Zaporojye Yüksek Konsey Üyesi Rogov, Aydınlık’a konuştu: Batı Türkiye'yi Rusya ve Çin'den koparmak istiyor
Putin, Ukrayna’nın doğusundaki dört bölgenin Rusya’ya katılmasını törenle onayladı ve ‘Topraklarımızı bütün imkanlarımızla koruyacağız.’ dedi. Moskova’daki törene katılan Vladimir Rogov, savaşın kaderini belirleyecek bu gelişmeyi gazetemize değerlendirdi
Ukrayna’nın doğusunda yer alan dört bölge, geçen hafta yaptıkları halk oylamalarıyla Rusya Federasyonu’na katılma kararı aldı. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, cuma günü yaptığı törende Donetsk ve Lugansk Halk Cumhuriyetleri ile Zaporojye ve Herson idareleri başkanlarıyla bir araya geldi ve bölgelerin Rusya’ya katılımını onayladı.
Ukrayna’daki savaşın kaderini belirleyecek bu gelişmeyi, Rusya’ya katılma kararı alan Zaporojye Bölgesi’nin Askeri-Sivil Yönetimi Yüksek Konseyi Üyesi ve “Rusya ile Birlikteyiz Hareketi” lideri Vladimir Rogov, gazetemize değerlendirdi. Katılma töreni için Moskova’da bulunan Rogov’la yaptığımız söyleşiyi soru-cevap şeklinde okuyucularımıza sunuyoruz.
‘REFERANDUM HALKIN ISRARLI TALEBİYLE YAPILDI’
- Donbas bölgesinde savaş aslında 8 yıldır sürüyor. Rusya ise 7 aydır özel harekat yapıyor. Rusya’ya katılmak için referanduma gitme kararını şimdi almanızı sağlayan ne oldu?
Referandum kararı, halkın bu yöndeki ısrarlı talepleri sonucunda alındı. Bakınız, ben özellikle Zaporojye Bölgesi’nde çok gezdim. Toplumun her kesiminden vatandaşlar ile tanıştım ve istişare ettim. Gerek büyük kentlerde gerekse küçük kasaba ve köylerde bana hep aynı sorular yöneltildi ve aynı şeyler söylendi: “Referandum ne zaman düzenlenecek? Bu işi neden bu kadar uzattınız? Bizler Rusya ile birlikte, Rusya’nın ayrılmaz bir parçası olmak istiyoruz”. Referandumu bizzat halk talep etmiştir.
Bu nedenle, Zaporojye Bölgesi’nde ikamet eden vatandaşların katıldığı ulusal bir kongre tertip edildi ve Rusya Federasyonu'na katılım hususunda bir referandum gerçekleştirilmesi yönünde karar alındı. Elbette halk oylamasında yöneltilen soruya “evet” veya “hayır” cevabını vermek, oy kullanan her vatandaş için kişisel bir tercihtir. Bizim hassasiyetle üzerinde durduğumuz mesele, topraklarımızda yaşayan vatandaşlarımızın haklı talebidir.
‘İNSANLAR ÖLÜMÜ GÖZE ALIP OY KULLANDI’
- Katılım oranlarına ve sandık sonuçlarına baktığımızda Donetsk’te her ikisinin de yüzde 98’e ulaştığını görüyoruz. Batı’da bu sonuçlar, seçimlerde şaibe olduğuna yönelik kanıt olarak ileri sürülüyor. Siz, Ukrayna’nın yoğun saldırılarına rağmen böylesine yüksek bir katılım ve destek çıkmasını nasıl açıklarsınız?
İnsanlar doğrunun ve yanlışın, iyinin ve kötünün ne olduğunu ve bunların nereden kaynaklandığının gayet iyi farkında. Geçtiğimiz sekiz yıl boyunca Donbas’ta ve bu yedi ay süresince de Zaporojye ve Herson’da yaşayan insanlar, kendilerine kimin yardım eli uzattığını, söz konusu yardımın nereden geldiğini çok iyi biliyorlar.
Dolayısıyla, bu kadar çok vatandaşın referandumda “Evet” demesi ve inatla sandık başına gitmeye çalışması hiç de şaşırtıcı değil. Dahası, Batı tarafından konsolide edilen siyasi ve askeri gücün Zelenski’nin taşeronluğu ile resmen yasallaştırılmaya çalışıldığı ve geçici olarak kısmi işgal altında bulunan bölgelerde yaşayanlar bile bir şekilde oy kullanmaya çalıştı. Öyle ki, ölümü göze alıp sıcak çatışmaların yaşandığı bölgelerden geçip geldiler.
