‘Türkiye’ye denize çıkış yolu verelim’

Hükümetsiz kalan Yunanistan'da hazirandaki seçimler öncesi gündem yine Türkiye. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın seçim zaferini konuşan Yunanlar, Türkiye ile uzlaşı yollarını da tartışmaya başladı.

Yunanistan geçen hafta genel seçimler için sandığa gitti. Başbakan Kiryakos Miçotakis'in iktidardaki Yeni Demokrasi Partisi, oyların yüzde 40,79'unu alarak Meclis'te 146 sandalye kazandı. Ancak bu sayı, Miçotakis'in tek başına hükümet kurmasına izin vermedi. Tek başına hükümet kurabilmek için toplamda 300 sandalye bulunan parlamentoda en az 151 sandalye kazanarak mutlak çoğunluğa sahip olması gerekiyordu. Ana muhalefet lideri Aleksis Çipras'ın partisi SYRIZA ise oyların yüzde 20,06'sını alarak parlamentoda 71 sandalye kazandı. Sandıktan üçüncü çıkan partiyse oyların yüzde 11,51'ini alan Değişim Hareketi (PASOK-KINAL) oldu.

Bu durumda ülkenin Cumhurbaşkanı önümüzdeki günlerde, seçimlerde en fazla oy alan üç partinin liderini sırasıyla hükümet kurmak için görevlendirecek. Her partiye koalisyon oluşturmak için üçer günlük süre verilecek. Bu aşamada da hükümet kurulamazsa Cumhurbaşkanı tüm siyasi parti liderlerini bir araya getirecek. Eğer yine hükümet kurmayı başaramazlarsa, tüm partilerin katılımıyla geçici bir hükümet kurularak haziran ayında tekrar seçim yapılacak. Liderler şimdilik koalisyona yanaşmadıkları için de, haziranda seçimlere gidileceği değerlendirliyor. Seçim Tartışmaların odağında ise yine Türkiye bulunuyor.

MİÇOTAKİS'İN 'AJANDASI'

Yunan basınının dünkü manşetlerini Türkiye'deki seçimler kapladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açık bir zafer kazandığını yazan gazeteler, önümüzdeki dönem Türk-Yunan ilişkilerinin seyrini tartışmaya başladı. En dikkat çeken haberi ise ünlü askeri dergi Militaire yaptı. “Miçotakis-Dendias: Türkiye'ye denize çıkış yolu verin” başlıklı haberinde Militaire, ülkedeki önemli bir tartışmayı aktardı.

Üst düzey bir Savunma Bakanlığı yetkilisine dayandırılan habere göre, “Önümüzdeki dönem Miçotakis ve Dendias ikilisinin Ankara'ya yönelik politikalarının ana ekseni, Türkiye'ye denizde bir çıkış yolu verilmesi yönünde olacak.” Türkiye'nin Ege ve Doğu Akdeniz'de kendisini kapana kısılmış hissettiğine vurgu yapan Savunma Bakanlığı yetkilisi, Atina'nın Kıbrıs ile birleşik savunma doktrininin bu hissiyatı daha da şiddetlendirdiğine dikkat çekiyor. Miçotakis-Dendias ikilisinin eleştirildiği haber, şöyle devam ediyor:

“Kısacası; 'Kıbrıs çok uzakta' ve 'Meis'i unutun' demek istiyorlar. Lefkoşa ile Miçotakis çevreleri arasındaki ilişkilerde kötü bir atmosfer olduğuna dair mesajlar, makineli tüfek hızıyla çoğalıyor. Daha kötü olan şey, tüm bunlara Mısır ve İtalya ile yapılan münhasır ekonomik bölge (MEB) anlaşmalarını da eklemeleri. Hem İtalyanlara hem de Mısırlılara karşı azaltılan ada etkisi konusunda, 'Üstünlük her derde deva değildir.' yanıtını veriyorlar. Çavuşoğlu'nun ise Yunan-İtalyan anlaşmasında azaltılan ada etkisini kutlaması, Yunanistan ve Türkiye'nin Uluslararası Adalet Divanı'na gitmeleri halinde Ankara'nın Yunan-Mısır ve Yunan-İtalyan anlaşmalarının ilgili hükümlerini kendi lehine kullanacağını düşündürmektedir. Eğer gerçekten de bir sonraki Miçotakis hükümetinin hedefleri bunlarsa, o zaman seçim sonrası manzara oldukça kasvetli demektir.”

