Zengezur Koridoru’nda gerilim yeniden arttı! Neden şimdi?

İran’ın eski Cumhurbaşkan Reisi ile Azerbaycan Cumhurbaşkan Aliyev'in Aras Nehri kıyısında bir araya gelmesinin ardından pek çok kişi Zengezur Koridoru konusunda yaşanan gerilimin nihayet yatıştığına inandı. Ancak son günlerde Koridor beklenmedik şekilde İran ve Rusya arasında gerilim kaynağı oldu.

İran'ın eski cumhurbaşkanı İbrahim Reisi ile Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev'in Aras Nehri kıyısında bir araya gelmesinin ardından pek çok kişi İran ve Azerbaycan arasında Zengezur Koridoru konusunda yaşanan gerilimin nihayet yatıştığına inandı. Her iki tarafın da bu konuda daha fazla anlaşmazlık yaşamadan ortak bir projeye ilerlediği düşünülüyordu.

Ancak son günlerde Zengezur Koridoru beklenmedik bir şekilde İran ve Rusya arasında bir gerilim kaynağı haline geldi. İran, Rusya'nın Tahran Büyükelçisini Dışişleri Bakanlığına çağırarak bu koridorun kurulmasına karşı olduğunu bir kez daha teyit etti. Bundan birkaç gün sonra, 5 Eylül’de, İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi sosyal medya hesabı X üzerinden konuyla ilgili düşüncelerini paylaştı: “Barış, güvenlik ve bölgesel istikrar sadece önceliklerimiz değil, milli güvenliğimizin de temellerinden biridir. Komşularımızın toprak bütünlüğüne yönelik herhangi bir tehdit ya da sınırların yeniden çizilmesi ister kuzeyde ister güneyde ister doğuda ya da batıda olsun, kesinlikle kabul edilemez ve İran için kırmızı çizgidir.”

İran'ın Ermenistan Büyükelçisi Mehdi Sobhani de 6 Eylül Cuma günü gazetecilere yaptığı açıklamada bu tutumu yineleyerek Zengezur Koridoru'na ilişkin hayallerin “asla gerçekleşmeyeceği” ifadesini kullandı.

İRAN’IN ENDİŞESİ NE?

İran'ın endişeleri iki gruba ayrılabilir: Açıkça dile getirilenler ve açıkça dile getirilmeyenler. İkinci grup İran'ın Zengezur Koridoru'na karşı güçlü muhalefetinin temel nedenlerini yansıtırken, birincisi genel itibariyle bir bahane olarak görülebilir.

İran'ın en üst düzey siyasi çevrelerinden basında yazılanlara kadar dile getirdiği temel mesele, sınırları boyunca yaşanması muhtemel jeopolitik değişiklikler konusunda yoğunlaşıyor. İran, Zengezur Koridoru'nun kurulmasının Ermenistan’la sınır bağlantısını keseceğini, bunun da İran'ın çıkarlarına aykırı olduğunu iddia ediyor. İki ülke arasındaki doğrudan sınır ilişkilerinin sınırlandırılmasının genel olarak arzu edilir olmamasını ötesinde, bunun İran'ın Ermenistan üzerinden yaptırımları aşma kabiliyetine etkisi konusunda endişeler var. Ancak İranlı yetkililer bir transit güzergahının İran’ın Ermenistan’la olan sınırını nasıl keseceğine dair detaylı bir hukuki açıklama hiçbir zaman yapmadılar.

Buna karşın İran'ın eski Azerbaycan Büyükelçisi Afşar Süleymani, İran-Ermenistan sınırını kaybetme endişesinin büyük ölçüde bir bahane olduğunu savunuyor. Ona göre asıl endişe İran'ın Güney Kafkasya bölgesi ve “yakın çevresi” olarak adlandırılan bölgeyle ilgili güvenlik ve ideolojik perspektifinden kaynaklanıyor. Süleymani şunları ekliyor: İran; Türkiye, Azerbaycan ve Orta Asya Türk ülkeleri arasındaki potansiyel bağlantıdan, Türk Devletleri Örgütü'nün güçlenmesinden, NATO'nun bölgeye dahil olmasından ve Azerbaycan'ın Nahçıvan'a ulaşmak için ulaşım ve enerji yolları konusunda İran'a olan bağımlılığının azalmasından endişe duyuyor.