Bakınız çok ilginçtir, Ukrayna'da yaşayanlar oy kullanabilmek için önce otobüsle Türkiye’ye, oradan havayolu ile Rusya'ya, Rusya'dan da özgürleştirilmiş bölgelere geçmiştir. Bu insanlar, günlerce seyahat edip binlerce kilometre yol kat etti.
Referandumdan çıkan sonuç, müşterek isteğimizin açık tezahürüdür ve Donbas, Zaporojye ve Herson bölgelerinde yaşayan tüm vatandaşlarımızı bir araya getirmektedir.
‘KIRIM’A BİR ÇİVİ ÇAKILMAMIŞTI ŞİMDİ KALKINMA BÖLGESİ OLDU’
- Daha önce benzer bir referandumla Kırım da Rus toprağı olmuştu. Kırım’da neler değişti? Rusya’ya katılan bölgelerin geleceği Kırım’la benzer mi olacak sizce?
Daha önce düzenlenen referandumun ardından Rusya’ya Kırım'da nelerin değiştiğine bakacak olursak, evvela Kırım’ın öncelikli bir kalkınma bölgesi haline geldiğini görürüz. Ukrayna yönetimi esnasında tahrip edilen ne varsa ya onarıldı, ya da yeni baştan inşa edildi.
Bir de tabi şu hususun altını önemle çizmek lazım: SSCB’nin dağılmasının ardından Ukrayna’nın kontrolü altında bulunan Kırım’a bir çivi dahi çakılmamıştır. Altyapı yatırımı namına ne varsa, hepsi Sovyetler Birliği döneminde inşa edilmişti. Bugün ise uzunluğu 19 kilometreyi aşan ve bir mühendislik mucizesi olarak nitelendirilen Kırım Köprüsü inşa edilmiştir.. Zelenski ve Poroşenko rejimlerinin desteklediği terör saldırıları ve çeşitli kısıtlama politikaları ile Kırımlıları yıllarca elektrikten ve içme suyundan mahrum bırakmaya çalıştılar. Şu an pek çok elektrik santrali kuruldu ve içme suyu şebekeleri inşa edildi.
KIRIM’DAKİ YATIRIM UKRAYNA’DAN FAZLA
Kırım'daki yatırım sermayesinin hacmi ya da toplam altyapı yatırım hacmi, Ukrayna'dakilerden onlarca kat daha fazla. Zira Ukraynalı bürokratların kafasında “Ukrayna” kelimesi, Rusçadaki “Ukrast”; yani, “çalmak, hırsızlık yapmak” fiili ile aynı manaya geliyor. Oysa bizim için vatandaşların kendi öz yurtlarında iyi koşullarda yaşamalarını sağlamak ve bunun için gerekli yöntem ve politikaları izlemek önceliklidir. Ukraynalı bürokratların temel ilkeleri ise yolsuzluk, hırsızlık ve vatandaşları ihmal etmekten ibaret…
Ukrayna’daki gündem çok basittir: Donbas’ta yaşayanlar ya Ukraynalı olacak ya da toprağını terk edecek. Yani, Kiev rejiminin baskılarına boyun eğmeyenler ya bölgeden sürülecek ya da katledilecek. Fakat bizim ülkemizde işler böyle yürümüyor. Tam tersine; bizim görüşlerimize katılmayan vatandaş ya da sığınmacılar da tüm insani ve sosyal yardımlardan istifade edip, devletten her türlü desteği almaktadır. Ukraynalılardan temelde ayrıldığımız nokta budur.
Bu bağlamda, yakın bir gelecekte Donetsk, Lugansk, Zaporojye ve Herson bölgelerinin kademeli olarak ciddi bir gelişim kaydedeceğini öngörüyoruz. Daha iyi ve daha kaliteli yaşam koşullarına yönelik değişikliklerin hızla gerçekleştiği ikinci bir Kırım senaryosunu izliyoruz.
- Yedi aydır devam eden özel harekat sonucunda Donbass ve diğer bölgelerde durum nasıl değişti? Nereden nereye gelindi?
Zelenski rejimi, ordu kuvvetlerimizin yanı sıra, sivil halk ile de savaş halindedir. Rusya’ya katılım sürecinde vatandaşlarımızın söz hakkını kullanmaması ve öz yurtlarını terk etmeleri için gece gündüz kentlerimizi bombalamaktadır. Öte yandan, tüm bu süre zarfında Kiev rejimi ciddi miktarda toprak da kaybetmiştir. Örneğin Harkov ve Nikolayev bölgelerinin yaklaşık yüzde 5'i, Donetsk’in yüzde 60’ı, Zaporojye bölgesinin yüzde 73’ü, Herson bölgesinin yüzde 93’ü ve Lugansk Halk Cumhuriyeti’nin ise neredeyse tamamı kurtarılmıştır.
