Yunanistan’a verilmesi gereken yanıt

Yunanistan tacizlerini Ege’de uçağımızın düşürülmesine kadar vardırabilir. Bunu önlemek, ülkemizin uluslararası arenada itibar ve gücüne halel getirtmemek, hak ve menfaatlerimizi korumada kararlılığımızı göstermek için tacizlere daha etkin ve caydırıcı yanıtlar verilmelidir

Yıl 1931, Yunan Başbakanı Venizelos bir kararname imzalayarak Yunan hava sahasını 10 mil olarak kabul eder. Ancak bunu dünyaya deklare etmez, edemezler. Dünyaya deklere edilmediği için ciddiye alınmaz.

Atatürk, bundan haberdar oldu mu olmadı mı bilinmez ama haberdar olsa da geçerliliği olmadığı ve Yunanistan’la Balkan Paktı oluşumu ve en önemlisi de Lozan’da Boğazların yönetimini bir komisyona bırakan ve silahtan arındıran sözleşmenin değişmesi için Yunanistan ile ilişkileri iyi tutmak adına sessiz kalınmıştır.

1970’lere gelindiğinde Yunanistan hava sahasının 10 mil olduğunu dünyaya deklare etmiş, Türkiye bunu tanımamış ancak Yunanistan’a karşı da çok sert tavır ve siyasi girişimlerde bulunmamıştır. Bunda NATO’da müttefik olmanın da etkisi olduğu şüphesizdir.

1944 Chicago Sözleşmesi, ya da bilinen adıyla Uluslararası Sivil Havacılık Örgütü Sözleşmesi (ICAO) ile 1982 tarihli Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi, ülkelerin hava sahasının kara suları sınırına kadar olabileceğini kabul etmektedir. Ege Denizinde kara suları 6 mildir. Buna göre Yunanistan’ın hava sahası sınırı da 6 mildir. Yunanistan uluslararası antlaşmalara ve hukuka aykırı olarak hava sahasını 10 mil uygulamaya çalışmaktadır.

YUNANİSTAN İLE HAVA SORUNU

Öte yandan 1950’de İstanbul’da yapılan ICAO toplantısında maalesef o günkü yöneticilerimizin basiretsizliği ile Ege’de FIR (Flight Information Region) yani Uçuş Bilgi Bölgesi sorumluluğu Atina’ya veriliyor. Böylece Türk kara sularından itibaren Ege’deki tüm sivil uçuşlar Yunanistan kontrolüne verilmiş oluyor. ICAO sözleşmesine göre tüm sivil uçaklar uçuş yapacakları bölgeye girmeden önce ilgili FIR sorumlusu makama uçuş bilgilerini bildirmek zorundadırlar (uçacağı irtifa, uçuş saati, yönü uçağın tipi vb.). Ege’de sivil uçuşlar 20 bin feet ve üzerinde yapılırken, askeri uçuşlar 10 bin feet ve altında gerçekleştirilmekte ve bu uçuşlar için FIR sorumlusu Atina’ya bilgi verme zorunluluğu yoktur. Yunanistan burada da sorun çıkarmakta ve Ege’ye çıkan ve Ege’nin uluslararası sularında uçuş yapan Türk Hava Kuvvetleri uçaklarında uçuş öncesi bilgi istemekte, bu bilgi verilmedi bahanesiyle de uçaklarımızı taciz etmektedir.

Türk Hava Kuvvetleri, Ege’de sürekli tatbikat ve eğitim uçuşları yaparak her fırsatta bu 10 millik hava sahası sınırını tanımadığını fiilen ortaya koymaktadır. Bu görevler sırasında zaman zaman Yunan uçakları ile “it dalaşı” tabir edilen havada karşılıklı restleşmeler olagelmektedir.

YUNANİSTAN’IN ŞIMARIKLIĞI

Son dönemde Yunan jetleri Ege’de görev yapan Türk uçaklarına tacizlerini artırmış özellikle uçak radar kilidi atarak (Yunan uçağı Türk uçağının izini radarına alıp otomatik takibe almakta, bu kilidi taşıdığı füzeye aktarıp ateş etmekle tehdit etmek) taciz etmektedir. 23 Ağustos’ta ise daha vahim bir olay yaşanmış, açık denizde NATO tatbikatında görev yapan jetlerimize Girit’te konuşlu Yunan S-300 Hava Savunma Sisteminin füze takip ve kontrol radarından kilit atılmıştır. Bu ise her an füze gönderebilirim tacizidir.

Türkiye Yunan tacizlerinin özellikle de “aktif değil” dedikleri S-300 tacizlerinin radar kayıtlarını NATO’ya göndermiştir. Yunanistan ne kadar yalanlasa da taciz kayıtları ortadadır. Ancak, NATO Yunanistan’a ciddi bir yaptırım uygular mı, kulağını çeker mi? Bence hayır! Çünkü Yunanistan’a bu şımarıklığı yaptırtanlar NATO’nun ağa babaları ABD ve Fransa’dır. Bir netice alınmaz ama tacizlerin devamında Yunanistan’a bir tokat atıldığında Türkiye’nin elini güçlendirir. Bu yönü ile NATO’ya şikâyet yerindedir. Bu şikâyet sadece NATO ile kalmamalı BM dahil tüm uluslararası kuruluşlarda dile getirilmelidir.

