13 Şehit'in vebali -(TAMAMI)

13 ŞEHİT’İN VEBALİ
87 Yıllık Cumhuriyet Devletini çetelere teslim mi edeceğiz?
Hiç utanmadan “Yargı görevini yapar. Bekleyelim” diye TSK lerini hareket yeteneğinden yoksun bırakanlara soralım:, Hasdal’dakilere Silivri’dekilere sahip çıkamayan bir ordu ne yapar?
Ordumuzu şanlı orduluktan zanlı orduluğa dek götürenler şimdi hiç değilse vicdanlarının sesine kulak verseler ve bu güne dek tam 9 yıldır götürülen bu yanlış politikanın sonucudur bu 12 fidanın “pusuya düşürülerek şehit edilmesi” bile hala gaflet ve dalaletten uyanmamıza yetmiyor mu?
Öfkeliyim, üzgünüm ve siyaseti de, TSK’ini ne hale getirmişiz ki, bakın şimdi toplantı üstüne toplantı yapıyorlar ve sonuç alınamıyor.
Meclisi yok saymak, demokrasiyi istedikleri gibi biçimlendirmek için ille de terörü barınağında yok etmek varken hangi akıl, silahlı gözü kanlı terörü müzakereye oturttu? Terörle Mücadele Toplantıları, suçluların telaşının bir göstergesi değil miydi?
Konuşuyorlar, konuşuyorlar…
Sonuç yok!
Silahlı terör adeta Devlete meydan okumakta. Meydan okumakla kalsa iyidir.
Yazdık durduk: “Terörle mücadele onun silahlarına karşı silahla karşılık verilmeden oyunun kartlarını bir ömür boyu hapisle mahkum bir çete reisinin talimatlarına bırakılırsa, bu iş yürümez” Dedik. “Bu iş salt PKK nın ya da onu arkasına alan BDP ‘nin işi de değildir. Bu iş uluslar arası bir merkezden irade edilen adı konulmamış bir savaşı yaşamak zorunda bırakılmamız ve buna karşı devletin kurumlarının hareketsiz bırakılmasıdır.” Dedik. Hala çıkıyorlar ve hala nutuklar açıklamalarla hep ayni sözü söylüyorlar:”Ateş düştüğü yeri yakar”9 yıldır hep şehit cenazeleri kaldırıyor ve sonra işimize dönüyoruz. “Kanı yerde kalmayacak” diyorlardı. Kanları hala yerlerde değil mi?
Adamlar teröre dayanarak Diyarbakır’ı mesken tutarak Ankara’yı terk etmekle kalmadılar bir de Yerel Özerklik ilan ettiler. Arkasından da ulusal arası yardım isteğinde bulunacaklar. Bundan vahim bir olayı hiç yaşadık mı? Hala duruyoruz ve topyekun savaş boyutlarını gözden ırak tutuyor, Silahlı kuvvetlerin arkasına halk desteğini koyamıyoruz?Çünkü ordumuzu o denli yıprattık, o denli onurunu kırdık ki?
dış güçlerden korkuyoruz. Siyaset iradesini sözden ileri götüremiyor. 13 Türk genci şehit edilirken, hala haktan, özgürlüklerden söz ediyoruz. Alkış da alıyorlar. Bu ulus artık kifayetsiz siyaset adamlarının elindedir. Ne iktidar muktedirdir, ne muhalefet. Neden Ana muhalefet Belediye Başkanlarını, il başkanlarını toplayacağına Meclisi olağanüstü toplantıya çağırmaz ki ? Hep küçük adamların boş sözleri, her gün TSK ‘nin üzerinde yapılan siyasal ve medya operasyonlarına karşı duramayan bir Ordunun, kendi komutanına sahip çıkamayan bir Genelkurmayın eli silahlı eşkiyaya karşı kullanacak gücün başında olması gereken komutanlar hapisteyse, o güçten disiplinli bir mücadele beklenebilir mi?
Anladık! NATO’dan ABD ‘den, AB den korkuyoruz. Peki o zaman o koltukları neden işgal ediyorsunuz?
13 gencimizi şehit eden olayın ayrıntılarını bile halkına açıklamayı sıradan sayan bir karargahla Ordu ya bir savaşa girse olacak?
Bayan Clinton sanki bir sömürgeyi ziyaret için İstanbul’a geliyor. Neyi konuşacak? Elbette komşularımıza karşı kullanacağı Füze rampalarını anlaşmasını sağlama almak için. Liderler sıraya girmiş ve Bayan Clınton’unu ağırlayacaklar. Bu nasıl bağımsızlık? Atatürk size böyle bir devlet mi emanet etti? Emanete ihanet etmiyor musunuz? 87 yıllık Cumhuriyeti yıkıyorlar, kimsenin umurunda değil mi?
2008 den bu yana oynanan oyunu biliyorsunuz ve çaresizsiniz. Üniter yapı sarsılıyor, özerklik çağrıları açıktan yapılıyor. Ayrı bayrak, ayrı ordu, ayrı Başkent , ayrı ekonomik kaynak, ayrı bir bağımsızlık istiyorlar. Bunun manifestosu da hazırlanıyor ve iktidara sunuluyor. Arkasından gerekeni yapıyorlar ve eş zamanlı olarak 13 Asker şehit. Daha önce de ayni bölgede 2 asker bir sağlık memuru PKK tarafından esir alınıp kaçırılmıştı. Arkasından Özerklik ilanı gerçekleşiyor. Bu marifeti yapanlar üstelik 12 Haziran’da bölgeden bağımsız milletvekili de seçilmişler.
Peki, bu hareket bir başkaldırısı değilse nedir?
Hasan Cemal Kandile gidiyor geliyor. Gazetesinde yazıyor da yazıyor. Sanki kendisine verilen tarihi misyonu bu. Sanki görevi PKK sözcülüğü. Rahmetli Fikret Ekinci bu tiplere,”Messenger Boy”,yani haberci derdi. gazetecilik bu mu Tanrı aşkına? Onun görevi Kürtlere özgürlük sağlamak. Ulusal savaşta Atatürk’ün en yakınında bulunan Ermenilerce katledilen Cemal Paşanın torunudur bu!
Cengiz Çandar, bedeli SOROS tarafından beslenen

TESEV tarafından ödenen raporlarla dönüyor. Bunun adı da Kürt vatandaşlara daha çok özgürlük sağlamanın yolu.O da bir zamanlar Filistin kamplarında eğitim almış eski bir solcu! Yani şimdilik dönme..
İŞTE AÇILIMLARIN BEDELİ
Devletimizi çökertiyorlar. Anayasanın değişmesiyle hukuki bir dayanağa da gereksinimi bile olmayan bölücü silahlı bir güç karşısında hiç yapacak bir görevimiz yok mu? Halkımızın bu işe ne dediğini kimse sormuyor.
Açılımlar,açılımlar. Önce Habur rezaleti, arkasından İmralı Müzakereleri, bir yandan da TSK’nin tasfiyesi savaşamaz hale getirilmiş morali çökmüş ezgin bezgin bir zanlı ordu. Bir Ordunun komuta kademesinin yarısı Hasdal’da olan bir ordu da olsa, YAŞ bir an önce toplanmalı ve bu işe hukuki ve demokratik yol bulacağım diyeceğine, önce ordusunun onurunu kurtarmalıdır.
Yarın çok geç olabilir.
1990’lı yıllarda terörü yok eden komutanları aramıyor muyuz?