Zelenskiyan olmak ya da olmamak

Paşinyan’ın önündeki ilk yol Türkiye, Azerbaycan ve Rusya’nın Şuşa Beyannamesi’nde önerdikleri 6’lı platformu kabul etmek. Paşinyan’ın önündeki ikinci yol yakın zamanda görüştüğü Zelenskiy gibi olmak. İkinci yolun çıkmaz olduğu Ukrayna örneğinde görülüyor.

Yüreğimiz Azerbaycan’ın Karabağ zaferiyle çarpıyor. Azerbaycan Ordusunun Türk fedailiği ve Türkiye-Azerbaycan-Rusya işbirliği yoluyla kazandığı zafer, emperyalizme karşı kurulan yeni dünyanın hanesine yazıldı.

Bizim için zafer niteliği taşıyan bu olay Ermenistan için kuşkusuz ağır bir yenilgi anlamına geliyor. Hele hele Karabağ bölgesinin Ermeni sözde yöneticilerinin Azerbaycan tarafından tutuklanması yenilginin boyutunu iyice artırdı.

Ukrayna ve Ermenistan örnekleri Yunanistan için de öğretici olmalı. Elimizi uzatsak dokunabileceğimiz yakınlıklardaki topraklarını ABD’ye üs olarak tahsis eden Yunanistan yaşananlardan gereken dersi çıkarıyor mu?

AZERBAYCAN NASIL ZAFER KAZANDI

Azerbaycan’ın 30 yıllık esareti sonlandırması kadar bu zaferi nasıl elde ettiğinin formülü de çok önemli. Zira 30 yıldır oluşmayan koşullar ne oldu da son birkaç yılda oluşmaya başladı?

Bu noktada en önemlisi bölgemizde Amerikan emperyalizmine karşı bir hat oluşmasıdır. Baş düşmanları ABD olan Türkiye, Rusya, İran ve Suriye bu hattın oluşmasında öncü görev aldılar. Buraya Azerbaycan’ın ismini de altın harflere kazıyoruz tabiî.

ABD, taşeronu FETÖ eliyle Türkiye’de darbe yapmaya kalktı. Darbeyi Türkiye sınırları içinden; İncirlik Üssü’nden yönetti. Şehirlerimizde bomalar patlattı. Terör örgütü PKK’ya binlerce tır silah verdi, vermeye devam ediyor. NATO tatbikatlarında Atatürk’ü ve mevcut Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı hedef tahtasına koydu. Ekonomimizi “mahvetmekle” tehdit etti.

ABD, NATO’yu Rusya’nın üzerine sürdü. Bu konuda verilmiş sözleri olmasına rağmen emperyalist karaktersizliğinden ödün vermeyerek göstermelik sözünü tutmadı ve Rusya’yı çevrelemeye girişti. En sonunda da Rusya’nın ısrarlı uyarılarına kulak asmayarak kendi emelleri uğruna Ukrayna’yı ateşe attı. Binlerce insanın ölümüne yol açtı. Rusya kendisini savunmaya başlayınca da ambargolar uygulamaya başladı. Avrupa’yı da bu ambargolara zorladı. Avrupa’nın enerji güvenliğini yok etti. Hatta o kadar ki Dostoyevski, Çaykovski gibi eşsiz yazar ve sanatçıları Avrupa’dan silmeye kalktı.

ABD, İran’a ekonomik ambargolar uyguluyor. Rusya’da olduğu gibi İran’a uygulanan ambargoya da Avrupa’yı dahil etmek için zorluyor. Etnik ve dini temelli kışkırtmalarla İran’ın sokaklarını karıştırmaya çalışıyor. İran’ın üst düzey komutanlarından Kasım Süleymani’yi katlederek kışkırtma yapıyor.

ABD, 12 yıldır bilfiil Suriye’yi ortadan kaldırmak için savaş yürütüyor. Bu süreçte farklı farklı terör örgütleri türetti. PKK’yı palazlandırdı. IŞİD belasını yarattı. Suriye’yi sayısız defa bombaladı. İnsanları evlerinden etti, sığınmacı sorununu yarattı.

Karabağ'daki sözde Ermeni yönetimin eski "cumhurbaşkanlarından" Arayik Harutyunyan'ın, Azerbaycan Devlet Güvenlik Servisince böyle yakalandı.

ABD, Türkiye ve Rusya ile işbirliği halinde hareket eden Azerbaycan’ın önün tıkamak ve bölgesel kenetlenmeyi yarmak için Ermenistan’a açıktan destek verdi. Azerbaycan-Ermenistan savaşı sırasında Ermenistan’a ABD’li üst düzey yetkililerin biri geldi biri gitti. ABD’nin Avrupa Valilerinden Macron da açıktan Ermenistan’ı destekledi.

ABD tüm bunlara rağmen ne Türkiye’yi bölebildi ne Rusya’ya ve İran’a diz çöktürebildi ne Suriye’yi yok edebildi ne de Azerbaycan’ın zaferini engelleyebildi. Aksine bu ülkeler baş düşmana karşı birbirine yakınlaştı. Türkiye, Rusya ve İran’ın katıldığı, Suriye’nin de fiilen katılmasa da masada olduğu Astana süreci buna örnektir.

