Zeytinyağının tahtı 1971’de sallandı

Edremit’in önemli zeytinyağı markalarından biri de Harmantepe. Ali Murat Temel, bugün 2 milyon ton yağ tüketiminin yalnızca 170 bin tonunun zeytinyağı olduğunu söyledi. Temel, “Tarım politikası tekrar gözden geçirilmeli.” dedi.

Ali Murat Temel ile, Harmantepe satış noktasında buluştuk. Dükkanında zeytin ve zeytinyağının yanısıra Kaz Dağları’nın kekikleri, kurutulmuş meyveleri, sabunlar, kolonyalar da satışa sunulmuş. Kurutulmuş zeytinlerimizi atıştırarak tarım ve üretim sohbetimiz başlıyor.

EKİM ALANLARI ARSA OLDU

  • Nasıl girdiniz zeytincilik işine? Hikayeniz nasıl başladı?

Biz 4 kuşaktır zeytinciyiz. Dedem, babam, öncesinde babamın dedesi başlıyor zeytinciliğe, bize kadar geliyor. Aynı şekilde zeytin ve zeytinyağı yapıyoruz. Aşağıda, yolun geçtiği yerlerde pamuk, fasulye, buğday ektiğimiz açık arazilerimiz vardı. Bizim ova meramız, Akçay’ın yanındaki yerlerdi. Oralar parsellenip arsa olunca, başka alanlara kaydı insanlar. O paralar sanayi ve yatırıma geçmedi.

  • Sizin aile iyi dayanmış. Nasıl başardınız?

Zeytinliklerimizi 7 kardeş bölüştük, satıp savmadık. Ama bugün zeytin geliriyle bir çocuğumuzu okutamayız. Dedem o zaman bir zeytin geliriyle 2 çocuğunu İstanbul’da okutabiliyormuş. Ben, bugün bir çocuğu İstanbul’da okutacak kadar ağaçtan gelir alamam. 1972-73 senesine kadar zeytin geliri zirve yapmış. O tarihten sonra Türkiye’ye diğer yağlar giriyor. Eskiden sadece zeytinyağı, Trabzon’da, Kars’ta tereyağı varmış. Ayçiçek yağı giriyor.

200 çuval zeytin toplayan bir insan çoluk çocuğuna rahat bakar, zeytinini satar, 15 gün tatil yapardı. Buradan kalkan gemi varmış, İstanbul’a yağ iskelesine götürmek üzere yağını verirmiş. 1926’da İş Bankası burada şube açıyor! Müthiş bir ticari potansiyel var Körfez’de. Edremitli yağcılar meşhurmuş. 80-100 bin ağaç falan değil, 200 çuval zeytin yapmak yeterliymiş.

MARKALAŞMA VE İHRACAT

  • Her köşe başında bir zeytinyağı markası var. Bir çıkış yolu mu markalaşma?

Markalaşma son dönemde yeni kuşak zeytincilerle başladı. Bu dönemde butik markalaşmaya yöneldik. İster domates ister patates ister zeytinyağı üret, bu ürünü nihai tüketiciye satabilecek bir organizasyonun yoksa ya halcinin ya aracının eline kalıyorsun ya da çürütüyorsun. Sezon içinde bir aracının 5-10 liraya aldığı zeytini biz markalaşma sayesinde 20 liraya satıyoruz. Onu paketliyoruz, olgunlaştırıyoruz, etiketimizi basıyoruz. Ürünü böyle satınca birim alandan en yüksek geliri alabiliyoruz. Kendimizi bu şekilde koruyoruz.

  • Daha önce çark nasıl dönüyordu?

Bizden önceki nesil bu işin üretim ve çiftçilik yanında var olmuşlar. Çiftçilikle refah düzeyini, sosyal yaşamını sürdürüyorlarmış. 70’li yıllara kadar çiftçilik yetiyormuş. Sonra Türkiye’ye diğer yağlar girince zeytinyağının tahtını sallamaya başlamış. Birkaç yıl önceki verilere göre ülkemizde yıllık yağ tüketimi 2 milyon ton. Bunun sadece 170 bin tonu zeytinyağı. Kalanı katı yağ, ayçiçek yağı, pamuk yağı, kızartmalık yağlar… Aklına gelebilecek ne yap varsa. Diğer yağlar ülkeye girmeseydi, talep çok değerli olacaktı.

  • Bugünkü durum nedir? Talep var mı?

