12 Haziran seçiminin hatırlattıkları (TAMAMI)

NABIZ

12 HAZİRAN SEÇİMLERİNİN HATIRLATTIKLARI

Seçimlere şunun şurasında ne kqldı ki?
Sadece 19 gün.
Manzara hiç de iç açıcı değil.
Geçmişi yaşayanlar, 1946 seçimlerinin yaraladığı demokrasiyi anımsayanlar aradaki süreci ihmal etmeden önümüzdeki tabloya bir baksalar pek de gelecekten umutlu olamazlar.

1946 da çok partili yaşama geçişi sağlayan İsmet Paşa, bir de bakılmıştı ki; belli bir çevrenin dı etkisinde akıl almaz işler yapmaktadır: Örneğin Başbakanı Paşayı yanıltmış ve Milli Eğitim Bakanlığında oturan Reşat Şemsettin Sirer’in ,telkiniyle tarihi bir yanlışa sürüklemişlerdi. Paşa yaşamı boyunca bağlı kaldığı ve kalacağı Laiklik ilkesini bir kenara itmiş, DP nasıl dini siyasete alet ediyorsa, CHP de aldığı kararlarla yarışa katılmıştır. O günlerde dış baskılar var mıydı, yok muydu?
Yıl: 1945- İsmet Paşa “Bir tek eksiğimiz var. O da Mecliste muhalefetin varlığıdır!”derken batı, çok partili yaşama geçilmesini istiyordu. Bir süre sonra Dörtlü takrirle Paşanın Celal Bayar!la mutabakatı sonucunda DP’nin kuruluşuna başlanacaktı.


Bu arada CHP içinde olup bitenler sizlere Yeni CHP ‘de şu sıralarda olup bitenleri anımsatacaktır. Milli Eğitim Bakanlığında değişiklik yapılmamıştı ve Reşat Şemsettin Sirer1948- 50 arasında İsmet Paşayı, yanılttı ve Atatürk devriminin en güzide eğitim kurumu Köy Enstitülerini açan Paşaya yaşamının en büyük hatası işlettirdi. Köy Enstitülerinin kapılarını kapattırdılar. iİlk İmam Hatip- okulu da İstanbul’da Nuruosmaniye caminin müştemilatında açıldı. Orada bir Kuran Kursu vardı, onun adı İmam hatip okulu oluverdi.


1946 seçimlerini kazanan CHP ‘nin Meclisteki milletvekili sayısı 396, son anda seçime girme kararı alan DP ‘nin ise 61 ‘di.Seçim tartışmalıdır.


TARİHİ BİR DERS


Hasan Ali Yücel ve Köy Enstitülerin babası “Baba Tonguç” kendilerini boşlukta buldular. Hasan Ali Yücel-Kenan Öner davası sürüyordu ve unutulmaz Hasan Ali artık yoktu. Ya Tonguç ? O da Atatürk lisesine resim öğretmeni yapılmıştı.
Peki Laiklikten bunca fedakarlık karşılığında: “DP’ nin siyasette dini kullanmasına karşılık, yani DP ile yarış etmeye kalkışması İsmet Paşaya neye mal olmuştu?”
İşte 14 Mayıs 1950’den sonraki Meclis aritmetiği:
DP- 408 milletvekiliyle tek başına iktidar olurken CHP 69 milletvekiline sahip olabilmişti. Ne Reşat Şemsettin Sirer, ne ondan sonra; 1950 seçimlerinden az önce Milli Eğitim Bakanı yapılan Tahsin Banguoğlu’nun tarihi yanılgıları CHP ‘ye hiçbir şey kazandırmadı. Onlar İsmet Paşayı doğru bildiği Atatürk yolundan çevirmekle İsmet Paşayı ve CHP ‘yi 1973’e deki Ecevit’e kadar ezeli muhalefet yapmışlardır.
Şimdi bunları niçin anlatıyorum?