Yunanistan’ın tacizlerine cevap verilmemesi halinde daha da şımarıp cesaret alarak uçaklarımızı vurabilir. Türkiye’nin benzer şekilde Yunan uçaklarına radar kilidi atarak karşılık vermeye çalışması yetersizdir. Özellikle S-300 radar kilidine yeterince karşılık ancak Yunan uçağına S-400 radar kilidi atmakla verilebilirdi. Bu maalesef yapılamamıştır.

ABD’NİN RAHATSIZLIĞI

Yunanistan’ın son zamanlardaki bu cahil cesaretinin arkasında 13 üs vererek ülkesini peşkeş çektiği başta ABD ve Fransa olduğu malum. ABD kendince kontrolden çıkan Türkiye’yi Yunanistan vasıtasıyla sıkıştırmaya ve korkutup sindirmeye çalışmaktadır. Suriye’nin kuzeyinde 2’nci İsrail’in kurulmasına engel olan, savunma sanayiinde giderek güçlenen ve ABD’ye bağımlılıktan kurtulmakta, bölge ülkeleri ile özellikle de Rusya ile işbirliğini geliştirmekte olan Türkiye’den son derece rahatsızdır. Kısacası karşısında kimi zaman tehditle kimi zaman havuç göstererek kontrol altında tuttuğu eski Türkiye’yi arzuluyor. Yunanistan’ı piyon olarak öne sürmesinin arkasındaki gerçek budur. Fransa ise Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki Mavi Vatan’ından ve Fransa’nın eski sömürgeleri Müslüman Afrika ülkeleri ile olan işbirliğinden son derece rahatsızdır.

ACİLEN YAPILMASI GEREKENLER

Yukarıda da bahsedildiği gibi, Yunanistan tacizlerini Ege’de uçağımızın düşürülmesine kadar vardırabilir. Bunu önlemek, ülkemizin uluslararası arenada itibar ve gücüne halel getirtmemek, hak ve menfaatlerimizi korumada kararlılığımızı göstermek için tacizlere daha etkin ve caydırıcı yanıtlar verilmelidir. Bunun için de Yunanistan’a karşı acilen yapılması gerekenler:

İki ya da üç S-400 bataryası derhal Ege’de uygun mevzilere yerleştirilmeli.

Yunanistan’ın uluslararası hukuka aykırı iddia ve tacizlerine misli ile karşılık verileceği dünyaya sıklıkla ilan edilmeli.

Tacizde bulunan Yunan uçaklarına S-400 füze radar kilidi atılmalı.

Bunlara rağmen tacizler devam ederse bir Yunan uçağı vurulmalı ancak bu uçağın vurulacağı yer çok iyi seçilmeli, özellikle Türk hava sahası içinde vurulması hedeflenmelidir.

Türk-Yunan savaşı olur mu?

Bu son derece zayıf bir ihtimaldir. ABD derin devleti silah tüccarları belki böyle bir çatışmayı arzu edebilir ama ekonomisi batmış bir Yunanistan’a satacakları silahların parasını nasıl tahsil edebilirler. Diğer taraftan, böyle bir çatışmada NATO’nun Güneydoğu kanadı çöker. Barışı korumak için oluşan NATO ittifak kendi içinde barışı koruyamaz duruma düşecek, ciddi kan kaybedecektir. Kısacası NATO patronları, Türk-Yunan savaşının çıkmasını istemezler. Öte yandan Yunan halkı böyle bir savaşı ne kadar destekler. Zaten ABD üslerine karşı Yunan halkının büyük tepkisi var...

ABD’NİN TAVRI NE OLUR

Türk-Yunan savaşı çıkarsa ABD, Yunanistan’ın yanında yer alıp Türkiye’ye karşı savaşır mı?

ABD askeri Türk askeri ile karşı karşıya gelemez, bunun kendilerine çok pahalıya mal olacağını bilirler. Türk askeri ile karşı karşıya gelme cesaretleri olsaydı Suriye’deki harekatlarımızda karşımızda olurlardı. PKK’yı eğitmeye donatmaya çabalamazlardı. En fazla yapabilecekleri Yunanistan’a silah desteği olur ki, o silahı kullanacak personeli nereden bulacaklar? Ukrayna örneği ortadadır.

Yunanistan ile Türkiye’nin çatışmaya girmesine NATO’nun müsaade etmeyeceğini daha önce Kardak krizinde yaşananlardan da biliyoruz. Türkiye NATO üyesi olmasaydı Yunanistan bu küstahlıkları yapma cesaretini bulamayacaktı. NATO bir savunma paktıdır. Antlaşmanın başlangıç maddelerinde açıkça belirtilmiştir. Savunma paktının bir üyesi, bir başka ülkeye saldırdığında üyeye destek vermek NATO’nun kendi kendini inkar etmesi denmektir.

Sonuç olarak, Yunanistan karşısında çok daha kararlı olmalı ve yapılanlara etkin yanıt verilmeli. Gerekirse Yunanistan’a hak ettiği tokatı atarak anladıkları dilden konuşmalıyız..

Sonraki Haber