Yok edilişin gölgesinde Yörükler

Sarıkeçili Yörüklerinden Pervin Savran, belediyelerin Yörük Türkmen Festivali adı altında büyük harcamalarla yaptığı kutlamalara tepki gösterdi: ‘Sanıyorlar ki Yörükler sadece çalar, oynar, eğlenir. Yörüklük üretmektir. Kilimimizin telif hakkını mı aldık, peynirimizin mi, dokumalarımızın mı?’

Yörüklük, binlerce yıllık geleneğin doğayla harmanlanması, yaylalarında sürüleri, sembolik değerlerle bütünleşmesidir. Eskide kalan yaşam biçimi şimdilerde pek görülmese de tüm Anadolu'da olduğu gibi kültürel hazinemizin mirası tüm coğrafyayı sarmıştır. Yaylalarda tan yerinin ağarmasıyla önce kadınlar uyanır, sonrasında kadın erkek birlikte iş başına koyulurlar. Mayamızda görülmemiştir, ayrı gayrı iş tutmak, üretmek. Bir arada yaşamanın kanunudur Yörüklük ve yıldızların olduğu her yerde onlar vardır. Memleketin dağına, taşına, hayvanına sahip çıkan, doğayla, suyla, hayvanla kardeşçe yaşayanlardır onlar.

SAHTE YÖRÜK GÖÇÜ

Türkiye’nin, konar göçer hayvancılık üretimini sürdüren son topluluğu Sarıkeçili Yörüklerinin önderi Pervin Savran da, Yörük kültürünün bekçisi… Savran o mirasını sürdürüyor. Rahatsız olduğu bir konu var ki önlem alınması ve sahip çıkılması gerekiyor. Belediyelerin yüksek maliyetlerle Yörük festivali yaparken sponsorlukların kültürel öğeleri şov haline getirerek gerçeklerin dışında sanal ortam yarattıklarına dikkat çekiyor. Savran, “Gerçeği yok olurken sahte Yörük göçleri yapmaya neden ihtiyaç duyuluyor?” diye rahatsızlığını dile getiriyor.

YANGINLARIN İÇİNDEN GEÇEN YÖRÜKLER

  • Sarıkeçili Yörüklerinin son topluluğu olarak yapılan Yörük Türkmen festivallerinin içeriğini nasıl yorumluyorsunuz?

Bizler göç yollarında yaşam mücadelesi veriyoruz. Her şeyden önce Yörük yaşam alanına doğasına, toprağına, havasına, vatanına, zarar vermeyen demektir. Bu kadar iklim krizi varken, bu kadar biz insanlar doğanın dengesini bozmuşken taş ocağıyla, mermer ocağıyla ya da tüketim çılgınlarıyla alışkanlıklarımızı ileri dereceye taşıyacak kadar yok ediliş varken neden Yörük ismini kullanıyorlar. Cumhuriyetimiz o kadar değerli ki dünyada eşi benzeri yoktur. Haksızlıkla, adaletsizlikle bunun içini oyuyorlar. Değerlerimizi karman çorman hale getirerek zarar verilmesi bizi derinden yaralıyor. Yörüklük adına bu kadar konfederasyon, dernek, tabelada isimleri olan ama Yörük gibi düşünmeyenler, doğanın zarar verilişine ve karbon üretimine sebebiyet vermemelidir. Yörükler idarecidir, ekonomisini ona göre düzenler. Bir poşeti çok defa kullanır.

FESTİVAL YAPANLAR YURT GÖSTERMEDİ

Biz kılıç artanıyız. Yerleştirilmeye çok zorlanmışız, dedelerimiz bize hep anlatırdı. Cumhuriyetle birlikte var oluşumuzu tekrar yaşatırken, bu festivalleri yapanlar zırhları, kalkanları çekmişler Yörüklüğü yok etmeye uğraşırcasına etkinlik yapmaları bir benim değil kurdun, kuşun, dağdaki meleşen oğlakların, keçilerin zoruna gidiyor. Bir damla su bulmak için oradan oraya dolaşıyoruz. Tohumları taşıyarak o bölgede yaşam devam etsin diye araştırmalar yaparak mücadele verirken önümüze bu tür isimlerle kendilerini artı gelir ve rantla kullanmaları bir tek bizlerin değil doğadaki tüm canlıların hakkına girilerek gönülleri kırıyor. Biz çok yangınlar geçirdik. Bu kadar şan, şöhret, servet sahibiyseniz bu kadar mutluluğu seviyorsanız bir yangın uçağı alın, su tankerleri alın sponsorluğunu, reklamını yapın ve bir ağaç bir canlı yandığı zaman ilk siz söndürün, vesile olun seyretmeyin. Hepsini Ankara’dan ya da devletimizden beklemeyin, çare olun, köstek yerine çözüm olun. Bu kadar harcamalar yapılıyor madem hiçbir can yanmayacak desin. Gösteriş yapılacaksa bu şekilde yapılsın, fayda sağlansın. Festival için bizi arayanlara kaç kere söyledim bize yurt gösterin yaz ve kış kalalım obamızla gelelim diye dediler ki sembolik halk oyunları gösterisi, sembolik kıyafet sordular, dedim ki ben obamla geleyim, devemle, davarlarımla geleyim yazı geçirebileceğimiz ya da kışı geçirebileceğim bir yer gösterin biz tapulu mal ya da mülk istemiyoruz geçici süreliğine doğayı koruyarak hem de birbirimize destek olarak gelelim dedik ama bizden konferans için ve panel için gelmemiz istendi. Dağ var bayır var mera varken bizler böyle geliriz dedik. Zihinlerimizdeki bu ruhu, kültürümüzü sahip çıktığımız değerleri eritemeyecekler.

