP28 İklim Zirvesi öncesi hükümete şu çağrıyı yaptı: Türkiye’nin, 2053’te net sıfır hedefine ulaşabilmesi için, 2020 yılına kıyasla 2030’a kadar en az yüzde 35 mutlak emisyon azaltımı hedeflemesi gerekiyor.

Çağrıda yapan kuruluşlar: Doğal Hayatı Koruma Vakfı (WWF-Türkiye), Ege Orman Vakfı, Greenpeace Akdeniz, HEAL Sağlık ve Çevre Birliği, İklim Değişikliği Politika ve Araştırma Derneği (İDPAD), İNGEV, İstanbul Politikalar Merkezi (İPM), Sürdürülebilir Ekonomi ve Finans Araştırmaları Derneği (SEFiA), TEMA Vakfı, Yeşil Düşünce Derneği, YUVA, Avrupa İklim Eylem Ağı (CAN Europe), Fosil Yakıtların Ötesi (Beyond Fossil Fuels), İklim için Türkiye, İklim Öncüleri, Youth for Climate Türkiye, Yuvam Dünya Derneği.

Sonraki Haber