‘BİZ UKRAYNA DEĞİL, BATI’YLA SAVAŞIYORUZ’
- Bu bölgenin Rus toprağı olmasıyla birlikte, Ukrayna’nın yapacağı herhangi bir saldırı artık Rus toprağına yapılmış sayılacak. Sizce bu savaşın seyrini nasıl etkiler?
Şimdi dört bölgemiz artık fiilen Rus toprağıdır. Zelenski rejiminin buralara yönelik herhangi bir saldırısı Rusya topraklarına yapılmış sayılacak. Elbette bu realitenin harbin bundan sonraki gidişatını etkileyeceğini düşünüyorum. Fakat bir konuyu açıklığa kavuşturmalıyız: Biz Ukrayna ile değil, Batı ile savaşıyoruz. Zaten Rusya’ya ait olan bu toprakların bir kısmının anavatanla yeniden birleşmesinden sonra Rusya ile Batı arasındaki mücadelenin yeni bir harp seviyesine evrileceğini anlamak durumundayız.
Rusya'ya ve zaten anayurtlarında yaşayan Rus halkına karşı savaşan Polonyalı, Amerikalı, Kanadalı ve İngiliz militanların sayısının ne kadar fazla olduğunu anlamak için bunların kendi aralarında yaptıkları telsiz konuşmalarını dinlemek kafidir. Bu sebeple, Rusya ile Batı arasındaki mevcut çatışmanın, daha modern silah türlerinin kullanacağı yeni bir seviyeye doğru ilerlemekte olduğunu söyleyebiliriz. Batı'nın Zelenski rejimine ne kadar silah sağladığına bakarsak, bizi ve ana vatanımızı özgürleştirmemize yardımcı olan Rus ordusunu yok etmek için ne kadar hevesli olduklarını da anlarız.
‘TÜRKİYE’DEN GELECEĞİ DÜŞÜNEREK HAREKET ETMESİNİ BEKLİYORUZ’
- Türkiye'nin Ukrayna çatışmasındaki aldığı tutumla ilgili ne düşünüyorsunuz? Türkiye kamuoyuna ne demek istersiniz?
Türkiye'nin Ukrayna meselesinde takındığı tutum, izlediği politika ve mevcut pozisyonu şahsen bende hayal kırıklığı yaratmıştır. Çünkü başta Bayraktar tipi SİHA’lar olmak üzere, Türk savunma sanayii bugün Ukrayna halkının bile nefret ettiği Zelenski rejiminin silahlandırılmasında aktif olarak rol üstlenmektedir.
Tamam, Türkiye bu işten çok para kazanıyor. Ancak böyle meselelerde sadece parayı değil, aynı zamanda geleceği de düşünmeliyiz. Türk malı silahlar bugün anavatanımızda yaşayan akrabalarımıza ve dostlarımıza karşı kullanılıyor. Dolayısıyla, mağdur olan vatandaşlar, kendilerine doğrultulan silahların imalatçısı ve tedarikçisi olduğunu bildikleri Türkiye’ye negatif bakıyorlar.
BATI, TÜRKİYE’Yİ RUSYA VE ÇİN’DEN KOPARMAK İSTİYOR
Bakınız, eski dünya düzeni gözlerimizin önünde yok oluyor. Bu arada, yeni dünya düzeni de henüz oluşum aşamasında. Türkiye’nin milli egemenliğini tehdit edecek bir tehlike yakın gelecekte bir gün herhangi bir şekilde ortaya çıkarsa, o zaman küresel seçkinler kendi menfaatleri doğrultusunda Türkiye'yi bir dünya savaşının ortasına itmekten asla çekinmeyecektir.
Kabaca söylemek gerekirse, Türkiye'yi Rusya'nın karşısında konumlandırmaya çalışacaklar. Böyle bir durum yaşanırsa, Türkiye’nin sınırlarında yeni savaşlar patlak verecek ve pek çok farklı çatışma alevlenecektir. Devletin birliği ve bekası çeşitli tehlikelerle karşı karşıya kalacak ve halk da büyük sıkıntı çekecektir.
Bu sebeple Türkiye'nin Rusya ve Çin ile iyi ilişkiler sürdürmesi önemlidir. Emin olun bu, Türkiye’nin kendi çıkarınadır. Bu yüzden, Rusya ve Çin'in hukuk, istikrar ve güvenlik temelinde devletlerarası ilişkileri yeniden tesis etme gayreti içinde olduğunu bilmek çok mühimdir. Sonuç olarak Türkiye'nin ve Türk siyasi elitlerinin seçimlerini bir an önce yapmalarının zamanı gelmiştir. Öylece bir kenarda oturup vakaları uzaktan izlemek pek bir işe yaramaz diye düşünüyorum.