YILDIZLI OTELLERDE KALIYORLAR

  • Festivallerde Yörük kültürünün kıl çadırları yerine naylondan çadırlar yapılıyor. Bu konuda tutumunuz nedir?

En güzel kilimi kim dokuyacak? Güzel kilim dokuyan gençlerimiz orada olacak mı? En güzel yoğurdu kim mayalayacak? En güzel keçiyi, koyunu kim sağacak? En güzel teke kimde var, en güzel koçları kim yetiştirdi, üreticiler, emek verenler, alınlarında Türkiye haritası gibi yaşanmış çizgileri olan üreticiler orada ne kadar yer alacak? Eğer Yörüklükse, hizmet verilecekse teşvik olmalı. Üretime, emek vermeye ya da kimler en güzel kilimi dokudu, taş boyalarını en güzel kim nakşetti, en iyi yoğurdu kim yaptı gibi iyiyi iyiyle yarıştırarak dayanışmanın parçası olmaya teşvik olmalı. Eğiten, öğreten bir kültürü temsil edeceksek böyle olmalı. Ayrıştırılarak yapılacak olan her şeyin karşısındayım. Bizde protokol olmaz, kültürümüzde böyle bölünmeler yok. Halk için ayrı, protokol için ayrı poşu yeri olmaz. Dağlarda bütün canlılar birliktedir, festivale gelen misafirlerde öyle. Niye gelenler yıldızlı otellerde kalıyor,  neden uçaklar kiralanıyor amaç göç temsiliyse konuklara Yörüklüğü anlatmak için neden masraflı gösterişlere giriyoruz. Bizleri anlamak için önce dağa, toprağa ayağı değmeli insanın yıldızlı oteller yerine çadırda kalmalılar. Bizler zor şartlarda oluyoruz. Yağmurda yaşta, mevsim geçişlerinde, ne gerek var otellerde kalmaya, sembolik sanal aleme Yörüklüğü hapsetmeye neden uğraşıyorlar?

‘İMKANLARI GÜZEL GELECEK İÇİN KULLANALIM’

Yörüklük üretmektir gelen konukların hepsi üretsin alana un çuvalları konsun, bulgur çuvalları konulsun pişirilsin yensin şimdi hazır kumanya hazır plastik kaplarda yemekler nedir bu? Memleketimin bu kadar sermayesi daha güzel gelecek için yatırım yapılacağı yerde ‘Yörüklük’ kelimesi adı altında neden yok edilişe yatırım yapılıyor. Öyleyse sanal bir isim bulunsun. Bunu nasıl önleyeceğiz. Çok değerlerimizi kaybettik, develerimizi kaybettik. Elbet doğadaki tüm canlılar, kuşlar, kurtlar bunun hesabını sorar.

‘İSMİMİZ KULLANILARAK KÜLTÜRÜMÜZ YOK EDİLİYOR’

  • Hem kültürel olarak hem tarihi miras bakımından Yörüklerin sorunları ve çözüm önerileriniz nelerdir? 

Bu tür etkinlikler bizim gerçek sorunlarımıza gölge düşürüyor. Çözüm getirilmiyor. Sanıyorlar ki Yörükler sadece çalar, oynar, eğlenir. Tamamıyla üretimin temsilcisiyiz. Devletin bütçesine hiçbir zarar vermeden, doğayı koruyarak, yaşam alanlarını koruyarak yaşıyoruz. Yıllar önce Ermenistan yufka ekmeğimize sahip çıktı. Kültür bakanlığına bildirerek alan çalışmaları yaptık milli ekmeğimiz diye. Ben kutlamalara karşı değilim ama böyle kutlamaları görünce içim parçalanıyor, neyi kutluyoruz? Kilimimizin telif hakkını mı aldık, peynirimizin mi, Dokumalarımızın mı nerde bunlar dönüp baktığımız zaman hiçbir şeyimiz yok, sahip çıkmıyoruz, neyin kutlaması bu yok edilişin mi? Sanal ekilen hayalde biçilmemesi gerek, hayalde ekiyorlar hayalde yok oluş biçecekler. Üretirsin, ekersin, biçersin hasadını yaparsın ve bunu kutlarsın ama ne yazık ki öyle değil. Bu kadar camianın içinde oturup düşünen yok mu? Sorunlarımızın çözümü varsa eğer yaşam alanlarımızı yok etmesinler, sanal aleme bizleri çekmesinler, karbon üretmesinler. Tüketimin çukuruna itilip binlerce yıllık kültürümüzü yok etmesinler. Yörüğüm demek asla ve asla kimsenin hakkına saygısızlık etmeyen, kimsenin düşüncesini hor görmeyen, bencillik duygusuyla her şey benim istediğimi yaparım mantığını hoş görmeyen bir yaşamdır. Babam anlatırdı Kızılderililerle bizim akraba olduğumuzu figürlerde, takılardaki işaretlere bakarak anlardık. Onlar başka bir yana bizler başka bir yana göç etmişiz. Sonuç olarak bu dünya bize emanet, gelip geçiciyiz, bir dalı kırmayalım, bir ağaca dikkat edelim, bir böceği bir yılanı öldürdüğün zaman başımıza geleni siz düşünün denilirdi. Bunlarla büyüdük. Bizler barışık yaşıyoruz ama barışamadığımız isimlerimizi kullanarak bir kültürün yok edilmeye çalışılması bizi kahrediyor. Bu hayat hepimizin, yıldızlar nerdeyse biz her yerdeyiz. Dünya ölçeğinde sahip çıkmalıyız, dostça, kardeşçe yaşayarak birbirimize sahip çıkmalıyız.

Sonraki Haber