‘YPG’yle mücadeleyi HTŞ’ye havale etmek yanlış’
Hakan Fidan’ın ‘PKK/YPG sorununu Suriye çözmeli’ sözlerini değerlendiren siyasiler ve uzmanlar, ‘Bu beklenti, Türkiyemize yönelen tehditlere karşı doğru bir strateji olmadığını gösteriyor. HTŞ’nin bunu yapmaya gücü yetmez. Türkiye operasyonu başında yapmalıydı, iş zorlaştı’ dedi
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, katıldığı bir televizyon programında "PKK/YPG sorununu Suriye çözmeli. Yeni yönetimin bu sorunu sahiplenmesi gerekiyor. PKK/YPG sorunu sürerse çözüm askeri harekât. Şu anda zaman kazanmaya oynuyorlar. ABD'ye rağmen de PKK/YPG'ye operasyon yaptık, yapıyoruz." ifadelerini kullandı. Fidan’ın Türkiye’ye doğrudan sınırında tehdit oluşturan terör devleti sorununu HTŞ’ye havale etmesini ve HTŞ’nin bunu yapabilecek kabiliyeti olup olmadığını siyasiler ve uzmanlarla konuştuk. Öne çıkan vurgular, “Bu beklenti, Türkiyemize yönelen tehditlere karşı doğru bir strateji ve iradenin olmadığını gösteriyor. HTŞ’nin bunu yapacak kuvveti yok. Türkiye bu işi 8 Aralık’tan önce yapmalıydı, o fırsat kaçırıldı. İsrail bu fırsatı kullandı, Türkiye kullanamadı.” oldu. Aydınlık’ın sorularına verilen yanıtlar şöyle:
‘TEHDİTLERE KARŞI DOĞRU BİR STRATEJİ OLMADIĞINI GÖSTERİYOR’
“Dışişleri Bakanımız HTŞ’den PKK’yı tasfiye etmesini ümit ediyor.” diyen Vatan Partisi Genel Sekreteri Özgür Bursalı, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Sayın Dışişleri Bakanımız HTŞ’den PKK’yı tasfiye etmesini ümit ediyor. Bu beklenti, Türkiye’mize yönelen tehditlere karşı doğru bir strateji olmadığını gösteriyor. HTŞ zaten Suriye’yi federasyona götüren ABD-İsrail merkezli sürecin baş aktörüdür. HTŞ’den, ABD’nin eğittiği, donattığı, yığınak yaptığı PKK-YPG’yi bertaraf etmesini beklemek gerçek dışıdır. Türkiye’nin bitirmediği PKK’yı, HTŞ mi bitirecek? Ayrıca HTŞ’nin Suriye’yi güneyden işgal eden İsrail’e karşı bir tavrı yok, ABD’ye karşı bir tavrı yok, onun güdümündeki örgütlere karşı da bir tavrı yok. Birtakım PKK-YPG yöneticilerinin Suriye dışına çıkması gibi çözümler de çözüm değil ve olmayacak beklentiler. Silahlı varlık ve tehdit orada duruyor.
“Bu tabloda Türk Silahlı Kuvvetleri’ne de bu tabloda bir rol yok. Böyle büyük bir yaptırım gücümüzü değerlendirmek yerine PKK’yı temizleme görevini HTŞ’ye havale etmek, Türkiye’nin güvenliği açısından tehditleri ağırlaştırıyor. Sayın Bakanımızın ifade ettikleri, PKK-YPG’ye karşı operasyonu yapma iradesinin olmadığını gösteriyor. Türkiye en sonunda kendi özgüçleriyle, Türk Ordusuyla PKK-YPG’nin üzerine yürüyecek. Bu Türkiye için bir mecburiyettir. Bu adımı atacak Hükümet Türkiye’nin büyük sorunlarını çözecektir. Bu kararlılığı uygulayacak Vatan Partisi olarak milletimizden yetki istiyoruz.”
‘HTŞ'NİN BU İŞİ YAPMASI ZOR’
PKK/YPG ile mücadeleyi HTŞ’ye havale edilmesinin gerçekçi olmadığını söyleyen Eski Genelkurmay İstihbarat Dairesi Başkanı Emekli Korgeneral İsmail Hakkı Pekin, şunları dile getirdi:
“Böyle bir işi yapması zor şu aşamada HTŞ'nin. Birincisi, HTŞ'nin iplerinin ne kadarı bizde, ne kadarı Amerika'da veyahut da İngiltere'de onu bilmiyoruz. İkincisi, HTŞ'nin şu anda kuruluş aşamasında çok daha farklı işleri var. Para bulmaya çalışıyorlar, farklı işler yapmaya çalışıyorlar. Mevcutları yetersiz. Bölgeyi kontrol etmeye çalışıyorlar. Trump'ın ‘Asker çekmeyeceğiz’ anlamına gelecek son lafları var. Fransa'da var olayda. Operasyon yapabiliriz evet. Ama böyle bir durumda Türkiye'nin harekat yapması mevcut şartları değerlendirdiğimizde zor gözüküyor.”
