‘Zeki Müren emperyalizmin kültürel saldırısında kullanıldı’

Usta Müzisyen Özdemir Erdoğan, 1980 sonrasında Türkiye’de sanat güneşi olarak nitelendirilen Zeki Müren hakkında tartışma yaratacak bir çıkış yaptı. ‘Paşa’ lakabının milletin sosyal ve askeri karakterini yumuşatmak için planlı şekilde kullanıldığını belirtti.

Sabah gazetesinden Tuba Kalçık'a konuşan ve Zeki Müren'e dair açıklamalarının hâlâ arkasında olduğunu belirten Özdemir, “Ben ne düşündüysem onu söyledim. Ülkemizde kültür adına söz söyleyen, yazan çizen, satılmamış, namuslu ve cesur eleştirmen kalmadığından, bu görev birkaç sanatçı arkadaşımla bize düştü...” dedi.

“Gıyabımızda yalan yanlış haberler yapılıyor, korkakça arkamızdan konuşuyorlar... Bu bir itibar suikastıdır” diyen Erdoğan şunları kaydetti: "Zeki Müren'i dinleyip dinlememek insanların kültürel eğitimleriyle ilgili bir tercih meselesidir, zevk meselesidir. Buna diyecek bir şeyim yok. Benim itiraz ettiğim nokta başka"

HER TOPLUMSAL HAREKETTE LGBT BAYRAKLARININ NE İŞİ VAR?

Üstat neyzen Niyazi Sayın’ın Zeki Müren için söylediği “Müzik ortamımıza atılan atom bombasından farksızdır” sözlerini hatırlatan Erdoğan, Zeki Müren’in kadın çağrışımlı tarzının halktan ve yönetimden hiçbir tepki almadığını belirterek; “Televizyonun en önemli reyting saatlerinde, halkımız, çocuklarıyla birlikte ailece bu gösteriyi izledi. Çeşitli sahnelerdeki klasik müziğimizin kalitesini çok aşağılara çeken taklitlerine ne demeli? Şimdi bazıları 'Benim çocuğuma bir şey olmadı' diyor ama en sıradan bir psikolog bile çocukların herhangi bir tanımlamaya sığdıramadıkları bu obje karşısında etkilenebileceklerini kabul eder. İşte benim de itirazım bu noktada başlıyor, eğer kötü örnek olmadıysa, her toplumsal harekette, alakalı alakasız çok renkli bayraklarıyla boy gösteren LGBT'ler nereden çıktı, bunu görmek lazım” şeklinde konuştu.

SİNSİ BİR KÜLTÜREL SABOTAJDI

Paşalık gibi değerli bir makamın bilinçli şekilde lakap olarak kullanıldığını belirten Erdoğan, “Zeki Müren vasıtasıyla milletin sosyal ve askeri karakterini yumuşatmak istedi emperyalistler. Bunu da Müren üzerinden yapmaya çalıştılar. Aslında Müren de bu noktada kullanılmıştır. FETÖ tuzağından önce kültür değerlerimiz kullanılarak yapılan en sinsi sabotajdır” ifadelerini kullandı.

KULLANILIP KENARA ATILDI

Zeki Müren’in hırslı olduğunu belirten Özdemir Erdoğan şunları kaydetti:

“O Sanat Güneşi'ydi, geri kalanlar uydu olmayı kabullendi. Her şey Bülent Ersoy'un yerine gelmesiyle değişti. Müren, 1956'da İstanbul, Taksim'deki Maksim Gazinosu'nda çalışmaya başladı. Patronu gazinocular kralı Fahrettin Aslan'dı. Devlet ile medya ile ilişkilerini çok akıllıca yöneten, çok güçlü bir kişiydi. Zeki Müren'in şöhreti büyüdükçe doğal olarak ücreti ve istekleri de arttı. Güçlü patronlar tek kişiye mahkum olmaktan hoşlanmazlar, alternatif arıyordu ama kimse Zeki Müren'in yerini dolduramıyordu. Bu durum 1970'lerin başına kadar sürdü. Arslan, Bülent Ersoy'u buldu. Sonra da Zeki Müren'in sahne kostümlerini Kazancı Yokuşu'na attı. Müren bu süreçten sonra da teselliyi alkolde aramayı seçti. Güzel sesine, kendine kıymıştır. Zaten nahif ve hassas bünyesi vardı Müren'in. Bundan dolayı da bu travmayı kaldıramadı. Sağlık sorunları üste çıkmış. Sonra zaten inzivaya çekildi. Siz bakmayın Bülent Ersoy'un duygusal takıldığına. Zeki Müren'in güneşini söndüren, paşalığını bitiren odur. Elini öpmüş, sonra da tahtına oturmuştur.”

SIRADAN MÜZİSYENLİĞİ STARLIĞA YEĞLEDİM

Bunları gündeme gelmek için söylediğine yönelik yapılan eleştirilere de yanıt veren usta sanatçı, 81 yaşında olduğunu, ne sahneye ne de şöhrete ihtiyacı olmadığını ve şimdiye dek yaptıklarının bir sanatçı için yeterli olduğunu hatırlattı. Bir eleştirisiyle 60 yıllık sanatçılığını kimsenin bir kenara koyamayacağını belirten Erdoğan; “Eleştirime karşı çıkanları üç grupta toplayabiliriz. İlk grup, konuyu anlamayanlar, tamamen duygusal, 'Tabuma dokunanı yakarım yıkarım' diyen fanatikler... İkinci grup, anlayıp anlamamazlıktan gelenler, yani mankurtlaşmış Amerikan hayranları ve o kültürün hizmetkarları... Üçüncü grup ise, siyasal muhalif fanatikler. Bu fanatikliği sanata indirgeyen yobazlardır” ifadelerini kullandı. Erdoğan ayrıca “sıradan bir müzisyen olarak kalmayı, ömrüm boyu starlığa tercih ettim. Radyasyonları temizlemeye devam edeceğim. Türkiye ütopyalar ülkesi olmayacaktır” dedi

Sonraki Haber