O devir başkaydı, o tek adam tek şef devriydi diyebilirsiniz. Ancak siyasette hata asla affedilemez ve o bedeli ,hatayı yapan ödemekle kalmaz, millet de vebal altında kalır.İş bu kadarla da kalmadı. 1954 seçimlerine giden DP ,İsmet Paşaya büyük bir yenilgiyi daha yaşattı:”Cumhuriyeti kuran CHP, onun başının üzerinde zafer meydanlarının çelengini taşıyan lideri İsmet Paşa 1954 de sadece 30 milletvekiliyle temsil ediliyordu.
O günleri anılarımda yazdım: İsmet Paşa adeta partisi içinde yalnız bırakılmıştı. CHP bitti, yok oldu diyenlerin başında o zamanın genç milletvekili Hıfzı Oğuz Bekata vardır. Bekata İsmet Paşaya:
“-Paşam ; bittik tükendik. Artık CHP kendisini toparlayamaz “ diyordu. Çok CHP milletvekili de Paşayı suçluyor ve:”Biz kafamızı devekuşu gibi toprağa gömdük” derken sanki İsmet Paşaya “”Çekil git” demek istiyorlardı .İsmet Paşa o günden sonra tarihi yeniden yazmaya başladı ve, eskiden kendisini eleştirenlerin çoğunu yanından uzaklaştırdı. İlk Hedefler beyannamesiyle partisini Atatürk’ün çizgisine çekti ve 1957 seçimlerinde Ana muhalefetin güçlü lideriydi ve gerisinde tam 178 seçme adam vardı. İşte o seçme adamlar Başbakan Menderes’e:
“Bana Allah bir daha o 27 Ekim gecesini yaşatmasın” dedirttiler. Paşa 75 yaşındaydı ve Partinin tek Akil ulusalcı lideri olmuştu. Ondan sonraki yaşamı, ihanetlere, yolunun kesilmesine, başına Uşak’ta taş atılması ve Meclis dışına atılmasına dek büyük mücadele ile geçti ve sonunda Türkiye Cumhuriyetinin tarihini yeniden yazmaya başladı. Sonra 27 Mayıs ve İsmet Paşanın demokrasi aşkı, onu kısa sürede olsa, koalisyonların Başbakanı yaptı. Ve Paşa’ya hiç ama hiç laiklik karşıtı eylemleri kabul ettiremediler. Paşa’ya hiç değilse kürsülerde siyaset için bir kere olsun Allah dedirtemediler. Paşa – Demirel anlaşmazlığının temel noktası Laiklikti.
1946 seçimlerinden sonra İsmet Paşayı kasetle değil ama dini siyasete alet etmekle kandıranlar, şimdi onun partisini Uluslar arası Finans odaklarının ve emperyalizmin kucağına oturtmak için iktidarın dümen suyuna gidiyorlar. Oyun ayni:” Onlar ne kadar dindarsa, biz de o kadar. Onlar ne kadar tarikatçıysa, biz de o kadar tarikatçıyız!” diyorrlar .” Atatürk düşmanlarını baştacı ettiler, soydan CHP’ lileri listelerden kovdular. Hatta koltuk uğruna onları devrimlere ve Atatürk’e karşı konuşturdular, yada hoşgörü gösterdiler” CHP şimdi onların elinde.


1946 lekesini CHP ‘nin hep başına kaktılar. Yetmedi: CHP ‘nin savaş yıllarında camileri ahır yaptığı iftirasına ses çıkarmadılar, İsmet Paşayı Hitler, Atatürk’ü Jakoben devrimci, İstiklal Mahkemeleri Başkan ve üyelerini cani ilan edenlere karşı durmadılar. CHP Genel Başkanına ”Ben irtica tehlikesi görmüyorum” dedirttiler. Hatta iki partili sisteme razı bile ettiler. Emperyalizmle kucak kucağa attılar. Peki; bu devran böyle mi devam edecek?
Göreceksiniz; 12 Hazirandan sonra CHP ‘de neler olacak neler?

kurtulaltug@aydinlikgazete.com