‘20 OCAK'I BEKLİYORLAR’
“Fırsat kaçtı” yorumlarını ve Fidan’ın YPG için “zaman kazanmaya çalışıyorlar” sözlerini yorumlayan Pekin, şunları ifade etti:
“20 Ocak'ı bekliyorlar. Fidan’ın sözleri, siyasi bir amaçla, karşı tarafa mesaj vermek amacıyla söylenmiş olabilir. Biz Halep'ten sonrasını tahmin edebildik mi bilmiyorum. Ama Tel Rifat ve Münbiç operasyonuna da geç başladık. Aslında daha süratli ve hazırlıklı başlanabilirdi. Hemen arkasından, Fırat’ın Doğusuna operasyon yapılsaydı çok daha farklı bir şey olurdu. O süreçte İsrail, Suriye'yi bombalamaya devam etti. Hiç beklemedi. ‘Bekleyip 2-3 gün sonra bu işi yapayım’ falan demedim.
‘HTŞ'NİN TEK BAŞINA GÜCÜ YPG’YE YETMEZ’
“Bundan sonra daha zorlaşıyor her şey. Bu işi HTŞ'nin yapması çok zor. Körfez ülkeleri de, Arap ülkeleri de Türkiye'nin çok fazla müdahale olmasını istemiyorlar. Her geçen gün harekat yapmak zorlaşıyor.
“Bir karşılaştırma yapıldığında da HTŞ'nin tek başına gücü ABD’nin eğitip donattığı YPG’ye yetmez. İki tarafta da hava kuvveti yok. Kara muharebesi olacak. Kullanacak silahlar, ele geçirilen zırhlı araçlar, tanklar var Suriye ordusundan. Bunlar ne kadar çalışır, ne kadar çalışmaz onu bilemiyorum. Sonuçta HTŞ’nin gücü daha fazla. Amerikalılar da eğitim yaptı, yeteri kadar malzeme getirdi. YPG'nin gücü daha fazla. HTŞ artı Suriye Milli Ordusu olabilir ama onların da yeterli olduğunu sanmıyorum. Türkiye de havadan destekleyebilir. Ama bu sefer de karşısına ABD çıkabilir. 18 bin kişi falan mevcutları var toplam benim bildiğim kadarıyla HTŞ'nin. Yani bir yerden sonra darmadağın olurlar.”
‘FIRSATLAR BİR KERE KAÇIRILDIĞINDA TEKRAR GELMEZ’
Sözlerine “Türkiye'nin Suriye politikası yıllar içinde hep yanlıştı” diye başlayan Prof. Dr. Hasan Ünal ise devamında şu tespitlerde bulundu:
“O yanlışlar aynı zamanda bu PKK/ PYD'ye yönelik politikaları da yanlış olarak yönlendirdi. Yani yapılanların bir kısmı doğru olmakla birlikte politikanın kendisi yanlıştı. Çünkü Türkiye ısrarla Şam'daki Esad rejimi diye adlandırdığı yönetimi devirmeye odaklanıyordu. O yönetim devrildiği takdirde de kim gelirse onun Suriye'yi bir arada tutup tutamayacağı meçhul bir girdaba sokma ihtimali çok açıktı.
“Şimdi mevcut durumda madem ki HTŞ Suriye'de yönetime hemen hemen hiç çatışmasız bir şekilde el koydu. Ve madem ki HTŞ o günlerde tamamen Türkiye'nin desteği veya Türkiye ile çok iyi ilişkiler içindeydi ve öyle anlaşılıyor ki Türkiye'nin yardım ve desteğiyle bu işi yaptı. O zaman Türkiye'nin o günlerde bu Fırat'ın doğusuna girip o bölgeyi PKK/PYD'den büyük ölçüde temizlemesi gerekirdi. Bu tür fırsatlar bir kere kaçırıldığında tekrar tekrar gelmez.
‘İSRAİL FIRSATI KULLANDI TÜRKİYE KULLANMADI’
“Çünkü buradaki mesele şu, bakın İsrail durumdan nasıl vazife çıkardı, Esad ülkeyi terk ettiği andan itibaren Suriye'deki her yeri vurdu. Yani Suriye'deki bütün silah depolarını, bütün Suriye Silahlı Kuvvetlerine ait olan her yeri vurup yok etti. Çünkü böyle bir fırsat bir daha ele geçmez diye. Çünkü 15 gün sonra ne olacağını bilemezsiniz.
“Şimdi konuyu HTŞ'ye havale etmek özü itibariyle iki açıdan yanlış. Bir, HTŞ'nin bunu askeri olarak yapabilecek gücü yok. İki, HTŞ üzerindeki bizim etkimizin ne olduğu tam belli değil. HTŞ çok rahatlıkla İsrail ve Amerika'nın dediklerini daha çok ön planda tutabilir ve bana öyle geliyor.
‘DOSTLARIMIZI KAYBETTİK’
“Dolayısıyla özetle söylemek gerekirse HTŞ'ye havale etmek; birincisi, aslında kendi kendimize yarattığımız bu sorunun içinden çıkamamak anlamına gelir. İkincisi, Suriye yönetiminin devrildiği günlerde çekingen davranılarak yapılmayan bir askeri harekattan dolayı da Türkiye'yi top çevirme mecburiyetine itmiş olabilir. Yani durum aşağı yukarı bu çizgide görünüyor.
“Eskiden olsaydı Suriye yönetimiyle anlaşıp o yönetime destek vererek İran'ı ve Rusya'yı da yanımıza alarak Fırat'ın doğusundaki bu çıbanbaşı yapılanma üzerinde psikolojik baskı kurmamız mümkündü. Ama şimdi O dostları da kaybettik. Bu saatten sonra Rusya ya da İran, Türkiye'nin oradaki mücadelesine niye destek versin?”