14 Ocak: Uygarlığı bayram yapanlar
Yazımızın başında büyük küçük, yetkili yetkisiz herkes için bir hayati tavsiyede bulunalım: Sünniler Alevilere, Aleviler Sünnilere, her iki kesim Musevi ve Mesihilere daha çok sarılsın. Daha çok sevsin. Daha çok korusun kollasın. İlişkilerinizi pekiştirin. Muhabbet ve kardeşliği samimi duygularla ve ilklere kadar yaşayın. Bu yaşam felsefesi hepimizin sağlık ve hayat sigortası olacak. Gözlerini toprak bile doyurmayan, tekelci hegemonyada zirve yapmış, karanlık zihniyetlerini alême musallat etmek isteyen, artık milyarların bile tatmin etmediği, daha çok elde etmek için tüm insani değerleri ayaklar altına almış, fuhuş, uyuşturucu, kumar, pornografi, 24 saat toplum mühendisliği yapan medyayı ve ‘güçlü olan ezer’ zihniyetinin hâkim olması için milyarlar harcamaktan çekinmeyen zifiri karanlık bir çağı inşa ediyorlar. Bu çağın panzehiri birbirimize olan sevgimiz ve kenetlenmemiz olacaktır.
SAHİPLENMEYİN SAHİP ÇIKIN
Ülkemizin ve özellikle çok çetrefilli ve kırılgan bir sürecin içinden geçen komşumuz Suriye’nin özellikle “Kayıp Zamanların İzinde” olan “Akdeniz Alevilerine”, Dürzilere, Kürtlere, Sünni-Alevi Türkmenlere, Doğu Kiliselerin temsilcisi Antakya, Süryani ve Ermeni Patrikhaneleri ve toplumlarına sahip çıkın. Sahiplenmeyin, sahip çıkın diyoruz. Yani hegemonya tamahından münezzeh benimseyin, koruyun, kollayın tavsiyesinde bulunuyoruz. Yapmazsak ve Türk-Suriye milletini yekpare görmez, “benden ve benden değil” yaklaşımıyla muamelede bulunursak Sünniler, Türkiye, Suudi, Katar, Arap Birleşik Emirlikleri ve arada kalmış Laik Sünniler olarak bölünür.
Dürzileri İsrail’e, Akdeniz Alevilerini Rusya, Fransa, ABD ve hatta İsrail’e, Kürtleri ABD ve İsrail’e, Şafi-Sünni olanların bir bölümünü Türkiye’ye, Sünni Türkmenleri Türkiye’ye, Alevi-Şii Türkmenleri Irak, İran veya Fransa’ya, İsmail’li Fransa, İngiltere veya Rusya’ya, Süryanileri İsveç, Almanya, ABD’ye, Ermenileri Fransa veya Rusya’ya sığınmak zorunda kalabilirler. Bu taksim atom bombasından daha yıkıcıdır. Bu konuyu önümüzdeki yazıda ayrıntılı işleyeceğiz. Bugünkü konumuz 14 Ocak’ı yeni yıl olarak kutlayan Akdeniz Alevilerine ayırdık. Coğrafyamız alemin bereketli hilalidir. Uygarlıklar beşiğidir. Akıl, hikmet, merhamet ile donatılmış, tarım üretimi yapabilen, sanatkar (sanayi kökenlidir ve eser ortaya koyan demektir) ilk Adem ve ilk insanın yurdudur.
TEKLİK ZİHNİYETİ
İnsanın ve yaratıcısının eseri olan tüm dinler ve itikatların harmanlandığı coğrafyadır. Akıllı insanın yarattığı zenginlik ve varlık coğrafyamıza sığmamış, tüm Akdeniz havzası, Batı Anadolu, Yunan, Balkanlar, İtalya, Adriyatik Denizi ve daha uzak diyarların topraklarında inşa edilen uygarlıklara tohum olmuştur. Zaman içinde bütünsellik ve birlikteliğin sembolü olan bayramlar bir dinin, mezhebin veya bölgenin tekelinde ufalmaya maruz kaldı. İtikada uygun değil iddiasıyla kutlamalar men edildi. Teklik zihniyeti hayatı bir siyah renge boyamaya yeltendi. Bu ise İnsanın doğası, tabiatın renk cümbüşü, hayvanların türevleri, zevkleri ve renkleri ile bağdaşmamaktadır. Bu sebeple çabaları çözüm sunmamış sadece yıkıcı olmuştur. İşte bu şart ve ahvalde Akdeniz Alevileri kadim yakın uygarlıkların bayramlarını içselleştirerek, koruyarak günümüze kadar taşıdılar.