ATİNA'NIN ÇÜRÜTTÜĞÜ TEZİ

Yunanistan ve İtalya, 9 Haziran 2020 günü İyon Denizi'nde Münhasır Ekonomik Bölge (MEB) Anlaşması imzalamıştı. Anlaşmada Yunan tarafı, Korfu'nun üzerinde bulunan Diapontian (%70) ve Strofades (%32) gibi Yunan adalarına sınırlı etki tanıyan koordinatları kabul etmişti. Böylece Ege ve Doğu Akdeniz'de adalara tam etki verilmesini savunarak Güney Kıbrıs ile denizden komşu olduğunu iddia eden Yunanistan, kendi tezinin dışına çıkmıştı.

Anlaşmayı eleştiren eski Yunanistan Dışişleri Bakanı Nikos Kotzias, Yeni Demokrasi iktidarının “hiçbir şey almadan hakimiyet alanlarını teslim ettiğini” söylemiş, “Bu anlaşma Yunanistan'ın bölgedeki genel pozisyonunu baltalıyor.” demişti. Emekli Koramiral Stelios Fenekos da “Türkiye ile yüzleşme anlamında se hiçbir şey sunmayan bir anlaşma imzaladık. Aksine, üçüncü tarafların eline koz verdik ve gereksiz yere ulusal konumumuzu zedeledik.” ifadelerini kullanmıştı.

Görüşleri sorulan Türk Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ise, söz konusu anlaşmanın, Yunanistan'ın, Türkiye'nin savunduğu gerçekleri görmesi ve kabul etmesi bakımından çok önemli olduğunu dile getirmişti.

ADALARA TAM ETKİ HAYAL ÜRÜNÜ

Yunanistan'ın Ege ve Doğu Akdeniz'deki adalarına tam etki tanınması yönündeki tezi uluslararası hukukla da bağdaşmıyor. Her şeyden önce bir ada ülkesi olmayan Yunanistan'ın tezleri, daha önce defalarca Uluslararası Adalet Divanı'nda mahkum edildi.

Örneğin Ukrayna ve Romanya arasında görülen benzer bir davada, Ukrayna’ya bağlı Serpents Adası’na, iki ülke arasındaki kıta sahanlığı ve Münhasır Ekonomik Bölge sınırlandırmasında yer verilmedi. Kararda, Serpents Adası’nın sınırlandırmayla ilgili kıyılara dahil edilmemesi ve üzerinde esas nokta belirlenmemesinin en temel gerekçesi de “coğrafyayı yeniden şekillendirmemek” olarak gösterildi. Romanya’nın iddia ettiği, “Serpents Adası’nın, sadece 12 millik karasularına sahip olabileceği ve sınırlandırma hattı çizilirken esas nokta olarak kullanılamayacağı tezi” ise kabul gördü.

Ayrıca kararda, Libya ve Malta arasındaki kıta sahanlığı sınırlandırmasıyla ilgili karara da atıf yapıldı. Malta’ya bağlı Filfla Adası’nın etkisine ilişkin olarak, “eşit uzaklık çizgisinin hakça olması bazı adacık, kayalık ve sahil çıkıntılarının orantısız etkilerinin bertaraf edilmesi noktasındaki önlemlere bağlı” denildi. Yine kararda Filfla Adası’nın Malta ile Libya arasındaki geçici ortay hattın çiziminde dikkate alınmayacağına hükmedildi ve söz konusu Ada’ya sınırlandırmada etki tanımadı.

Divan kararında Katar ile Bahreyn arasındaki sınırlandırma davasında da Qit’at Jaradah Adası’na sınırlandırmada etki tanınmadığına atıfta bulunuldu.

Sonraki Haber