Afşar Süleymani

Genelde “Türk düşmanı” olarak nitelendirilen bazı İranlı analistler, Azerbaycan ve Türkiye'yi NATO'nun çıkarları doğrultusunda hareket etmekle suçladılar ve Zengezur Koridoru'ndan bir “NATO koridoru” olarak adlandırdılar. Fakat, son yıllarda Ermenistan'ın Azerbaycan'dan daha fazla Batı yanlısı bir politika izlediği ve bölgesel güçlere karşı Batı'nın çıkarlarıyla uyumlu hareket etmeyi amaçladığı, buna karşılık Rusya, Çin ve Orta Asya ülkelerinin ise Azerbaycan ile birlikte Zengezur Koridoru'nu desteklediği aşikâr hale gelmiştir.

İran'ın Zengezur Koridoru’na birincil itirazının, İran'ın kuzeyindeki Türk varlığının güçlendirilmesinden kaynaklanabilecek potansiyel iç tehditlere ilişkin abartılı endişelerden kaynaklandığı görülüyor. Yanı sıra İran, şu anda İran'dan geçmekte olan Orta Asya ülkeleri ile Türkiye arasındaki transit rotalar üzerindeki göreceli kontrolünü kaybetme ihtimalinden de hoşnut değil. Sonuç olarak İran, Zengezur Koridoru'na alternatif olarak “Aras Koridoru”nu öne çıkarmaya çalışıyor.

Bu endişelere rağmen, Zengezur Koridoru gerçekleşmese bile Azerbaycan'ın Ermenistan toprakları üzerinden Nahçıvan ve Türkiye'ye bağlanacağı unutulmamalıdır. Ayrıca yarı abluka altında bulunan Ermenistan, 600 kilometrelik bir sınırı paylaşan Azerbaycan ve Türkiye ile ulaşım yollarını yeniden açmaya çalışmaktadır ve bu muhtemelen İran'ın tutumu ne olursa olsun gerçekleşecektir. Bazı İranlı analistlerin Türkiye ile Azerbaycan arasında doğrudan bir kara bağlantısının önemli bir tehdit oluşturduğu iddiası ise doğru olmaktan uzak. Türkiye yıllardır Orta Asya ile 1.000 kilometrelik Kars-Ahılkelek (Gürcistan'da)-Bakü-Hazar Denizi-Türkmenistan-Kazakistan demiryolu üzerinden geniş bir ulaştırma ağına sahip.

NEDEN ŞİMDİ?

Bu kez Türkiye ve Azerbaycan'dan ziyade Rusya'nın müdahil olduğu son siyasi gerilim, Zengezur Koridoru'nun neden tam bu dönemde yeniden kilit bir mesele haline geldiği sorusunu gündeme getiriyor. İran'da dikkatini İsrail ile çatışmaya odaklayan yeni bir hükümet varken, neden İran'la yakın müttefiki olarak görülen Rusya arasında bir anlaşmazlık ortaya çıktı?

Bunu analiz ederken İran medyasındaki baskın iki ana perspektife bakalım:

1. Rusya'nın İran'a baskı uygulaması:

Çoğunluğu reformcu kesimden olan bazı analistler, Moskova'nın Tahran ile Batı arasındaki ilişkilerin gelişmesinden endişelendiğini savunuyor. Rusya'nın Zengezur Koridoru gibi çeşitli konuları İran'ın diplomatik aygıtları üzerinde baskı kurmak için kullandığına inanıyorlar. Bu grup, Biden yönetimi sırasında nükleer müzakerelerin yeniden başlamasının önündeki başlıca engelin Rusya olduğunu ve Buşehr nükleer tesisinin tamamlanmasındaki gecikmelerin İran'ın nükleer endüstrisini felce uğrattığını iddia ediyor. Bu bakış açısına göre, Rusya'nın yaklaşımı İran diplomasisi için siyasi bir kriz yaratarak Tahran'ın Batı'ya yaklaşmasını engellemek üzere kurulu. Bu analistler Rusya'nın Zengezur Koridoru'na verdiği desteğin İran'ın milli çıkarlarına ters düştüğünü ve iki ülke arasındaki dostluk ilkeleriyle çeliştiğini savunuyor.

2. Reformist bir strateji:

Çoğunluğu muhafazakâr kesimden olan bir başka analist grubu ise Rus yetkililerin son açıklamalarının yeni ya da şaşırtıcı bir politikayı yansıtmadığını belirtiyorlar. Rusya'nın 2020 Dağlık Karabağ ateşkes anlaşmasından bu yana sürekli olarak Sovyet döneminden kalma tüm geçiş yollarının yeniden açılmasına vurgu yaptığını söylüyorlar. Zengezur Koridoru'nun yeniden açılması, 9 Kasım 2020 ateşkesinde Bakü ve Erivan'ın üzerinde mutabık kaldığı geçiş güzergahlarından biri. Bu gruba göre, koridorun denetimi ve ayrıntılarıyla ilgili çözülmesi gereken yasal ve düzenleyici sorunlar olsa da Moskova'nın tutumu yeni ya da beklenmedik değil. Reformist gruplar tarafından medyada yaratılan gerilimin esas amacının, Batı'ya mesaj vermek olduğunu savunuyorlar. Bu analize göre reformistler, Batı'nın yeni hükümete iç politikada önemli başarılar elde etmeyi de sağlayan tavizler vermesini bekliyorlar ve bunun karşılığında Rusya’yla ilişkilerini gözden geçirebileceğinin sinyalini veriyorlar.

GERİLİMİN GELECEĞİ

Zengezur Koridoru meselesi Orta Doğu'da yaşanan daha büyük krizler bağlamında önemsiz görünse de etkileyen faktörlerin çeşitliliği, ilgili tarafların sayısı, ilgili pozisyonların karmaşıklığı ve İran'ın tutumunun çok katmanlı nedenleri, bu geriliminin etrafına belirsizlikle çeviriyor.

İran ve Rusya arasındaki ilişkilerin derinliği göz önüne alındığında, Tahran ve Moskova arasındaki son siyasi gerilimin yakında çözülmesi beklenebilir. Ancak bu da doğrudan meselenin sona ereceğine işaret etmiyor. İran muhtemelen önceki yıllarda olduğu gibi önümüzdeki aylarda da Bakü ve Ankara’yla bu konuda yeni gerilimler yaşayacaktır. Erivan'ın bile bu konuda İran'ın yanında yer almaması dikkat çekici.

İran, Zengezur Koridoru'nun oluşturulmasına karşı çıkarak izolasyonunu önlemeye çalışırken, en önemli kuzey komşularından bazılarıyla ortaya çıkan anlaşmazlıklarla kendini giderek daha fazla izole edilmiş buluyor.

Öyle görünüyor ki önümüzdeki aylarda Rusya ve Türkiye, İran'ın endişelerini giderecek çözümler geliştirerek Tahran'ın tutumunu yumuşatmasını sağlayabilir. İran'ın komşu ülkelerin iradesiyle aynı çizgide bulunmaktan başka seçeneği pek yok.

İran'ın dış politikasında kronik bir sorun haline gelen bu konuda karşılaştığı en büyük zorluk, iç meselelerin dış stratejileri üzerindeki olumsuz etkisidir. İranlı yetkililer iç kamuoyunun ciddi baskısı altında ve bunun sonucunda daha az maliyetli bir çözüm arayışına girmek zorunda kalabilirler.

Sonraki Haber