‘Yukarı Fırat’taki madenler felaket alarmı veriyor’

Yer bilimci Dr. Atabey, maden bölgesindeki tehlikeye dikkat çekti: Divriği berbat durumda. Çaltı çayı, Karasu çayı her yağmur yağdığında kıpkırmızı oluyor. Bütün derelere, vadilere pasalarını doldurdular. Bütün oralar çölleşecek. Yukarı Fırat havzası küresel bir kirliliğin eşiğinde.

Jeoloji yüksek mühendisi ve tıbbi jeoloji uzmanı Dr. Eşref Atabey, İliç’teki maden felaketinin ardından Yukarı Fırat’taki çevre felaketine dikkat çekti. “Tehlike daha büyük!” ifadesini kullanan Atabey, şöyle konuştu:

Divriği berbat durumda. Çaltı çayı, Karasu çayı her yağmur yağdığında kıpkırmızı oluyor. Bütün derelere, vadilere pasalarını doldurdular. Bütün orası çölleşecek, tamamen çöl olacak. Yukarı Fırat havzası küresel bir kirliliğin eşiğinde. Uluslararası su kaynakları, Irak’a, Basra Körfezi’ne kadar gidiyor. 7 tane baraj var üstünde. Harran Ovası oradan sulanıyor. Dolayısıyla sadece İliç meselesi değil bu. İliç en tehlikeli, riskli maden; altın olduğu için. Diğer tarafta demir ve diğer krom, çeşitli madenler işletilmeye devam ediyor. Fırat’ın diğer kolunda Peri Suyu, Murat Nehri'nin Tunceli’den gelen kolu üstünde. Diyadin’de de bir altın madeni ocağı işletmeye açılacak şimdi. Bu suların, bu havzaların içinde hepsi.

Dr. Eşref Atabey, hayatını madenlere ve çevre sorununa adamış bir isim. Akademik ve popüler bilim tarzında yazılar yazıyor, son yıllarda yazılarını Bodrum Güncel Haber’de yayımlıyor. Akademisyenlerin, gazetecilerin, çevre mücadelesinin bilgi kaynağı. Atabey, orada altı ay önce yayımladığı ‘Yukarı Fırat Havzası Küresel bir Çevre Felaketin Eşiğinde’ başlıklı makalesiyle ‘İliç bir Baia Mare bir Norilsk Olmasın’ makalesine dikkat çekti. Norilsk, yetişkinlerin yüzde 96’sının hasta olduğu bir kent. Atabey “Bodrum güncel haberde 200’ü aşkın makale var bu konularla ilgili, hepsi o yöreyle ilgili. Bana bu çalışmalardan dolayı Kemaliye Fahri Hemşehrilik beratı verdiler geçen sene.” dedi.

ALTIN MADENİNİ KAPATALIM KALANLARI KAMULAŞTIRALIM

Atabey, “Bütün bu bölgeyi kirlilikten nasıl kurtarırız?” sorumuzu şöyle yanıtladı:

“İlk yapılması gereken altın madenini kapatmaktır. Gerek yok. Coğrafi olarak da orada açık maden işletmesi yapılamaz. Yapılması için çevre korumaya çok büyük paralar harcanması lazım. Masrafı gelirinden fazla olur. Maden şirketi çevre önlemi almış olsa trilyonlar harcaması lazım.

“Madenler devlet eliyle işletilir. Hepsi derhal kamulaştırılmalı.

“Havzada Divriği tarafını kontrol altına alarak Demir Madenini ona göre işleteceğiz. Pasaları o derlere atmayacağız, artık havuzları oluşturacak, setler yapacak, pasaları başka yere yığacak, öyle yamaçlara değil. Bir sürü alınacak çevre önlemi var. Bizde çok uzman var, her disiplinde bilim insanı var. Bunun önlenmesi mümkün.”

HAVUZUN ÖNÜNÜ AÇMIŞLAR ATIK NEHRE AKIYOR!

Dr. Eşref Atabey, Prof. Dr. Ali Demirsoy ile birlikte bölgeyi gezdiklerini, Divriği demir madeninin pasalarının, atık havuzunun önü açılarak doğrudan Çaltı çayına akıtıldığına tanık olduğunu anlattı. Atabey, şöyle konuştu: “Yoldan geçerken atık havuzunu görüyorsunuz ama karşı tarafa geçtiğiniz zaman, ırmak vadisine, atık havuzunun önünü açmışlar, doğrudan doğruya ırmağa akıyor.

“Yine Çaltı çayı içinde, Kemaliye’nin batısında, tam dere yatağında demir yolu var, demir yolunda yüklüyorlar demiri, oradan demir çelik fabrikalarına gidiyor… Oraya demir yığınları istifleniyor, bir de ‘kırma eleme’ var. Tam çayın yatağında. Bütün pis atığı, hepsi Karasu Nehri’ne, Fırat Nehri’ne akıyor. Oradaki sorunları 2018’de yazdım, Kemaliye Hasat gazetesinde yazı dizisi halinde 6 ay boyunca yayınladı.”

Kemaliye-İliç-Divriği ve Kangal sınırları içinde kalan Fırat-Karasu-Çaltı Havzası, Türkiye’nin en önemli su havzası.

BAZILARINDA ATIK HAVUZU DA YOK!

Atabey, Kemaliye ilçesi Dilli Vadisindeki Gözaydın Demir Ocağı ile Gümüşçeşme Demir ocaklarında atık havuzlarının olmadığının, Gözaydın demir ocağı pasalarının Dilli Deresi ve vadi yamacına döküldüğünün bilindiğini yazdı. Dr. Atabey’in 21 Ağustos 2023 tarihinde yayımladığı ‘Fırat-Karasu Havzasında Küresel Bir Çevre Felaketine Doğru’ başlıklı yazısından birkaç paragraf sunuyoruz:

“İşletilen demir ocaklarından başka Karasu Nehri kuzey yamacında Karakoçlu köyü ile Kemaliye ilçe merkezinin güneybatısında, endemik bitki türlerinin bulunduğu Kemaliye su kaynakları rezervini oluşturan Sarıçiçek Yaylası’nda da demir ruhsatları verilmiştir.

“Divriği yöresindeki derelerden beslenen ve Karasu Nehri’ne karışan Çaltı Çayı Vadisi’nin her iki yamacında demir madeni ocakları faaliyettedir. Kangal Bakırtepe altın madeni ocağı da bu havza içindedir.

“Nehre bırakılan bu turuncu, kızıl, kırmızı, sarı renkli demirli atık içerisinde ağır metaller de var: arsenik, demir, antimon, kurşun, bakır, çinko, molibden, nikel, bizmut var.

“Divriği demir madeni, İliç altın madeni, Gözaydın ve Gümüşçeşme demir cevheri içinde toksik olan arsenik bulunmaktadır. Ayrıca demir ve altın cevheri yan kayaçlarında asbest bulunabilmektedir. Arsenik ve asbest kanserojendir. Nehre taşınan asbest liflerinin havaya karışma olasılığı bulunmaktadır.

“Balya’da 1939’dan beri işletilen Balya Kurşun Madeni’nin pasaları tüm derede şu anda asit maddeler üretmeye devam ediyor, ağır metaller Gönen’deki pirinç tarlalarını maalesef şu anda kirletmeye devam ediyor. Konya'daki cıva madeni, Ödemiş’teki patates tarlaları Küçük Menderes’in i cıvalı suyu ile sulanıyor. Bunların hiçbiri görülmüyor.”

YARIN: İLİÇ’TE URANYUM TEHDİDİ

Sonraki Haber