Yurttan seslerin usta sazı ve koro şefi Tuncer İnan Aydınlık'a konuştu: ‘Hayatım boyunca kaliteyi korudum’
Plak çalışmamız çok oldu. Ancak biz plak piyasasında da bozulmaya karşıyız. Halk müziğinin kalitesini korumak ve orijinine bağlı kalmak konusunda çok titiziz.”
TRT’nin Yurttan Sesler Korosu’nun usta sazı ve koro şefi Tuncer İnan, söyleşimizin bu bölümünde plak piyasasına girişini, plak doldurmak için Ali Ekber Çiçek ile gittikleri maceralı Almanya turunu anlatıyor. Gelin bu güzel sohbeti birlikte dinleyelim.
Hocam İbrahim Can ile bir anınız var mı?
İbrahimler 1981 yılında radyoya stajyer olarak alındılar. Oryantasyon vardı. Hocası da benim. Haftada altı saat çalıştırıyorum. Zafer Gündoğdu, İbrahim Can ve diğer gençler. Enstrümantal oyun havalarını aldım, çalıyorum, tahtaya kaldırıyorum. En iyi İbrahim notaya alıyordu ki, konservatuardan gelme değildi. Rahmetli Çoşkun Güla hocamızın bu gençler üzerinde çok emekleri var. Allah razı olsun hocamızdan.
Sizler benim yaşlılık olmasa bile olgun dönemime rastladınız. Oturmuş ve rahat bir dönemim.
İlk başladığımda çok heyecanlı, stresliydim.
KORO ŞEFİ HER
ZAMAN HAKLIDIR
İ. Can: Hayatımda hocam kadar ön hazırlık yapan kişiye rastlamadım. Dakikasını hesaplardı. Diyordu ki 31 dakika olmayacak, otuz nokta otuz iki dakika olacak derdi.
“Yurttan Sesler” de harmandalı zeybeğini çaldırıyordum. Tarı, Azeri ve Kars türkülerinde çaldırıyordum ama diğer türkülerde çaldırmıyordum. Yayın boyunca kemençe de dahil hiçbirini boş oturtmuyordum. Zeybek sırasında tarı ve kemençeyi çaldırtmıyorum. Ama boş da bırakmıyordum. Muhakkak tarın ve kemençenin eşlik edeceği bir türkü koyuyorum.
Yurttan Sesler Korosunda harmandalı zeybeğinin provasını yapıyoruz. Çok sevdiğim, evladım gibi sevdiğim tar sanatçımız Mirza Başara çalmaması gerekirken tarını çalıyor. Tar sanatçılığının yanında çok da espritüel bir evladımız. Çalıyor ama notaya bakmadan çalıyor, hatalar yapıyor. Provayı durdurup kendisine “Hem zeybek, hem tar, hem hata”. Üç hatayı bir arada işliyorsun dedim. Bunu her ortamda bir güzel anlatır.
Şefin haklılığını ifade eden bir deyim var. Koroda çok ihtilaflar, kargaşalar oluyordu. Şefin dediğine itirazlar oluyordu. “Çocuklar madde bir şef haklıdır. Madde iki şef her zaman haklıdır. Madde üç şef daima haklıdır. İhtilaflı konularda birinci madde geçerlidir” derdim. Zafer Gündoğdu da bunu anlatır hep.
TİCARİLEŞMENİN KALİTEYİ BOZMASINA KARŞIYIZ
Plak çalışmalarınız oldu mu?
Plak çalışmamız çok oldu. Ancak biz plak piyasasında da bozulmaya karşıyız. Halk müziğinin kalitesini korumak ve orijinine bağlı kalmak konusunda çok titiziz. Musevi kökenli bir plakçı vardı. Plağa okutmak için bizden türkü istedi. Biz de kaliteli radyo türkülerinden verdik. Aradan zaman geçti. Mösyö Albert’e sorduk ne oldu bizim türküler dedik. “Rafakon be kuzum” dedi. Rafta kalmış yani. Satışı olmamış!
İ. Can: Plak piyasasında çalarak yozlaşmayı da önlemeye çalıştınız.
1960’lı yıllar. Almanya’ya göçler başlamış. Sıla hasretiyle yanan insanlar olmuş. Türküleri özlemişler. O arada bir müzik sektörü gelişmiş. Alman Plakçılığı. Yüksel Özkasap’ın eşi Yılmaz Asöcal plak yapmak için bizi Almanya’ya çağırmıştı. O sırada not defterimde randevu verecek saat yok. Radyo var, konservatuvar var. İstanbul’da da plak işleri var. Almanya’ya nasıl giderdik ki? Neyse gittik. Dediğim gibi kaliteyi kolladık tabi. Zaten biz başka bir şey yapamazdık.
ALMANYA’DA BİLE PLAK YAPTIK
Almanya’da nasıl plak yaptınız?
