Yörük obasının yönetimi kadınlarda

Hatay’ın Antakya ilçesinde Aydın Bozdoğan Kaymakamlığının kurduğu Küçükdalyan Çadır Kenti, nam-ı diğer Antakya Yörük Obasının yönetimi kadınların elinde. 2 bin yıllık Türk tarihinde kadınlar, obaları nasıl yönetiyorsa bugün de bu obada söz kadınlarda

Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından buradaki insanların ihtiyaçlarını karşılayabilmek için bölgeye gönüllü olarak gelen kadınlar, yemekten temizliğe, eğitimden psikososyal desteğe pek çok iş kadınlar tarafından yapılıyor, düzeni kadınlar sağlıyor.

8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar gününü deprem bölgesinde anlamlı kılan Nazan öğretmen, Nermin öğretmen, Bursa’dan gelen psikososyal destek ekibinden kadın gönüllüler, kadın polisler, eğitmenler, TGB’li kadınlar… Her işi onlar yönetiyor, eşya taşınacaksa onlar taşıyor, rüzgardan çadırlar uçmasın diye onlar sağlamlaştırma yapıyor. Kafanızı nereye çevirseniz küçük çocuklar koşarak uzaktan geliyor, “Nazan öğretmenim, Nazan öğretmenim” diye. Nazan öğretmen hemen kucağına alıp öpüp kokluyor

HATAY’A TAYİNİNİ İSTEDİ 'ARTIK DÖNEMEM'

1500 kişilik Yörük Obasına 1 hafta süreyle gönüllü olarak gelen Türk dili ve edebiyatı öğretmeni Nazan Akbulut, burada temel düzen oturana dek kalmak istediğini söyledi. Akbulut, Aydınlık’a yaptığı açıklamada şunları söyledi:

Nazan Akbulut

“Buraya iki kez geldim. İlk gelişimde daha kısa kalmıştım. Şimdi bir haftadır buradayım. Sürem doldu ama ben kalmak istiyorum. Eğer onaylanırsa sonsuza dek kalmak isterim. Tayinimi de istedim, burada göreve devam etmek istiyorum. Buradan nasıl gideceğimi düşünüyorum. Gidersem de Mersin’de kalamam, aklım hep burada olacak. Burada kadınlarımızın, annelerimizin bizlere ihtiyacı var. Ayrıca kadınlarımızın özbakım ihtiyaçları da var. Onları sağlamamız gerekiyor. Çadır kentten artık ev diye bahsediyorum. Burayı çok fazla içselleştirdik.

“Kadınlarımızın burada ne kadar mütevazi olduklarını gördüm. Her ihtiyaçlarını karşılıyoruz. Onlar daha fazlasını istemiyorlar. Tek istedikleri yanlarında olmamız. Bu yüzden kadınlarımızın daha hızlı toparlanabilmeleri için terapi etkinlikleri düzenlemeyi planlıyoruz.

“Onları tanıdıkça kendimin kibirli olduğunu gördüm. Kadınlarımızın dinlenilmeye ihtiyacı var. Annelik duygularından kaynaklı daha fazla empati kurabiliyorlar. Keşke herkesin gelip burayı görme imkanı olsa. Buradaki kadınlarımızın hepsi birer melek. Ben ‘kanatlarını cennette bırakmışlar’ diye tarif ediyorum.”

HER İŞTE ONLAR VAR: TGB’Lİ KADINLAR

Afetin ilk gününden beri gerek Kahramanmaraş gerekse Hatay’da depremzedelerin ihtiyaçlarına koşan TGB’liler, hem üyeleri hem de gönüllüleriyle birlikte çadır kentlerin düzenini sağlıyor.

TGB’li gençleri 6 Şubat’ta başlattıkları TGB Deprem Gönüllüsü Kampanyasıyla çok sayıda başvuru aldıklarını, en çok da genç kadınların bölgeye gelmek istediğini belirtti. Aydınlık’a konuşan TGB’li kadınlar, burada kadınların verdiği emeğe dikkat çekti. Deprem bölgelerinde kadınların elinin değdiği her yere düzen, umut ve mutluluk getirdiğini ifade eden gençler, gerçek vatansever kadınların buraya gelerek depremzedelere dokunduğunu, burada olmayan bazı kadın örgütlerinin ise bozgunculuk yaptıklarını dile getirdiler.

TGB’liler, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınları Günü dolayısıyla Aydınlık’a açıklamalar yaptı:

‘KADINLARI DÜŞÜNÜYORLARSA BURAYA GELSİNLER’

* TGB Genel Yönetim Kurulu (GYK) Üyesi ve İstanbul İl Saymanı Zeynep Fulya Beder: Bazı Türkiye karşıtı kadın örgütleri, feminist örgütler vardı ki ilk günden beri sürekli bozgunculuk yaptılar. Ama gelmediler bile. Sadece buradaki mücadeleyi hedef aldılar. Burada devlet yok, çadır yok, su yok, diyorlar ama işte devlet burada, vatansever kadınlar burada. Kadınla erkeğin eşit olduğunu görmek isteyen herkes buraya gelmeli. Nitekim milli birlikteliğin olduğu, kadın ve erkeğin el ele mücadele ettiği alanlarda bu eşitlik gelişir. Bu tarz örgütleri burada görmüyoruz. Herkes el ele seferber olmuşken buradaki kadınları düşünen, buradaki kadınların daha iyi olmasını, daha iyi koşullarda yaşayabilmesini isteyen bir insanın burada olması, görev alması, bir işin ucundan tutması gerekir. Burada olmayanın derdi buradaki kadınlar, insanlar değil. Onların derdi devlete karşı bozgunculuk.

