Zorlukları Yenmek İçin Görev Başına!

Toplumun her kesiminin ekonomik sıkıntılarla boğuştuğu bir dönemdeyiz. Ekonomik tüm çelişkileri doların yükselip alçalmasına bağlayanlar, Türk üreticisinin hayallerini, arzularını göremiyorlar. Türkiye’nin esas ihtiyacı olan üretim ekonomisini vaat etmiyorlar

Türk ekonomisinin gidişatını sadece döviz kurlarında arayanların tek vaatleri ‘’Karamsar Türkiye’’ olabilir. Kendini ABD planlarına payanda etmiş, CHP ve İYİP yöneticileri, Davutoğlu ve Babacan tayfası de bu karamsar tablonun oluşması için ellerinden geleni yapıyorlar. Çünkü kendi iktidarlarını ABD’nin de desteğiyle karamsar, harap, bitap Türkiye tablosuna bağlamış durumdalar. Türkiye’nin yürüttüğü vatan mücadelesinin karşısından olan Biden muhalefeti, Ekonomik Kurtuluş savaşı tespitlerine de karşı argümanlar geliştirmekten geri durmuyor. Bu yüzdendir ki Türkiye’nin yaşadığı sorunlara çözüm üretmek yerine, çözümsüzlükten beslenerek süreci bu hale getiren sıcak para sistemini tekrardan milletin önüne getiriyorlar. Vadettikleri de bağımsızlığını kaybeden, bölünmüş, başı dik yaşayamayan bir Türkiye oluyor. Avrasya’ya doğru kararlı adımlarla ilerleyen Türkiye’nin önüne set çekmekte ve tekrar ‘’ Küçük Amerika’’ süreci halleri kurmaktadırlar. Ancak bu hayalleri suya düşeceğini yaşadığımız büyük pratiklerden çıkarıyoruz.

ZORLUKLARA KARŞI ATATÜRK OLMAK

Halbuki Türk milleti tarihin hiçbir döneminde karamsarlıklara teslim olmamıştır. Bir düşünün Mustafa Kemal Atatürk Samsun’a çıktığında topluma ne vadediyordu? Mustafa Kemal neye güvenerek Samsun’a çıkmıştı? Kuşkusuz ki umut vadediyordu ve Türk milletinin mücadeleci karakterine güvenmişti. Tüm olumsuz durumlara karşı umudu gösteren, ışığı gösteren bir yaklaşım ile milli mücadeleyi örgütlemiştir. Başarının sırrı da burada yatmaktadır. Mustafa Kemal’in umudu temsil etmesi ve Türk milletinin sınırsız gücünü arkasına bu sebeple alması bizlere çok önemli bir gerçekliği gösteriyor. O da Türk milleti aynı Mustafa Kemal gibi karamsarlıklara meydan okuyan bir karaktere sahiptir. İşte o karakter Kurtuluş Savaşı’nı kazanmış, köylüyü milletin efendisi yaparak muhteşem bir ekonomik model yaratarak büyük atılımlar gerçekleştirmiştir.

Bugün Türkiye’yi karamsarlıklara boğarak çözümsüzlüklerin içinde iktidar beklentisinde olan CHP ve İYİP yöneticileri bu milletten uzaklaştıkları için, karamsarlıklara meydan okuyan Türk milletini görememekte ve tabloyu kendi istedikleri gibi yansıtma çabası içindedirler. Ancak büyük resim şudur, Türkiye, 1945’den bugüne yavaş yavaş elini kolunu bağlayan bu devleti ve milleti suyun dibine çeken ağırlıklarından kurtulmaktadır. Bu durum devrimci bir durumdur. Devrimci durumlar doğuma benzer. Her doğum beraberinde ağrıları, acıları getirir ancak tüm bu ağrı ve acılar en nihayetinde yeni bir hayat ile taçlanır. Türkiye’nin Atlantik bağlarından kopması yeni bir hayatı temsil etmektedir. Bu hayat Türk milletine bağımsız yaşamayı, başı dik ve onurlu yaşamayı, üretmeyi ve yükselmeyi vadediyor.

VATAN PARTİSİ'NİN FARKI

Vatan Partisinin farkı buradadır. Vatan Partisi bilimsel siyaset metotlarıyla, Türk milletine kendini adayan tavrıyla, tarihin getirmiş olduğu onca tecrübeye yaslanarak Türk milletine aynı Mustafa Kemal Atatürk gibi umudu vadetmektedir. Aynı Atatürk gibi Türk milletine güvenmektedir. Türkiye’nin her bir karışında yapmış olduğu üretim devrimi kurultayları ile de üreticinin sorunlarına çözümler sunmakta, umudu yaratmanın formülünü aktarmaktadır.

UMUDU VAR EDENLER

Umudun formülü, ekonomik sorunların çözümü, Türk üreticisinin çıkış yolu adına ne dersek diyelim. Tektir. Bu da tarihimizde mevcuttur. Mustafa Kemal Türk milletine umudu, beraber mücadele etme kararlılığıyla göstermiştir. Türk milleti umudu beraber mücadele etme kararlılığıyla ve bilinciyle içselleştirmiş ve inanmıştır. Türk milleti olmadan İnönü Savaşları kazanılabilir miydi? Köylüyü milletin efendisi yapılabilir miydi? Onca fabrika açılıp, onca düzenleme yapılıp, tarımsal ve sanayi atılımları yapılabilir miydi? Tabi ki hayır. Tüm bu atılımlar Türk milletinin bu mücadelenin merkezine atılmasıyla ancak başarıya ulaşmıştır. Vatan Partisinin yapmış olduğu Üretim Devrimi Kurultaylarının bam teli budur. Bu kurultaylar, dert yanma yerleri değildir, çözümsüzlük merkezleri değildir. Bu kurultaylar göreve atılma merkezleridir. Sanayicinin bir sorunu varsa Vatan Partisi sanayicilerle birlikte bu sorunları çözmek, üretimi artırmak için görev başındadır. Çiftçilerin sulama sorunu varsa, Vatan Partisi çiftçilerle beraber bu sorunları çözer. İşte bu yüzden Üretim Devrimi Kurultayları Vatan Partisi üye olma, sorumluluk alma, sorunları beraber çözebilme kararlılığının gösterildiği toplantılardır. Bu kurultaylar Türkiye’nin her bir noktasında yapılıyor, yapılmaya devam edecektir. Bu toplantılara katılanlar karamsar Türkiye’ye savaş açanlardır. Nihai çözüm olan Üretim Devrimi kuracak olanlardır.

EKONOMİK KURTULUŞ SAVAŞI

Atatürk’ü çoktan terk etmiş, Türkiye’nin çıkarlarından uzaklaşmış, Türk milletine sırtını dönenlerin anlayamadığı temel durum şudur. Bu milletin tarihin yedi ateşli çemberinden geçerken oluşmuş bir karakteri vardır. Bu karakterin özü zorluklara teslim olmamaktır. Türkiye Atlantik zincirinden kurtulurken yaşadığı zorlukları da tarihine, Atatürk’e yaslanarak aşacaktır. Ekonomik Kurtuluş Savaşı verdiğimiz şu günlerde, Türk milleti umuda sarılarak, Vatan Partisi umudu örgütleyerek aşacaktır. Örneğini verdiğimiz doğum gibi yeni bir hayata kavuşacağız. Üreticilerin Milli Hükümetini kuracak, üreticilerin üretmesini, milletin refah bir ekonomiye ulaşmasını sağlayacağız.

Sonraki Haber