Yılda 48-50 bin ton kadar zeytinyağı ihracata gidiyor, 170 bini de yurtiçinde yiyoruz. 220-230 bin ton yıllık üretimimiz var. Şimdi bu sene çok iyi bir meyve tutumumuz var. Bu sene üretim 400 bin ton olsa ne olur? İçerde 80 liraya satılan yağ 50 liraya düşerse ne olacak? Ben 200 lira gündelikle zeytini topluyorum. Yine gübre 500 lira, yine mazot 28 lira. Nasıl çıkarız bu işin içinden? Dışarıya zeytinyağı satmak lazım. Dünyayı İtalyan ve İspanyol markalar sarmış, biz Türk zeytinyağını markalaştırmalıyız

GELENLER İNŞAAT İÇİN GELİYOR

  • Siz üreticiler olarak bunu yapabiliyor musunuz?

Bakanlığın, hükümetin de desteği var. Markalı ürünler, üretim yeri, satışı belli olan ürünler ortaya çıktı. Genelde bizim burada yerli ailelerin çocukları yapar. Hiçbir zaman göç edenler yapmaz. Buraya göç edenler müteahhittir. İnşaatçıdır. Bir milyon koyar, 125 bin alır! Bizim işimizi sadece buranın yerli aileleri, kökeni zeytincilik olan ailelerin çocukları yapar.

  • Zeytincilikte ısrarınızı neye bağlıyorsunuz?

Biz hem bulunduğumuz yere bağlılığımızdan ısrar ediyoruz hem de çocukluktan beri bu senaryonun içindeyiz! Zeytin zamanı, tayfa, traktör… Yaşantımızda genlerimizde olan bir şey. Oğlum da bu işi bir üst düzeye çıkartacaksa girmeli.

  • Ne kadar zeytin işliyorsunuz?

Hacim olarak zeytincilik yaptığım bin 500 ağacımız var. Ama sezon içinde, başkasına ait 10 dönümlik bir yer varsa, toplayamıyorsa, onu icarla alıyoruz. Günün raicine göre, keşifçiler ne derse o zeytini de topluyorum, işliyorum.

HİKAYEMİZ İLK DOĞDUĞUMUZ NOKTA

  • Satış ve pazarlama nasıl yürüyor?

Dükkanımda satabileceğim kadarını ayırıyorum, satamadığımı toptan olarak veriyorum. Harmantepe, bizim zeytinliğimizin ismi. Markamızı oluştururken dedemin ilk çiftçiliğe başladığı yerin adını verdik. Bu zeytinlik 60 dönüm kadar bir yer, üzerinde 60 kadar zeytin ağacı varmış. Büyük dedem oradaki kayaları taşları patlatıyor zeytinlik haline getiriyor. Oradan koyunculuk, zeytincilik derken bir maya yapıyor. Ben de ondan esinlendim, marka yaptım. Hikayemiz, ilk doğduğumuz nokta.

Bu yıl çok meyve verecek zeytin ağaçları. Ağaç tutumu çok! Şimdiden çiçeği düştü, meyveler tutundu.
  • Yurtiçi dağıtım da bir sorun değil mi? Nasıl çözüyorsunuz?

İhracatımız yok, Türkiye’nin her yerine ürün gönderiyoruz. Son tüketiciye veya toptan olarak şarküterilere online satışla ürün veririz. Müşterilerimizle dost-akraba gibiyizdir.

  • Zeytini işleme, sıkma ve paketleme nerede?

Ufak bir salamurahane var, orda işliyoruz. Yeni bir tesis için planlama yapıyoruz. Projeyi oluşturduk, Bakanlıktan gıda üretimi için gerekli ön izinleri aldık. Bu tesisi gelecek sene temel atmayı hedefliyoruz. Belediye vs. prosedürleri tamamlayınca inşaat aşamasına geçeceğiz.

DEVLET DESTEĞİ DEVREDE

  • Devletten destek, teşvik alabiliyor musunuz?

Kırsal Kalkınma Yatırımlarını Destekleme kapsamına da almayı planlıyoruz. Devletin açtığı destekler var. Bu tesisi, buna uygun olarak projelendiriyoruz. Butik üretim yapabilecek şekilde projelendiriyoruz. Belli normla aranıyor, bunlar engel gibi görünse de sektörü belli bir düzene intizama oturtuyor. Üretimi iyileştirmiş oluyoruz. Teşvikleri Tarım Bakanlığı veriyor.

  • Gübre ve diğer maliyetler çok yüksek… Zeytinde girdiler biraz daha hafif mi?