KUZELLİ
Ocak ayının 14’üne tekabül eden gün, Kuzelli, Kalandes veya Ras El-Sene (Yeni Sene) olarak kutlanır. “Kuzelli” kelimesi çok eskilere dayanan, diller arası etkileşimle, zamanla Arapçaya da geçmiş bir söylemdir. MÖ 1450-1195 tarihlerinde Lazkiye'nin Ras Şımra (Ugarit) bölgesinde, bir ticaret kenti olan Ugarit döneminde, bu sözün iki kelimeden türemiş "kuz-li" şeklinde kullanıldığı, anlam olarak "ILAHIN DÖNÜŞÜ" anlamına geldiği, Bereket Tanrısı BAAL’ın kuraklığı yok ettiği anlamında kutlanan önemli bir gün olarak karşımıza çıkmaktadır. Filoloji uzmanları, tarih ve arkeoloji bilimcileri ise "KUZ-Lİ " kelimesinin Süryani-Arami dilinde “YENİ BAŞLANGIÇ" anlamına geldiğini belirtmiştir. Zamanla bu kelimenin Arapçada "KUVVE-ZELLE " anlamında kuvvet ve zillet olarak, bir kısmı da bu kelimenin tek kelime olarak ateşin harlandığı anı belirten "kavzele-kavzelet ennar”, “ATEŞ HARLANDI” anlamına geldiğini iddia ettiler. Bugün ayrıca “KALANDES BAYRAMI” olarak da kutlanmaktadır. Hz. Musa’nın Firavunu alt ettiği gün olarak zikredilmiştir. Bugün için, Hz. Musa’nın Tur Dağı’nda kutsal ateşi görmesi, kutsal ateşten Rabbin sesini işiten Musa'nın o cesaretle Firavun’u yendiği anlatıl- maktadır. Suriye'de ve yakın tarihe kadar Antakya’da bugün için ateş yakma ritüeli vardı. Kavzele dediğimiz "HARLI ATEŞ" bu olayla ilgilidir. Bunun anısını Museviler Roş Haşana (Senenin Başı) olarak kutlar. Aslında İbranice ve akraba dil Arapçada Roş veya Raş (Ras) Baş demektir. Haşana, veya Hasana ise iyilik yapma, yenilenme, düzeltme manasındadır. Roş Haşana iyilikte, yardımseverlikte yenilenmek, başlatmak, yeni bir sayfa açmak demektir.
Ras Essene, veya Yeni Sene modern takvim çalışmaları 8.yüzyılda başlamış, MÖ 46 yılında Jul Sezar(100-44) tarafından Julyen takvimine geçilmiş, son halini İmparator Agustus döneminde almıştır. Sonra da 13. Papa Gregory (1538-1612) Gregoryen, şimdiki Hz. İsa'nın doğumunu başlangıç olarak kabul eden hata payı minimum olan Miladi takvimini bulmuştur.
31 Aralık yılın sonu 1 Ocak yılın başı olsa da Doğu Ortodoks kilisesi yılbaşını 14 ocak olarak kutlamaktadır. Özetle şu özel anlamlar çıkacaktır: Kuzelli; Bereket tanrısı Baal'ın kuvveti ve kuraklığın zilleti (yenilgisi). Kuzelli; Hz.Musa'nın ateşten aldığı kuvveti, Firavunun zilleti. Kuzelli; Aramice yeni başlangıç, bereketin gelişi, firavunun yenilmesi mantıken yeni başlangıç manasına da gelir.
BİRLİĞİMİZE VESİLE OLUŞTURSUN
Akdeniz Arabi Alevilerin kadim inancı olan Kuzelli ve Kalandes günlerinden yıllar sonra ocak ayının 14’ü yeni yıl olarak kutlanmaktadır. Bu, tesadüfi değil aynı coğrafyada kadim ortak bir kültürün soyundan gelmiş olmaktır. Bu bayram eskiden Suriye, Lübnan, Adana ve Mersin’de de kutlanırken günümüzde sadece Hatay yöresinde kutlanmaktadır.
Birliğimize, dirliğimize ve kardeşliğimize vesile oluştursun. Kutlu ve bereketli olsun. İnsana kudret İnsan düşmanlarına zillet olsun. Allah’ın selamı ve rahmeti sizlere daim olsun.