Zorluklara karşı ‘Küresel Kalkınma Girişimi’ önerdi
Çin Cumhurbaşkanı Xi Jinping, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun 76. Oturumuna video aracılığıyla açıklamalarda bulundu. Xi, herkes için daha iyi bir dünya inşa etmek için karşılıklı güveni güçlendirmek, küresel tehditleri ve zorlukları ortaklaşa ele alma çağrısında bulunan bir ‘Küresel Kalkınma Girişimi’ önerdi
Konuşmasına pandemiye karşı mücadelede aşının önemini ve Kovid-19’a karşı güçlü bir silah olduğuna dikkat çekerek başlayan Xi, acil önceliğin aşıların küresel olarak adil ve eşit dağılımını sağlamak olduğunu söyledi. Çinli lider ülkesinin bu yılsonuna kadar dünyaya toplam iki milyar doz aşı sağlamak için çaba göstereceğine dair taahhüdünü yineledi. Çin, COVAX’a 100 milyon ABD doları bağışlamaya ek olarak, bu yıl içinde diğer gelişmekte olan ülkelere 100 milyon doz aşı bağışlayacağını duyurdu.
‘KALKINMA, REHAHIN ANAHTARI’
“Kalkınma insanların refahının anahtarıdır” diyen Xi, ülkelerin küresel kalkınmayı dengeli, koordineli ve kapsayıcı büyümenin yeni bir aşamasına yönlendirmek için birlikte çalışması gerektiğini de sözlerine ekledi.
Xi, öncelikli olarak kalkınmaya bağlı kalmak, insan merkezli bir yaklaşıma, herkes için fayda sağlamaya bağlı kalmak, yenilik odaklı, insan ve insan doğa arasındaki uyumu dikkate alan Küresel Kalkınma Girişimi çağrısı yaptı:
“Kalkınma için girdiyi artırmamız, yoksulluğun azaltılması, gıda güvenliği, Kovid-19 mücadelesi ve aşılama, kalkınma finansmanı, iklim değişikliği ve yeşil kalkınma, sanayileşme, dijital ekonomi ve diğer alanlarda öncelikli iş birliğini ilerletmemiz gerekiyor. Ortak bir geleceğe sahip küresel bir kalkınma topluluğu inşa etmek için BM 2030 Sürdürülebilir Kalkınma Gündemi’nin uygulanmasını hızlandırmalıyız.” Gelişmekte olan ülkeleri Kovid-19’a yanıt vermede ve ekonomik ve sosyal iyileşmeyi teşvik etmede desteklemek için Çin, önümüzdeki üç yıl içinde üç milyar ABD doları ek uluslararası yardım sözü verdi.
‘SIFIR TOPLAMLI OYUNDAN KAÇINALIM’
Xi, “İnsanlığın ortak değerleri olan barışı, kalkınmayı, eşitliği, adaleti, demokrasiyi ve özgürlüğü savunmamız ve sıfır toplamlı oyunları reddetmemiz gerekiyor” dedi.
Çin Cumhurbaşkanı, demokrasinin tek bir ülkeye ayrılmış özel bir hak olmadığını, tüm ülkelerin halklarının yararlanma hakkı olduğunu vurguladı. Xi, “Küresel durumdaki son gelişmeler bir kez daha dışarıdan askeri müdahalenin ve sözde demokratik dönüşümün zarardan başka bir şey olmadığını gösteriyor” dedi.Karşılıklı saygı, eşitlik, adalet ve kazan-kazan iş birliğine dayalı yeni bir tür uluslararası ilişkiler inşa etme çağrısı yaptı: “Bir ülkenin başarısı, başka bir ülkenin başarısızlığı anlamına gelmek zorunda değildir ve dünya, tüm ülkelerin ortak kalkınmasını ve ilerlemesini barındıracak kadar büyüktür.”
ÇOK TARAFLILIĞI UYGULAMAK
Xi, “BM, gerçek çok taraflılığın bayrağını yüksek tutmalı ve ülkelerin ortaklaşa evrensel güvenliği korumaları, kalkınma başarılarını paylaşmaları ve dünyanın geleceği için rotayı çizmeleri için merkezi bir platform olarak hizmet etmelidir.” diyerek, BM’yi gelişmekte olan ülkelerin temsilini ve söz hakkını artırmaya; demokrasi ve hukukun üstünlüğünü ilerletmede öncülük etmeye çağırdı.
ABD YAPTIRIMLARINI SAVAŞA BENZETTİ
İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi, ABD yaptırımlarını bir tür savaşa benzetirken, ülkesinin başta komşular olmak üzere dünya ile geniş kapsamlı ekonomik ve siyasi iş birliği ve yakınlaşma arayışında olduğunu söyledi.
