Yine ihmal yine ölüm: TTK'yı güçlendirelim, madenciyi yaşatalım

Sayıştay tarafından 2019 yılında Amasra’daki Türkiye Taş Kömürü (TTK) işletmelerine yönelik hazırlanan rapor, ‘Facia önlenebilir miydi?’ sorusunu da beraberinde getirdi.

Raporda işletmedeki eksikliklere dikkat çekilirken, kurumun açıklamasında gerekli iyileştirmelerin tam anlamıyla yapılıp yapılmadığına yönelik bir bilgi yer almadı.

Amasra’daki maden faciasının ardından, Sayıştay’ın 2019 yılında hazırladığı Amasra’daki Türkiye Taş Kömürü (TTK) işletmelerine yönelik rapor gündem oldu. Amasra Taşkömürü İşletme Müessesesi 2019 Denetim Raporu’nda, işletmedeki kazaların arttığı, verimliliğin düştüğü, karlılığın azaldığı, hedeflerin tutturulamadığı, gerekli raporların da uygun şekilde tutulmadığı tespit edildi. Üretim sahasındaki risklerin yüksek olduğu kaydedilen raporda, ilgili mevzuatların titizlikle uygulanması istendi.

Raporun giriş bölümünde, müessesenin dengelenmiş üretim derinliğinin -300 metre olduğuna dikkat çekilerek, şu uyarıda bulunuldu:

“Bu derinleşme, ani gaz degajı ve grizu patlaması gibi ciddi kaza risklerinin artmasına neden olmaktadır. Çalışılan damarların tamamında gaz içeriklerinin yüksek olduğu, dolayısıyla degaj kapasitelerinin de yüksek olduğu, arıza zonlarında riskin daha da arttığı bilinmektedir. Bu nedenle müessese ocaklarında ilgili mevzuat hükümlerinin yanı sıra ‘Kurum Degaj Yönergesi’ hükümlerinin titizlikle uygulanması gerekmektedir.”

ÜRETİM DÜŞÜYOR

TTK’nın bütün müesseselerinde işçi açığı sorunu yaşandığına dikkat çekilen raporda, Amasra’da son yıllarda üretimi olumsuz etkileyen, belirgin şekilde düşmesine neden olan başlıca etkenler şöyle sıralandı:

  • Emeklilikler nedeniyle işçi sayısında görülen azalma, bu azalmayı dengeleyecek düzeyde toplu işçi alımına izin verilmemesi, üretime yardımcı sanatlardaki işçi açığının zorunlu olarak geçici/daimi sanat değişiklikleri ile pano ayak üretim işçilerinden giderilmesi,
  • Ayaklara yeterli sayıda işçi tertip edilememesi, ayak çalışma boyu oranlarının %50 seviyelerine düşmesi,
  • Metan gazı, CO gazı yükselmeleri (oksidasyon),
  • Üretim esnasında karşılaşılan sıkma, fay, damarın incelip kaybolması, aşırı su geliri gibi olumsuzluklar nedeni ile panonun üretim tamamlanmadan terkedilmek zorunda kalması,
  • Son yıllarda giderek düştüğü görülen satılabilir bazdaki genel toplam iş gücü verimliliğinin artırılmasını sağlayacak teknik ve idari tedbirlerin alınamaması,
  • İş disiplininin sağlanamaması, devamsızlıklar ve ücretsiz istirahat izinlerinin artması, işçi ve diğer çalışanların motivasyonlarının bozulması,
  • Enerji kesintileri v.b. teknik ve idari hususlar…

İŞ KAZALARI ARTMIŞ

Raporda, son yıllarda söz konusu işletmede yaşanan iş kazalarındaki artışa ilişkin de veriler paylaşıldı: “Müessesede 2019 yılında 179’u (%94) yeraltında, 11’i (%6) yerüstünde olmak üzere toplam 190 adet iş kazası olmuş ve bu kazalar sonucunda 190 işçi yaralanmıştır. Önceki yıla göre kıyaslandığında, kaza ve yaralı sayısında %70 oranında 78 adet artış olduğu, 10.000 yevmiyeye düşen kaza adedinin %63 oranında artışla 17,56 olarak, 10.000 ton tüvenan üretim başına düşen kaza adedinin de %31 oranında artışla 14,54 olarak gerçekleştiği, kaza ve yaralı sayılarında önceki yıla göre %70, kayıp iş günü sayısında da %80 oranında artış olduğu görülmektedir.”

İŞÇİ EKSİKLİĞİ İŞ GÜVENLİĞİNİ ETKİLİYOR

Raporun bulgular bölümünde ise iş kazalarındaki artışın sebepleri açıklandı. İşçi sayısındaki azalmanın iş güvenliğini de tehlikeye attığı kaydedilen bölümde, şu ifadeler yer aldı:

“2019 yıl sonu itibarıyla müssesede 110 olması gereken hazırlık işçi sayısının 35’e, 42 olması gereken barutçu sayısının 1’e, 53 olması gereken tarama söküm ve bakım işçi sayısının 13’e, 126 olması gereken nakliyat işçi sayısının 39’a, 43 olması gereken mekanizasyon işçi sayısının 23’e düştüğü, lavvar işçiliği, yerüstü mekanizasyon, elektrik-elektronik, kompresör cihaz bakım tamir, kuyu vinç, motor, talaşlı imalat gibi yerüstü ve yeraltı sanatlarında da belirgin işçi açığı olduğu, 3 vardiya tertip yapılamadığı için kritik arızalara zamanında müdahele edilemediği, bu durumun üretimi ve iş güvenliğini etkilediği görülmektedir.

