Zayıflamak isteyenler dikkat! En doğru yolu uzmanı uyardı!

Yurt dışında çokça kullanılan zayıflama iğneleri son zamanlarda ülkemizde de oldukça ilgi görmeye başladı. Bu iğneler obez hastaların zayıflaması için piyasaya sürülse de kilo fazlalığı olan, diyet ve spor yapmadan hızlı bir şekilde zayıflamak isteyenlerin de tercihi haline geldi.

Yaz mevsimine adım attığımız şu günlerde çoğu kişiyi kilo verme telaşı sardı. Kışın alınan kilolardan hızlı bir şekilde kurtulmak isteyenler diyet ve spor yerine çareyi zayıflama haplarında ve iğnelerde aramaya başladı. ABD’de pek çok ünlünün reklamını yaptığı bu tarz iğneler ve ilaçlar hakkında uzmanlar uyarıda bulunuyor ve kilo vermenin en sağlıklı yolunun diyet ve spor olduğunu vurguluyor.

Zayıflama iğneleri iştahı baskılayarak kişilerin tok hissetmesini ve az yemesini sağlıyor ancak bu yeni ilacın deneme süreçlerinde tedavi bittikten sonra kimi kullanıcıların verdikleri kiloları geri aldığı görüldü.

Endokrin ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Sinan Çağlayan, zayıflama iğnelerinin kimler tarafından kullanılabileceğini, tedavinin ne kadar sürmesi gerektiğini, iğnelerin obez olmayan kişiler tarafından kullanıldığında bir zararı olup olmadığını ve daha pek çok soruyu yanıtladı.

‘İĞNELER MUCİZE DEĞİL DOKTORUNUZA MUTLAKA DANIŞIN!’

Yurt dışında bu iğneler reçetesiz alınabiliyor mu yoksa mutlaka bir doktorun reçete etmesi mi gerekiyor? İngiltere'deki ürün piyasadaki diğer iğnelerden farklı mı? Prof. Dr. Sinan Çağlayan, Türkiye'de reçetesiz alınabilen ancak yurt dışında reçete gerektiren ‘semaglutide’ içeren iğnelerin hem diyabet tedavisinde etkili olup hem de kilo kaybına yardımcı olabildiğini belirtti. Çağlayan, İngiltere’nin onaylayacağı iğnenin diğerlerinden çok da farkı olmadığını ifade etti. Bu yeni ilaca benzer haftada bir yapılan başka iğnelerin de piyasada olduğunu belirten Çağlayan şöyle devam etti: “Bunun araştırması bir buçuk yılı aşkın süreden beri İtalya'da büyük bir grup tarafından yapılıyor. Bu iğne özellikle obezite tedavisinde kilo verdirmede oldukça yüz güldürücü sonuçlar sağladı ancak bu iğnenin diğerlerinden çok büyük bir üstünlüğü bulunmuyor. Bunu mucize gibi düşünmemek ve tabii ki doktor kontrolünde kullanmak gerekir. Bu iğne eğer İngiltere'de onaylanırsa, doktor kontrolüyle birlikte kullanılabilecek bir zayıflama ilacı olarak kabul edilecek.”

İĞNE KİMLERE VE NE ŞARTLARDA UYGULANABİLİR?

Prof. Dr. Çağlayan, bu iğnelerin, vücut kitle indeksi 30 kg/m² üzerinde olan obez hastalara yönelik planlandığını, diyabet, kalp hastalıkları gibi ek yük getiren bazı özel durumlarda vücut kitle indeksi 27'nin üzerinde olan hastalarda da kullanılabilmesi için yurt dışında onay sürecinde olduğunu ancak sürecin ne yönde sonuçlanacağının net olmadığını vurguladı.