Reisi, New York'taki Birleşmiş Milletler (BM) 76. Genel Kuruluna video mesaj yöntemiyle hitap etti. Küresel barış ve güvenliğin yalnızca adaletin sağlanmasına bağlı olduğunu ve adaletin de yalnızca dünyadaki tüm ulusların haklarının korunmasıyla sağlanabileceğini belirten Reisi, "Ulusların haklarının ihlali her şeyden önce dünya barışını ve güvenliğini tehlikeye atar." dedi.
Afganistan ve Orta Doğu bölgesindeki gelişmelerin "ABD'nin hegemonya zihniyetini ve Batı kimliğini dayatma projesinin başarısız olduğunu gösterdiğini" ifade eden Reisi, "Hegemonyanın sonucu; kan dökülmesi, istikrarsızlık ve nihayetinde de yenilgi ve kaçıştır. Bugün ABD; Irak ve Afganistan'dan çıkmadı ancak çıkarıldı. Bu işgallerin bedelini Filistin ve Suriye'den Yemen ve Afganistan'a kadar mazlum milletler, diğer taraftan da Amerikan vergi mükellefleri ödüyor." diye konuştu.
‘ABD HEGEMONYASI GEÇERLİLİĞİNİ YİTİRDİ’
ABD'nin küresel "hegemonya düzeninin" geçerliliğini yitirdiğini söyleyen Reisi, "Bu yıl, 2 sahne tarihe geçti. İlki, 6 Ocak'ta ABD Kongresinin halk tarafından saldırıya uğraması ve ikincisi de Afgan halkının ABD uçaklarından atılmasıydı. Başkentten Kabil'e dünyaya net bir mesaj gönderildi. Artık ABD'nin hegemonya düzeninin geçerliliği yoktur." ifadelerini kullandı.
ABD yaptırımlarına işaret eden Reisi, "Bugün yaptırımlar ABD'nin uluslara karşı savaşının yeni bir yöntemidir. İran halkına yönelik yaptırımlar nükleer program ve hatta İslam Devrimi sırasında başlamadı. Bu yaptırımlar 1951'de petrol endüstrisinin millileştirilmesiyle başladı ve İran tarafından seçilen hükümete karşı Amerikalılar ve İngilizler tarafından bir askeri darbeye yol açtı. Koronavirüs salgını sürecindeki yaptırımlar ve özellikle ilaç yaptırımları ise insanlığa karşı suçtur. ABD'nin özellikle insani konulardaki yasa dışı yaptırımlarının devam etmesini kınıyor, insanlığa karşı işlenen bu organize suçun kayıt altına alınmasını talep ediyorum." şeklinde konuştu.
NÜKLEER ANLAŞMA
Ülkesinin nükleer programına ve nükleer anlaşmanın taraflarıyla Viyana'da yapılan görüşmelere dair de değerlendirmelerde bulunan Reisi, şöyle konuştu:"Haklarımızdan başka bir şey istemiyoruz. Uluslararası hukukun uygulanmasını talep ediyoruz. Tüm taraflar nükleer anlaşmaya ve uygulamada BM kararına bağlı kalmalıdır. Uluslararası Atom Enerjisi Ajansının 15 raporu, İran'ın taahhütlerine bağlılığını teyit ediyor. Buna karşılık, ABD yaptırımları kaldırma taahhüdünü yerine getirmedi, anlaşmayı ihlal etti, BM Güvenlik Konseyinden çekildi ve halkıma çok daha fazla yaptırım uyguladı. ABD umutsuzluğa düşeceğimizi düşündü fakat direnişimiz işe yaradı ve her zaman da işe yarayacaktır. Biz, ABD hükümetinin vaatlerine inanmıyoruz. İran, yalnızca nihai sonucu tüm zalimce yaptırımların kaldırılması olacak görüşmeleri faydalı buluyor."
Reisi, ülke lideri Ayetullah Ali Hamaney'in nükleer silahlara ilişkin fetvasını hatırlatarak, "Nükleer silahların savunma doktrinimizde ve caydırıcılık politikamızda yeri yok ve nükleer silahların üretimini ve stoklanmasını liderin dini fetvasına göre yasak kabul ediyoruz." dedi.
AFGANİSTAN'DA KAPSAYICI HÜKÜMET VURGUSU
Konuşmasında Afganistan'daki gelişmelere de yer veren Reisi, Taliban yönetimine kapsayıcı hükümet kurma çağrısını yineleyerek, "Afganistan'da tüm etnik kökenlerin etkin katılımına sahip kapsayıcı bir hükümet ortaya çıkmadığı takdirde bu ülkede barış ve istikrar sağlanamaz ve işgalin başarısızlığa uğraması gibi vesayet sistemi de başarısızlığa mahkumdur." değerlendirmesinde bulundu.
İran'ın, kararlılıkla halkının tüm hak ve çıkarlarını savunurken, dünya ile geniş ekonomik ve siyasi iş birliği ve yakınlaşma arayışında olduğunu belirten Reisi, "Başta komşular olmak üzere tüm dünya ile etkin bir ilişki arayışındayım ve onların ellerini samimiyetle sıkıyorum." dedi.