Biz de gübre kullanıyoruz, sonra ilaçlama, mazot hepsi var! Bizi, sadece zeytincileri değil çiftçileri zora sokan başlıca girdi maliyetleri, mazot, gübre ve işçilik. Tarım sektöründe çalışacak işgücü çok zayıf. Önümüzdeki dönemde hasatı nasıl yapacağımızın hesaplarını yapmaya çalışıyoruz. Bu konuda makineleşmeyi düşünüyoruz. Hasatta kullanılan el makinelerini tedarik etmeye çalışıyoruz.

  • Yerli makine üretimi var mı?

Birkaç firma yapıyor, ama genelde ithal. Mazot 25-30 liraya dayanmış. Tarlanı nasıl süreceksin? 10-15 dönüm bir tarlaya 40-50 litre mazot gider! Sadece otunu kırabilmek için, bütün sektörlerde, nakliyede çok büyük maliyet. Ambalaj fiyatları da bu yüzden fırladı. Ekonomik sıkıntılar tarımın önünde engel. Bunu nasıl aşarız? Sihirli sözcük üretim. Ama bu girdilerden dolayı insanlar kaçıyor.

BİR KİLO ZEYTİNYAĞININ ALIM GÜCÜ

  • Bu arada Ziraat Odası’nın desteği ne durumda?

Yaklaşık 4-5 dönemdir oda yöneticisiyim. TOBB’a kayıtlı çiftçi örgütüyüz. Ama bir yaptırım gücümüz yok. Petrol ve sudan daha önemli gıda. Ülkenin tarım politikalarını tekrar elden geçirmek lazım. Düşünün küçücük Hollanda, dünyaya tarım ürünü satıyor. Dondurulmuş süt satıyor! Bir peynirin kilosu 110 liraya geldi. Eskiden bir kilo peynir ya da bir kilo zeytinyağı bir kadın işçinin yevmiyesiydi. Üç kilo ayçiçek yağı, bir kilo zeytinyağına eşitti. Bugün yevmiye 200 lira. Ya da bir kilo ayçiçek yağı 56 lira, bizim zeytinyağı 70 liralarda.

  • Yabancı işçi çalışıyor mu?

Balıkesir yöresi ve köylerinden işçi geliyor. Kışın işi olmayanlar yazlık çalışıyor. Birçok tarım işletmesi Afganlarla, Suriyelilerle iş yapıyor. Çobanlığı Afganlar yapıyor. Hayvancılık yapanlarda yerli çoban yok.

  • Dükkanınızda peynir çeşitleri de var. Hayvancılık yapıyor musunuz?

Biz bıraktık hayvancılığı. Zeytincilik kanunu, zeytinlik alanlarda keçi-koyun otlatmayı yasaklıyor. Bizim bölgede yapmıyoruz, karşıyız.

  • Yan ürünlere giriyor musunuz?

Zeytinyağından sabun, krem kozmetik ürünler de yapılıyor. Biz sabun yaparız, diğerleri başka bir iş, biz yapmıyoruz.

  • Bu sezon hasadından ne bekliyorsunuz?

Çiftçiliğin bir girdi maliyeti sıkıntısı var. 50 kiloluk bir çuval gübre 500 lira olmuş! Ağaç başına 2 kilo atman lazım. Bu sene gübre atamadık! Yapraktan destekliyoruz ağaçları. Atomizer içine yaprak gübresi koyduk. Önümüzde hasat var, nasıl yapacağımızı düşünüyoruz. Zeytin olarak şu ana kadar çok ciddi bir meyve tutumu var. Her yerde zeytin görünüyor. Nasıl toplayacağız? Yan köyde zeytin olmuyordu burdan topluyorlardı. Şimdi onda da var. Ciddi bir işçi sıkıntısı olacak.

ASTRONOTLARIN YİYECEĞİ

Harmantepe satış merkezinde satılan ürünlerden biri de Kaz Dağında yetişen endemik bir çay, adı sarı kız. Çanakkale 18 Mart Üniversitesi’nde bu konuda yapılmış bir araştırma varmış. Anti kanserojen bir ürünmüş, ağrı kesici özelliği de varmış. Ayrıca astronotların yiyeceği olarak bilinen dondurulmuş meyveler, zeytinler de burada bulunabiliyor.

  • Kaç çeşit kekik var?

Kaya kekiği, limon kekiği… On kadar çeşit biliyorum.

  • Kurutulmuş meyveler, zeytinler için hangi teknik kullanılıyor?

Alçak basınç yapan makinelerde kurutuluyor. Su, 72 derecede buharlaşıyor. Yanmadan, gıdanın değerleri bozulmadan sudan kurtarıyor meyveyi. Sadece içindeki suyu alıyor. Eksi basınçla hava aldırmıyor. Kristalleşerek donduruyor. Buz kristalleri suya dönüşmeden buharlaştırıyor. Sistemin adı: Liofilizasyon!