Bilimsel olarak vücut kitle indeksi 30 kg/m² üstünde olan hastalarda bu iğneleri kullanabildiklerini belirten Çağlayan, “Özellikle diyet ve egzersizle tek başına başarılı olamayan, oral yoldan alınan başka ilaçlar denenmiş, iştah baskılamada ya da diyete destek olma amacıyla bazı ürünler denenmiş ve fayda sağlanamamış hastalarda bu iğneleri tercih ediyoruz” sözleri ile bu iğnelerin obez hastaların kullanımı için uygun olduğunu belirtti.

'YAN ETKİLERİ MEVCUT'

Prof. Dr. Çağlayan, tedavi süresinin vücut kitle indeksinin yüksekliğine göre değiştiğini şu sözlerle açıkladı: "Morbid obez olan bir hastada vücut kitle indeksi 40’ın üzerindeyse tedavi süresinin genellikle 6 aydan daha uzun sürüyor. Ancak 30 civarında bir vücut kitle indeksi olan bir hastada 3 ayda da tedavi sonuçlanabiliyor. Diğer yandan bazı obez hastalarda (vücut kitle indeksi 50’nin üzerinde olan) iğneler 2 yıla kadar bir sürede kullanılabiliyor fakat bazı yan etkileri mevcut."

İĞNELERİN YAN ETKİLERİ NELERDİR?

Prof. Dr. Çağlayan, bu iğnelerin başta bulantı, kusma, ishal veya kabızlık olmak üzere, pankreatit adı verilen pankreas iltihabı gibi ciddi yan etkilere neden olabileceğini ve risk grubunu belirlemenin büyük önem taşıdığını ifade etti ve sözlerine şöyle devam etti: “Bu iğnelere tamamen zararsız diyemeyiz. Bazı yan etkileri var, en başta bulantı yapma özelliği hatta kusmaya kadar varan yan etkiler görülebiliyor. İshal ya da kabızlık gibi daha basit yan etkiler de görülebilir. Ancak pankreatit dediğimiz pankreas iltihabı hadisesi çok ciddi bir etkidir. Özellikle şiddetli vakalarda hayatı tehdit eden hatta bazı vakalarda ölümle sonuçlanabilir. O nedenle çok dikkatli olmak lazım. Bunun için amilaz/lipaz denen bazı enzimleri kontrol ederek ve tedavi sırasında da bu kontrolü aksatmadan devam ederek tedaviyi kullanabiliyoruz.”

'PANKREAS'A ZARAR VEREBİLİR'

Prof. Dr. Çağlayan, bu iğnelerin eğer pankreatit yaparsa pankreasa zarar vereceğini, nodüller kansere neden olursa tiroid bezine zarar vereceğini söyledi. Çağlayan buna ek olarak ishal ya da kabızlık gibi hadiselerde kişinin mide bağırsak sisteminin de bir miktar zarar görebileceğini ancak bunun tolere edilebilen bir etki olduğunu belirtti.

Pankreatitin, kronik pankreatite dönmesi durumunda pankreas kanseri açısından da risk taşıdığını, ancak bu iğnelerin direkt pankreas kanseri yaptığı anlamına gelmediğini belirten Çağlayan, bu ilaçların öncelikle pankreatit yaptığını ikinci olarak ise tiroid nodüller kanseriyle ilgisi bulunması nedeniyle, mutlaka aile öyküsünün alınması gerektiğini vurguladı.

Prof. Dr. Çağlayan, böyle riskleri bulunan kişilerde bu iğnelerin kullanmaktan kaçınmanın daha mantıklı olacağını, dolayısıyla riskli olan hastaların kullanmamasının son derece önemli olduğunu vurguladı.