1965 yılında Muzaffer Akgün ile Almanya turnesine çıktık. Benim saz grubumda Ali Ekber Çiçek de vardı, önemli kişi olarak. Köln’deyiz. Yılmaz Asöcal Plak şirketi sahibi. O zaman Yüksel Özkasap ile nişanlılardı. Bize haber geldi, plak yapar mıyız birkaç tane diye. Konserleri engellememek şartıyla olur dedik. Köln’de olması şart değil. Çevresinde de olur. Sizin nerelerde olduğunuzu biliyorum, konsere yetiştiririm sizi dedi. Yüksel Hanım da o yıllarda “Hele Gülom oy oy” ilk 45’lik plak ile çok meşhur olmuştu. Muzaffer Akgün ile turneye çıktığımızda o parçayı da çaldık. Ali Ekber de birkaç plak çaldı, söyledi. Ben de kendisine sazımla eşlik ettim. Ali Ekber’in de plakları çok tuttu. Ertesi yıl Yılmaz Bey bana bir mektup gönderdi, “Tuncer Bey, Ali Ekber Çiçek iyi bir kavalcı. Şartlarınız ne olursa olsun sizi bekliyoruz. Ali Ekber’e, rahmetliye anlattım mektubu. 1967 senesinde gittik ve bir ay kaldık. Ali Ekber ilk gidişte Opel bir otomobil almıştı. Onun arabasıyla gittik, benim arabayla döndük.
SAZ ORKESTRASI: ÜÇ
TAMBURAYA BİR DİVAN SAZI
Film müzikleri de çaldınız mı?
Evet çaldığımız film müzikleri var.
İ. Can: Ben hatırlıyorum saz grubunda dört divan sazı bulunurdu.
Divan grubu vardı. En az dört divan grubu vardı. Radyo’da, Yurttan Seslerde. Radyoda hatta Nida Tüfekçi yazın getirin bana, bir saz orkestrası nasıl olmalı diye. Ben üç tamburaya karşı bir divan sazı önermiştim. Çok hoşuna gitmişti Nida Tüfekçi Beyin. Bunu da uyguladık.
EVLERİ KÖNDELEN YAR
Evleri köndelen yar
Bize gül gönderen yar
Gülün yarpıza dönsün
Mennen üz dönderen yar
Bağlantı:
Özü bir gül sözü bir gül
Sarı sümbül gül oğlan
Dur gel men sene gurban
Ay gara çuha boz papah
Çit arhalı güloğlan
Atını yan çeh top birçek
Hammıdan göyçeh güloğlan
Bağlantı
Gapıda duran oğlana (gül oğlana gül oğlana)
Boynunu buran oğlana (gül oğlana gül oğlana)
Bir rehmin gelsin nene (gelsin nene gelsin nene)
Goy meni alsın nene (alsın nene alsın nene)
Bağlantı
Köndelen: Evin kapısının günün güneşin tersi
biçimde açılması
Yarpız: Yarpuz: Baharlı, naneye benzer kokulu bir
bitki, yabani nane
Gara çuha: Uzun siyah cüppe
Boz papağ: Gri başlık
Çıt aralık: Bezden dikilmiş ceket
Göyçeh: Göyçek: Güzel
Hansı: Hangi
Nene: Anne
Birçek: Saç
Hamıdan: Hamu, hamudan, hepsinden
Çal: Kır rengi
Yöresi: Azerbaycan
Kaynak Kişi: Reşid Behbüdov
Derleyen: Plaktan yazıldı
Notaya Alan: Tuncer İnan
Makamsal Dizi: Segah
Konusu-Türü : Aşk-Sevda
Ses Genişliği: 7 Ses
DAMDA BACALARI ADAM SANIRDIM
Hey hey
Damda bacaları (belalım)
Adam sanırdım (gel aman aman)
Seni sevmelere (gız gelin) ben utanırdım
Bağlantı:
Hele hele odaları sel aldı
Hele hele Ayşa gelini el aldı
Hey hey
Gökte yıldızları (belalım)
Fener mi sandın (gel aman aman)
Sevip sevip ayrılmayı (gız gelin) hüner mi sandın
Bağlantı
Hey hey
Ufak çakıllarla (belalım) gale yapılmaz gel amman aman
Daha ufacıksın (belalım) gahrın çekilmez
Bağlantı
Çakıl: Küçük taş
Kahrı çekilmek: Eziyetine, cefasına, sıkıntısına katlanmak
Dam: Tutukevi, Hapishane, Mapushane
Yöresi: Konya-Bozkır
Kaynak Kişi: Yöre Ekibi
Derleyen ve notaya alan: Tuncer İnan
Makamsal Dizi: Gülizar
Konusu-Türü : Aşk-Sevda
Ses Genişliği: 6 Ses