Zincir yeniden şekilleniyor AB'de rekabet avantajımız var

TÜSİAD, Avrupa Yeşil Mutabakatı Söyleşileri kapsamında “Sürdürülebilirlik ve Değer Zinciri” temasıyla, Koç Holding Yönetim Kurulu Üyesi ve CEO'su Levent Çakıroğlu'nu ağırladı. TÜSİAD Yönetim Kurulu Üyesi ve Yatırım Ortamı Yuvarlak Masa Başkanı Fatih Kemal Ebiçlioğlu'nun yönetiminde yapılan sohbette değişen tedarik zinciri konusu öne çıktı. Çin ve ASEAN ülkeleri arasında imzalanan RCEP (Bölgesel Kapsamlı Ekonomik Ortaklık) anlaşmasına dikkat çeken Levent Çakıroğlu, dünyanın en büyük ekonomik bloğunun oluştuğunu ve anlaşma kapsamında bu ülkeler arasındaki tedarik zincirini kolaylaştıracak serbest ticaret anlaşmalarının yapılacağını kaydetti.

SINIRDA KARBON MALİYETİ ARTIRACAK

Konuşmasında “Dünyadaki tedarik zinciri mimarisi yeniden şekilleniyor” diyen Çakıroğlu, salgınla birlikte tedarik zincirinin daha derin değerlendirilmesi gerektiğinin anlaşıldığını söyledi. Önceden tedarikçiler anlamında kapasite, kalite ve zamanında teslimat gibi unsurlara bakılırken artık insan kalitesi gibi konuların da gündeme geldiğini anlatan Koç CEO'su Çakıroğlu, “Tedarik zinciri mimarisi değişiyor. Ülkelerin önünde hem fırsatlar hem tehditler var. Sınırda karbon vergisi esasen bir tehdit. Bu vergi ürünlerin bünyesine girecek; çelikteki üretim süreçleri, taşımadaki karbona göre maliyet artışı yaratacak. Daha düşük karbon girdisi ile üretim yapanları avantajlı hale getirecek” bilgisini paylaştı. Türkiye'nin coğrafi yakınlığı sebebiyle Avrupa nezdinde bir rekabet avantajı olacağını kaydeden Çakıroğlu, yakınlıkla ilgili 'justin in time/sıfır stok anlayışı' üretim modellerini tercih ederken ortaya atılan yeni kavramın 'justin in case/her ihtimale karşı stoklu çalışma' olduğunu, bu kapsamda her duruma göre esnek bir şekilde tedariğin yönetilmesi gerektiğini bildirdi.

Coğrafi yakınlığın bu esneklik anlamında önemli olduğunu, tedarikçi çeşitliliğinin de önem arz ettiğini belirten Çakıroğlu, hiçbir büyük üreticinin tek bir bölgeye bağlı olmak istemeyeceğini söyledi.

İKLİME UYUMDA VERİMSİZLİK RİSKİ

İklim krizine karşı karbon emisyonlarını azaltmaya çalışırken oluşacak yeni yapılanmanın ilk anda verimsizlik yaratma riski taşıdığını ve bunun yönetilmesi durumunun söz konusu olduğunu ifade eden Çakıroğlu, tedarik zinciri denildiğinde enerjini ihtiyacının bundan bağımsız düşünülemeyeceğine de dikkat çekti. Enerji Ajansı'nın çalışmalarına atıf yaparak 2025'te Avrupa'da rüzgar ve güneşten üretilen enerjinin, kömürden üretileni aşacağını bildiren Koç CEO'su Çakıroğlu, “Türkiye'nin önünde bir fırsat var. Sanayi kuruluşlarımıza bakınca bu değişime hazırlanma zorunluluğumuz var. Bunu yaparken ana pazarımız Avrupa'nın ihtiyaçlarını dikkate alarak bunu yaparsak ve ulusal strateji geliştirirsek... Bu dönüşümde gücümüzü artırabilecek bir fırsat penceresi olduğunu düşünüyorum. Ama bunun için bütün ekosistemin işbirliği yapması gerektiğine inanıyorum” diye konuştu.

PARİS İÇİN ZAMAN YERİNE DESTEK

Paris İklim Anlaşmasında gelişmekte olan ülkelere zaman vermekten ziyade daha farklı desteklerin sunulmasını, bu tehdidin işbirliği ve dayanışma içinde bertaraf edilmesi gerektiğini söyleyen Levent Çakıroğlu, Avrupa'nın Yeşil Mutabakat ile ayıracağı fonlardan Avrupa'daki ülkelerin de faydalandırılacak olmasını önemli bulduğunu sözlerine ekledi. Sadece Avrupa'nın değil benzer gelişmiş ülkelerin de çok uluslu şirketlerin de buna göre hareket etmesi gerektiğini salık veren Çakıroğlu, “Avrupa'da olanı Avrupa'ya göre yapalım. Oraya ihraç edeceğimizde ona göre hareket edelim. Afrika'da gevşek davranalım, deme lüksümüz yok. İnsanı tehdit yaratma potansiyeli olan bir tehdit karşısında topyekun hareket etme ihtiyacı içindeyiz. Çalışanlar, yatırımcılar, müşteriler de bunu istiyor. Özel sektörün bunu başarması lazım. Avrupa 1.8 trilyon dolar ayırıyor ama özel sektörün de yatırım yapmasını istiyor” ifadelerini kullandı.