Prof. Dr. Çağlayan, bu iğnelerle günlük bir veya iki kilo vermenin matematiksel olarak mümkün olmadığını, bu kadar hızlı kilo kaybının genellikle vücut sıvılarından kaynaklandığını ve sağlıklı bir şekilde gerçekleşmediğini vurguladı. Çağlayan ne kadar kilo verilebileceğini çok basit bir matematik hesabı ile anlattı: “Bir kilogram yağın yakılabilmesi için 9 bin kilokalorinin harcanması lazım. Günde iki kilo olarak hesaplasak 18 bin kilokalori harcamak lazım ki bu zaten matematiksel, fiziksel, teorik ya da pratik olarak mümkün değildir. Bu kadar hızlı kilo kaybı olursa eğer bu vücut sıvılarından kaybediliyordur. Vücutta çok büyük ödem olabilir, sıvı kaybı nedeniyle sık idrara çıkmak ya da ishal gibi hadiselerle bu kadar büyük kilolar bir günde kaybedilebilir ve tabii ki bu sağlıklı değildir. Çünkü bu kişilerde dehidratasyon olur yani sıvı eksikliği gelişir. Aynı zamanda kaslardan da kayıp olacağı için kas zafiyeti de ortaya çıkar ve sağlıksız bir Kilo Verme görülür. Bu etken ortadan kalktığı zaman verilen kilolar genellikle çok hızlı bir şekilde geri alınır ve hatta verilen kilonun daha fazlası geriye alınabilir.”

İĞNELERİN KULLANILMASINA YALNIZCA DOKTORLAR KARAR VEREBİLİR

Prof. Dr. Çağlayan, “Bu şekilde tavsiyeyle Zayıflama iğnelerinin kullanılması kesinlikle doğru değil. Bu tür ilaçların yasal sınırlamalarla ve reçeteyle satılması toplum sağlığı açısından oldukça önemlidir. İğneleri kullanmadan önce ciddi bir şekilde endikasyon olup olmadığına karar vermek gerekir. Kişinin bu iğneyi gerçekten kullanması gerekiyor mu? Öncelikle buna karar vermek lazım. Eğer kullanması gerekiyorsa, risk faktörlerini belirlemek lazım. Riskli gruptaysa kesinlikle kullanmaması lazım. Bu konuda karar verebilecek tek yetkin kişi tabii ki doktorlardır. O nedenle bu iğne ya da ilaçları mutlaka doktor kontrolünde kullanmak ve kesmek gerekir.” dedi.

ÖNCELİKLE YAŞAM TARZIMIZI VE BESLENME DÜZENİMİZİ DEĞİŞTİRMELİYİZ

Genellikle bu tarz ilaçlara mucize gözüyle bakıldığı için insanların kısa sürede kullanıp hemen kilo vermeye odaklandığının ilaç bırakıldıktan sonra eski yaşamlarına hızlıca geri döndükleri için verilen kiloların geri alınacağının altını çizen Çağlayan, yaşam tarzı ve beslenme prensiplerini değiştirmenin önemini şu sözlerle ifade etti: “Bunları değiştirmedikten sonra zaten hiçbir şeyin faydası olmaz. Bu ilaçların, yaşam tarzını, beslenme prensiplerini değiştirirken iştahımıza hâkim olma açısından bize yardımcı olduğu yadsınamaz bir gerçek. Ancak sadece mucize gözüyle bakılırsa ilaç kullanımı bittikten sonra verilen kiloların fazlasıyla geri geleceği de bir gerçek. O yüzden bu ilaçlardan gerektiği zaman faydalanalım ama mutlaka yaşam tarzımızı, beslenme prensiplerimizi değiştirelim.”

Prof. Dr. Çağlayan, yaşam tarzı ve beslenme prensiplerinin bu ilaçlar olmadan da büyük oranda değişebilir olduğunu, dolayısıyla öncelikle sağlıklı yaşam için sağlıklı beslenme, Spor, egzersizleri hayata katıp, ideal kiloyu korumak veya ideal kiloya inmek gerektiğini söyledi.

Çağlayan bu yöntemler başarı getirmiyor veya sonuç gecikiyorsa, ilaçlar yardımıyla yaşam tarzını ve yeme prensiplerini değiştirerek sağlıklı kiloya ve sağlıklı bir yaşama kavuşmanın söz konusu olabileceğini belirtti.

Sonraki Haber