“Gündüz vardiyası dışındaki olası arızalara anında müdahale edilememektedir. Dolayısıyla yeraltı haberleşme sisteminde uzun süreli kesintiler olabilmekte, kuyu ihraç sisteminde ve yerüstü elektrik tesislerinde önemli aksamalar meydana gelebilmektedir. Ocaktaki üretimin, su tahliyesinin, hayati önem arz eden havalandırmanın devamlılığı, merkezi gaz izleme servisi tarafından 24 saat takip edilmesi gereken tehlikeli gazların ölçülmesi için sürekli değişen şartlara göre gerekli sistemlerin kurulması, bu sistemlerin arıza ve bakım çalışmalarının eksiksiz ve zamanında yapılabilmesi, bu durumun gerek işçi sağlığı ve iş güvenliği gerekse üretimin sürekliliği açısından olumsuz sonuçlara sebep olmaması için müessesenin, hazırlık, tamir tarama, bakım onarım, elektro-mekanik vb işçi noksanlıkları bir an önce giderilmelidir.”

‘GEREĞİNCE BAKIM-ONARIM YAPILAMIYOR’

Ayrıca raporda, “ayak çalışma boyu oranının da yüzde 100 seviyesinin altında olduğuna” dikkat çekilerek, “Ayak boyunca günde 1 have öteleme, ilerleme yapılamaması, ayak içinde tavan basınçlarının kazılamayan bölümler üzerinde yoğunlaşmasına, ayak arkasının düzgün bir hat halinde kırılamaması ve tavan tahkimatına gelen yük dengesinin bozulması gibi yeraltı kömür madenciliğinde arzulanmayan durumlara neden olmakta ve göçük, arın akması, arın kayması gibi duraysızlıkların artması sonucu iş kazalarına neden olarak ölüm ve yaralanmalara yol açmaktadır.” ifadeleri yer aldı.

Müssesede üretim ve üretime yardımcı sanatlarda belirgin nitelikli işçi açığı olduğuna dikkat çekilen raporda, “pek çok galeride zamanında ve gereğince bakım onarım ile tamir tarama yapılamadığı, kesit daralması, taban kabarması olduğu, yolların bozulduğu, ocak içi nakliyatın aksadığı, etkin bir havalandırmanın yapılamadığı, bütün bunların öncelikle iş güvenliği olmak üzere üretim ve işgücü verimliliğini etkilediği” tespit edildi.

99 MİLYON ZARAR ETMİŞ

Raporun sonuç bölümünde ise, müessesede 2019 yılında 99.9 milyon lira tutarında dönem zararı oluştuğu kaydedilerek, şu değerlendirmelere yer verildi:

“Amasra Müessesesi diğer müesseseler gibi yıllardır, personel açısından bir küçülme yaşamakta, emek yoğun teknikle taşkömürü üretimi yapıldığından ve yatırım ve finansman kararnameleri gereğince, emeklilik veya diğer nedenlerle ayrılan işçi sayısı kadar işçi alınmadığından üretim artışı sağlanamamıştır. Bunun yanında elektrik enerjisi kaynaklarındaki çeşitlilik artışı, demir-çelik sektörünün hammadde girdilerinin ithalat yoluyla sağlanması, dünya taşkömürü arzının artması sebebiyle konjoktürel dalgalanmalar dışında fiyatların da düşmesi sonucunda maliyet artışlarını karşılayacak gelir elde edilememiş ve zararlar da giderek artan şekilde devam etmiştir.”

‘LİYAKAT YOK’

Oğlu ve damadı patlamanın yaşandığı maden ocağında çalışan Vatan Partisi Bartın İl Başkanı Ertan Çolakoğlu, işçilerin ağır koşullarda çalıştırıldığını ve güvenlik önlemlerinin düşük olduğunu kaydetti: “Benim oğlum kaza olan 350 kotunda çalışma yapıyordu. Dün izin almıştı. Damadım ise vardiyadaydı. Gece yarısı enkazdan çıktı ardından çalışmalara yardım etti. Burada durum vahim. Burası uzun zamandır güvenlik, disiplin, eğitim yönünden mahrum bırakıldı. Böyle bir olay bekleniyordu. Uyardık ama gevşek davranıldı. 5-10 kişinin yapacağı işi 3 kişiye yaptırıyorlardı. Liyakat yoktu. Güvenlik de çok zayıf ocaklarda.”

‘ÇALIŞMALAR GÜN BOYU SÜRDÜ’

İLYAS GÜMRÜKÇÜ / BARTIN

Sabah 04.00 gibi facianın yaşandığı maden ocağına geldik. Arama kurtarma çalışmaları gün boyu yoğun bir şekilde sürdü. AFAD, arama kurtarma ekipleri, maden işçileri, kazazede yakınlarını teselli etti. Arama kurtarma çalışmaları büyük bir disiplin ve organizasyonla ilerledi. Eskişehir, Kütahya, Sakarya, Bolu, Kocaeli, İstanbul, Ankara, Karabük’ten ekipler gelmişti, UMKE ekipleri de alanda vardı. Gün boyunca bir kargaşalığa izin verilmedi. Devlet yetkililerine, arama kurtarma ekiplerine, kolluk kuvvetlerine tepki yansımadı.

Sonraki Haber