11. Beş Yıllık Kalkınma Planı ve eksikleri
Öncelikle uzun yıllardan bu yana ismini unuttuğumuz BEŞ YILLIK KALKINMA PLANI ile tekrar buluşmamız bizim gibi planlı ekonomiden yana olanları mutlu etmiştir. Bu kalkınma planının en önemli özelliği bence 9. ve 10. kalkınma planlarının da olmasına rağmen, planın kamuoyu ile paylaşılmasının yaygın olarak yapılması, hatta Meclis'te onaylanmadan kamuoyunun bilgisine sunulması, içeriğinin eleştirilmesi meselesini bir yana koyarsak olumlu bir gelişmedir.
Planın giriş bölümünde “Diğer taraftan, küresel güç odağı olan ülkeler, kalkınma ve ekonomik büyüme süreçlerini çok daha stratejik bir yaklaşımla yönetmeye eğilmekte; önemli işbirlikleri geliştirmekte, kritik teknolojilerdeki yetkinliklerini artırmakta ve ekonomik tercihlerinde daha planlı bir yaklaşım benimsemektedir. Bu durum, uzun vadeli öncelikleri görmeyi kolaylaştıran kalkınma sürecinin planlanmasına her zamankinden daha fazla ihtiyaç oluşturmaktadır” denmiştir. İktidarın ve ekonomi kurmaylarının ekonomiyi planlamadan, körlemesine yönetme tercihinden vazgeçerek, toplum olarak önümüzü görerek ilerlemeyi öne çıkarması bence bu planın içeriğinden önce olumlanması gereken en önemli tarafıdır.
Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde öğrenci iken 4. Beş Yıllık Kalkınma Planı yapılmıştı (1979-1983). Ben de gidip DPT’den bir adet edinmiştim (ücretsiz). Her ne kadar okumasam da, hatırladığım, benim açımdan en önemli özelliği, koca bir kitap olmasıydı. Sevgili Recep Erçin ile bu konuyu telefonda görüşürken, Recep’e 11. Planın kaç sayfa olduğunu sordum, Recep de daha tam yayınlanmış nüshasını bulamadığını söylemişti. Ben de 4. 5 Yıllık Kalkınma Planı’nın 800-1000 sayfa arasında olduğunu hatırladığımı, eğer 11. Plan 200-300 sayfa ise çok genellemelerle geçiştirilen bir planın olacağını söylemiştim. Sağolsun Recep ertesigün planı bulup bana gönderince ilk baktığım sayfa adedi oldu. Tahmin ettiğim gibi 209 sayfa idi. 4. Beş Yıllık Planı internette aradım, 692 sayfa idi. Tabi ki sayfa sayısı önemli bir ölçüt değildir. Ancak, 82 milyon insanın önündeki “4.5” yılı planlayan bir tasarının daha kapsamlı irdelenmesi benim açımdan önemli göstergelerden biridir.
Planın olumlu denecek taraflarından sonra, olumsuzlukları, eleştirilmesi gereken taraflarına gelince; Öncelikle, beş yıllık olarak tasarlanan bir planın 2023’e 4.5 yıl kaldığı sürede Meclis’in onayına sunulması, iktidarın yukarıda değindiğim kalkınmanın planlanmasına yönelik çabalarının aslında biraz göstermelik olduğu, planlamanın ciddiyetinin tamamen farkına varılmadığı izlenimi uyandırmaktadır. Planın sanki yasa gereği yapalım da, yapmadı demesinler, yasak savma kabilinden olduğunu göstermektedir.
Ben 10. Beş Yıllık Kalkınma Planında hedeflenen Gayrı safi milli hasılanın iki trilyon USD’den (ABD doları) 11. Plan'da 1080 trilyon USD’ye düşürülmesini, 500 milyar USD’lik 2023 ihracat hedefinin 226.6 milyar USD’ne düşürülmesini, 2023 yılında 25 bin USD olarak hedeflenen kişi başına milli gelirin 12 bin 484 USD’ye revize edilmesine bir şey demiyorum. Daha makul hedefler olabilir.
Ancak 2013 yılında yüzde beş olarak hedeflenen 2023 işsizlik rakamının, bir sonraki planda yüzde 9.9 olarak hedeflenmesi. Adı BÜYÜME planı değil KALKINMA planı olan bir planda nasıl olabiliyor. Kalkınma ile büyümenin en önemli farkı, raporda “ülkemizin uluslararası konumunu yükseltmek ve halkımızın refahını arttırmak için temel yol haritası olacaktır.” denen raporda siz yüzde 9.9 işsizlik ile kimin refahını arttırıyorsunuz?
Bu güne kadar hiçbir ekonomik hedefini tutturamamış bir iktidarın beş yıl sonra hala yüzde 9.9 oranında işsizlik hedeflemesi, bu hedefinde tutmayıp, günümüzde yüzde 14’ün üzerinde seyreden işsizliğin daha da büyüyüp kontrolden çıkması sonucunu getireceğini düşündürmektedir. Yüzde 9.9 rakamı ise sanki daha yüksek çıkan işsizliğin excel tablosunda oynanarak çift haneden tek haneye düşürülmüş izlenimi vermesi ise ayrı bir soru işaretidir.
Raporun bir başka çıkmazı ise, ihracatı 226.6 milyar USD olarak planlayıp ithalatı ise 293 milyar USD olarak planlamasıdır. 26.4 milyar USD cari açıktan ise 65 milyar USD’lik turizm geliri ile çıkmayı planlamaktadır.
11. Kalkınma Planı’nın, ihracata dayalı istikrarlı büyüme modelini temel alması (sf. 27) bu planın başka bir açmazıdır. İhracata dayalı istikrarlı büyünmediği geçtiğimiz 40 yılda defalarca kanıtlanmıştır.
İthal ikamesini, direkt kamu yatırımlarını içermeyen plan, sadece özel sektörün dinamizmine bel bağlayan, serbest piyasa ekonomisi uygulanacağını döne döne yazan bir plan tabi ki planın gerçek hedefi olması gereken işsizliği yüzde 9.9’dan aşağı planlayamayacaktır.