'HAYATLAR YENİDEN KURULUYOR'

* TGB GYK Üyesi ve Konya İl Başkan Yardımcısı Zeynep Koyuncu: 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Gününü burada çadır kentte kutluyoruz. Kadınlar burada ön planda çalışıyorlar. 8 Mart esasen bu çadır kentlerdeki kadın emeğiyle kutlanabilecek bir gün oldu. Burada hayatlar yeniden kurulmaya çalışılıyor. Bir mücadele var. Sonuçta bizim geleneğimize, kültürümüzde kadın, ailenin direği. Çünkü aileye asıl bakan kadındır. Burada da şimdi bu hayatlar sıfırdan kuruluyor. Bu açıdan kadın mücadelesinin burada ne kadar önemli olduğunu görüyoruz. Aslında buraya gönüllü olarak gelen kadınların başka bir hayatları, çocukları var. Onlar birer anne. Anne değillerse de kendi anneleri ve babaları var onları bekleyen. Bizim için mesela durumlar benzer. Ama o fedakarlığı bırakıp milleti için buraya geliyorlar. Kadın fedakarlığını buradan daha iyi anlayabiliriz.

* TGB İstanbul İl Yöneticisi Eylül Yıldırım: Gördüğüm çadırkentlerde sosyal marketlerde depolarda hep kadınlar ön plandaydı. Burada da yemek dağıtımından depo düzenlenmesine, çocuklara ve gençlere psikososyal destekten çadırkentin koordinatörlüğüne kadar her aşamada kadınların emeği ile bugüne gelindi. Kadınlar, kendi çocuklarını eşlerini bırakıp buraya gelme fedakarlığında bulundular. Buradaki çocukları kendi çocuklarından öğrencilerinden kardeşlerinden ayrı tutmadılar. Verdikleri emek ve umut ile burada yarattıkları atmosfer herkese moral oldu. Vatansever genç kadınlarımızı deprem bölgesinde çalışmak, insanlara çocuklara umut ışığı olmak için TGB deprem gönüllüsü olmaya davet ediyoruz.

‘KURULAN DÜZENDE KADININ GÜCÜ VAR’

* TGB GYK Üyesi ve Eskişehir İl Saymanı Hilal Aydın: Biz Türkiye Gençlik Birliği olarak ilk günden beri sahadayız. Önce Kahramanmaraş Afşin'deydik. Şimdi Hatay'a geldik. Çok fazla ilden gelenler oldu. Bunu yaparken de sadece TGB üyelerimizi katmadık. Tüm deprem gönüllülerini katmaya çalıştık. Çok fazla başvuru aldık. Bu başvuruların çoğu da kadın arkadaşlarımızdan. Ben Eskişehir'den geliyorum. Çadır kentlerde her türlü işi yaptık. Depo düzenledik, eşya taşıdık, düzenin sağlanması için uğraştık. Orada da kadın emeğinin gücü var. Bu düzenlerde kadınların inceliğini de görmüş oluyoruz. Dokunduğu yeri güzelleştiriyor sonuçta. Kadın hocalarımız geliyor, dokunuyorlar. Sonra çocuklar gülücükler saçmaya başlıyor.

8 Mart'a girerken gördüğümüz en büyük şey, Hatay'a Kahramanmaraş'a en büyük mutluluğu getiren aslında kadınlar. 8 Mart'ın en büyük önemini şuradan da anlıyoruz: Biz burada kütüphane yaptık. Küçük Narin var burada. 10 yaşında. Ona umut olduk. ‘Gitmeyin’ diyor. Gelip kütüphanede bir şeyler yapıyor. Küçük bir kağıda kütüphanenin kurallarını yazdı ve bu onu mutlu ediyor. Sonra çadırları dolaşırken Elif ablaya rastladık. Her gün işine gidiyormuş, bir işi varmış. Şimdi burada bir işle uğraşamıyor. Ama bu insanların bir işle uğraşması gerekiyor, hayata yeniden daha sıkı tutunabilmeleri için. Yine bir gün yemek yerken Mama teyzeyle karşılaştık. Bize dedi ki, ‘Siz çok yoruluyorsunuz, benim dişlerim de yok zaten, lavaş yiyemiyorum. Alın size lavaşımı vereyim, yiyin’. Ben o feminist grupların ya da sahte sol örgütlerin ne Narin'i ne Elif ablayı ne de Mama teyzeyi anlayabildiklerini düşünmüyorum. Çünkü onlar hep emek sarf etmek için çabalayan insanlar. Uzaktan konuşanların burayı iyileştirmek gibi bir çabası yok.

Sonraki Haber