İşte Azerbaycan da böyle bir atmosferde baş düşman ABD’nin en büyük destekçisi olduğu Ermenistan’ı bozguna uğrattı. Türkiye-Azerbaycan-Rusya işbirliği ve İran’ın olumlu tavrı Karabağ’da zafer ortamını doğurdu. Sahadaysa tam bir Türk halaskârlığı mevcuttu. Bölgemizde art arda yenilgiler alan ABD bir yenilgi de Karabağ’da almış oldu.

PAŞİNYAN İÇİN İKİ YOL

Rusya’dan aradığı desteği bulamayan Paşinyan ABD’nin çivili kanatlarının altına sığındı. Fakat ABD’nin de yapabileceği pek bir şey yoktu. Öyle ya da böyle savaş bitti. Fikrimizce şimdi Paşinyan için iki yol seçeneği bulunuyor.

Paşinyan’ın önündeki ilk yol Türkiye, Azerbaycan ve Rusya’nın Şuşa Beyannamesi’nde önerdikleri 6’lı platformu kabul etmek. Bu öneriye göre Türkiye, Rusya, Azerbaycan, İran, Gürcistan ve Ermenistan bir platform oluşturacak ve sorunlarını burada çözecek. Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, bu platforma KKTC ve Abhazya’yı da ekleme çağrısı yaptı. Platformun en büyük kazanımı bugünlerde epey meşhur olan “3. tarafların” yani ABD’nin tamamen devre dışı bırakılması. Böylelikle ABD’nin hem yukarıda yazdığımız ülkelere hem de turuncu darbeler tezgahladığı Gürcistan’a ve ateşe attığı Ermenistan’a müdahale şansı kısılıyor.

Paşinyan’ın önündeki ikinci yol ise epey vahim sonuçlara gebe. Geçtiğimiz günlerde Paşinyan’ın, ABD’nin uyuşturucu bağımlısı elemanı Zelenskiy ile görüştüğünü gördük. Zelenski de aynı Paşinyan gibi ABD’nin ateşe attığı bir unsur. Zelenskiy’nin taşeronluğuyla başlayan ABD/NATO-Rusya savaşında milyonlarca insan hayatını kaybetti, yaralandı ve evsiz kaldı. Üstelik ABD ve ateşe attığı Ukrayna bir gram dahi başarı kazanamadı.

Önünde bu kadar açık bir örnek duran Paşinyan hangi yolu seçecek? ABD’nin dünya üzerindeki hegemonyasının bittiğini ve yenildiğini kabul ederek komşularıyla ve bölge ülkeleriyle onurlu bir birliğin içinde mi yer alacak yoksa “Zelenskiyan” olup Ukrayna gibi Ermenistan’ın da ateşe atılmasında bir uşak rolü mü oynayacak?

Ukrayna ve Ermenistan örnekleri Yunanistan için de öğretici olmalı. Aynı durum Yunanistan için de geçerli çünkü. Edirne’den elimizi uzatsak dokunabileceğimiz yakınlıklardaki topraklarını ABD’ye üs olarak tahsis eden Yunanistan yaşananlardan gereken dersi çıkarıyor mu? Yunanistan’ın bir farkı, resmiyette de NATO üyesi olması. Ona mı güveniyor? Acaba NATO’nun ağır gerilemesini ve kendi deyimleriyle beyin ölümün gerçekleştiğini görmüyorlar mı? Gerçi Türkiye hükümeti dahi bu konudaki buğularını çözemiyorken Yunanistan’ın bunu görmemesine çok şaşırmamak gerek.

Tüm bunlar yaşanırken başrollerden biri olan Türkiye’nin hükümeti de yalpalıyor. Başka bir yazının konusu olmakla birlikte PKK’ya karşı düzenlenen harekatta SİHA’mızı düşüren ABD’ye hükümetten hiçbir ses çıkmıyor. Hatta yuvarlak açıklamalarla konu geçiştiriliyor. “Sahada cevabı veriliyor” tezi kulağa hoş gelse de Türkiye-ABD savaşında hala dik durulmaması sahada ne kadar ilerlenebileceği konusunda boşluklar yaratıyor. Örneğin ABD tesislerine sığınan PKK’lılara sıra geldiğinde nasıl hareket edeceğiz?

Aynı hükümet Rusya ile Ukrayna arasında kendisini arabulucu gibi gösteriyor fakat ABD’nin taşeronu Zelenskiy yönetimine SİHA’lar akıtıyor. Neo-nazi sözde komutanlarını Ukrayna’ya iade ediyor. NATO’nun eline verilen imkanların yarın bize karşı kullanılacağını görmüyor mu?

Meselenin esası dünyanın büyük değişiminde; tarihin sarkacının Asya’ya kaydığı koşullarda dolaylı veya doğrudan Atlantikçilikte ısrar edenin yolunun çıkmaz olduğudur. 21. yüzyılda Zelenskiyler ve efendileri yenilmeye mahkumdur.

Sonraki Haber