  • Son kullanma tarihi nedir?

Öyle bir tarih yok! 20 yıl hava almasın bir şey olmaz. Amerikan ordusunda askerlere veriyorlar.

ZEYTİNLİKLERDEKİ KEPÇE

Kızılkeçili mahallesini geçin, Hasanboğuldu dağının etekleri göz alabildiğine zeytinliklerle bezeli. Arada bir falanca dağ evleri, filanca sitesi vb. levhalar görülüyor. Sağda solda yapılaşma ufak ufak başlamış, kamyonlarla getirildiği belli taş kum yığınları, hatta bir kepçe bile var.

  • Yapılaşma ne durumda?

Zeytinlik arazileri içinde sadece zeytin ve zeytinyağı üretim tesislerine yer verilir. Onun haricinde hiçbir yapılaşmaya izin verilmez. Ama şu anda zeytinlik arazilerde vahşi bir şekilde yapılaşma var.

  • Belediye denetimi yok mu?

Şikayet et yıkayım, diyor. Gör bak, kendin git mühürle! Bunu yapmıyor… Vatandaşla vatandaşı çarpıştırıyor. Mesela bir vatandaş karşıdaki zeytinlik araziye ev yapmış. Muhtemelen altına 4 bidon koydu, zeytin deposu yaptım, dedi. Tarım Müdürlüğünden geldiler, tamam dediler.

Aldı etrafını çevirdi, duvarını ördü. Kim bilir içinde neler yapıyor. Diğer tarafta, şu evi 15 gün içinde diktiler! Dağın karşısında kepçe çalışıyor, kamyon kamyon taş kum getirdiler, daha da geliyor. İmar yok! Mühürleyen yok!

  • Ziraat Odası olarak müdahil değil misiniz?

Odanın bir yaptırımı yok. Tarım Bakanlığı ve belediyelerin denetiminde. Suyun başında da belediye duruyor. Burası Edremit Belediyesinin bir mahallesi. Belediye, ben görmedim diyor. Buradakiler de imar affı bekliyor. Böyle böyle elimizden gidiyor. Bu iş böyle giderse zeytin burda yok olacak.

  • Zeytinlik sınırları nasıl belirleniyor?

Bir emlakçı gelmiş, zeytinlik araziyi taş duvarla çevirmiş. Metrekaresi 1500 liraya alıyor, şimdi 3500 lira istiyor. Şimdi 1 liralık yeri 5 liraya satıyor.

  • Nasıl koruma altına alınır?

Havza bazlı koruma altına alınmalı. Bizim bölge zeytin bölgesi, zeytinle devam ettireceksin. Hayvanı Havran’a, Burhaniye’ye vereceksin. O bölgede teşvik vereceksin. Altınoluk’ta turizmi destekleyeceksin, turist gelecek. Havran’ın dereboyu taraflarına sebze ektireceksin. Bunları devletin planlaması lazım! Devlet Planlama, Zirai Donatım kurumları hepsi kurulmuş, ama işlevi bitmiş. İnsanların yılda tüketeceği yumurtayı, domatesi belirleyecek. Ona göre üretim yapılacak.

TARİŞ FİYAT VERİRDİ

  • Koyun keçi girmesine karşı neden etrafını çevirmediniz?

Çeviremedik, maliyeti var. Çevirmek istedim, metresine 120 lira istediler. E, burası 600 metre geliyor, sadece tellenmesi 60 bin liraya geliyor. Sadece burası değil ki. Ben de sürüyorum, burada ot bulmasın diye. Hatta ot yerinde kalsa daha ekolojik tarım olur, ama korumak için sürdüm.

Budama yaptırdım bu sene, ağaç başı budama maliyeti 20 lira. Bir budama işçisi günde doğru düzgün 10 ağaç açar. Bununla bitmez, 20 lira gübre maliyeti, 20 de sürümü, ağaç başına toplam 60 liraya ulaştık. Daha toplanması, sıkımı, şişelenmesi yok.

Bizim maliyetimizi tüccar belirliyor. Biz, Ziraat Odası olarak geçen dönem, budama, gübre, toplama, işleme, şişeleme maliyeti çıkarttık, piyasa şartlarının üstünde kaldık.

  • Kooperatif kurtarıcı olur mu?

Türkiye genelinde Tariş ve Marmara Birlik var. Bizim bölgede sadece Tariş var. Türkiye’de genel olarak kooperatifçilik ayağı zayıf. Eskiden herkes Tariş’in vereceği fiyata bakardı. Özel sektör onun önüne geçti, belirleyici gücü kalmadı.

Sonraki Haber