15 Temmuz'un karşısına 30 Ağustos'u koyanlar

15 Temmuz, bu ülkenin Atatürkçüleri ve anti-emperyalistleri için bir zaferdir. 30 Ağustos’un öz be öz kardeşidir. Atatürk o gece ne yapardı? “Böyle darbe mi olur” şüphesiyle evinde mi otururdu, yoksa silahını kuşanır, “tek kişi kalmış olsa bile” ABD uşağı FETÖ’cülerin üzerine mi yürürdü? Elbette ikincisi. Atatürkçülük, laf değil eylemdir.

15Temmuz gecesi ne oldu? ABD emperyalizmi, 40 yıldır devlet ve ordu içerisinde örgütlediği FETÖ Gladyosu eliyle Türkiye’de darbe yapmaya kalktı. Türk Milleti ve Türk Ordusu canı pahasına bu kalkışmayı bastırdı. Buna karşılık kendisini “Atatürkçü” olarak tanıtan bir kitle “Bizim zaferimiz 15 Temmuz değil 30 Ağustos’tur” kampanyası yürütüyorlar. Akılları sıra Atatürk’le 15 Temmuz’u karşı karşıya koyuyorlar. Atatürk’ü yakın tanıyoruz ve Atatürk’ü sadece kaynakçasız Yılmaz Özdil menkıbeleriyle “tanıyan” tarih cahillerine söyleyeceklerimiz var. Ama önce 15 Temmuz nedir, onu bir hatırlayalım.

15 TEMMUZ BAŞARILI OLSAYDI...

15 Temmuz darbesi başarılı olsaydı, Ergenekon davası beraatle sonuçlanmazdı, vatanseverler ya hapse atılır, ya da infaz edilirdi. (Yatakta basacağız, şafakta asacağız) Türkiye, Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı Harekâtlarını yapamaz, ABD’nin sözde Kürt koridoru planını yerle bir edemezdi. Türkiye, Barzani’nin sözde bağımsızlık referandumuna İran ve Irak’la birlikte tavır alamaz, Güneyimizde İkinci İsrail kurulurdu. PKK ile mücadelede öne çıkan komutanlar tutuklanır ya da infaz edilir, Türkiye’de yeniden Amerikancı açılım süreci başlar, PKK Güneydoğumuzda “öz yönetim” ilan ederdi. Türkiye, Suriye ve Irak’taki “Kürdistanlar” birleştirilir ve ABD-İsrail planı hayata geçerdi. Türkiye potansiyel müttefikleri olan İran, Rusya ve Çin ile düşman edilirdi. Yeni “uçak düşürme” krizleri olurdu. Astana süreci yaşanmazdı. S-400 almazdık, hava sahamız korumasız kalırdı. Doğu Akdeniz’e sondaj gemileri gönderemez, ABD-İsrail ve Yunanistan planlarına teslim olur, yeni “Annan Planı” süreçleriyle KKTC’yi elden çıkarırdık. FETÖ Gladyosu gemi azıya alır, yeni Ergenekon-Balyoz tertipleri, Hrant Dink cinayetleri, Rahip Santoro, Zirve Yayınevi katliamları, Sivaslar, Başbağlarlar peşi sıra gelirdi. Türkiye asker-sivil, asker-polis, polissivil, sivil-sivil, Türk-Kürt, Sünni-Alevi çatışmalarına sürüklenirdi. İç Savaş değil, İç Savaşlar yaşanırdı. TBMM ve Anayasa ilga edilir, demokrasi rafa kaldırılır, Atatürk Cumhuriyeti yok edilir, FETÖ diktatörlüğü kurulur, Türkiye Vaşington ve Pensilvanya’dan yönetilirdi. Böyle bir Türkiye’yi hayal edebiliyor musunuz? Ben edebiliyorum. Çünkü 2014’e kadar süren BOP Eşbaşkanlığı döneminde, bunların hepsinin örneklerini gördük. 15 Temmuz, Türkiye’ye yönelik ABD tasallutunun zirvesi olacaktı. Üstelik bu tasalluta karşı bütün demokratik direnme mevzileri de elimizden alınmış olacaktı!

15 TEMMUZ KİMİN ZAFERİ?

15 Temmuz, bu yüzden iktidarın olduğu kadar, hatta onlardan çok, bu ülkenin Atatürkçüleri ve anti-emperyalistleri için bir zaferdir. Türk Milletinin zaferidir. 15 Temmuz, 30 Ağustos’un karşıtı değil, devamıdır. Türkiye’nin 150 yıllık bağımsızlık mücadelesinin en önemli kırılma noktalarından biridir. Türkiye ile ABD’nin silahlı muharebesidir.

Bu nedenle 15 Temmuz, 30 Ağustos’un öz be öz kardeşidir. Atatürk 15 Temmuz gecesi ne yapardı? Soru budur. “Böyle darbe mi olur yea” diye şüpheler oluşturup evinde ya da şezlongunda göbeğini mi kaşırdı, yoksa postallarını giyer, silahını kuşanır, “tek kişi kalmış olsa bile” ABD uşağı FETÖ’cülerin üzerine mi yürürdü? Elbette ikincisi.

ATATÜRK VE VATAN

Çünkü Atatürk, her şeyden önce antiemperyalistti, bağımsızlıkçıydı. O’nun eylemini belirleyen birincil etken, bağımsız vatan tutkusudur. Atatürk bugünün “Bijim jafeyimij Otuj Ayuştoştur” diyen sahte Atatürkçüler gibi olsaydı, Trablusgarp’ta, Çanakkale’de ve Birinci Dünya Savaşı’nın diğer cephelerinde görev almazdı. Mesela, “15 Temmuz’u savunursam, Erdoğan’ı savunmuş olurum” diyen kıt akıllı gibi, 1911’de “Trablusgarp’ı savunursam, Padişahı savunmuş olurum” ya da 1915’te “Çanakkale’yi savunursam Padişahı savunmuş olurum” demesi gerekirdi. Ancak Atatürk, sahte Atatürkçülerden farklı olarak, Trablusgarp’ı ya da Çanakkale’yi savunmanın, Padişahı değil VATAN’ı savunmak olduğunu biliyordu. Padişah, teferruattır. Mevzu bahis olan Vatan’dır. “Önce Vatan” yani. Bu yüzden Vatan Partisi, Türkiye’nin ABD piyonu PKK ve FETÖ’ye karşı savaşını “Saray savaşı, Erdoğan’ın savaşı” diye yok saymak isteyenlere, “Hayır, bu savaş VATAN Savaşıdır” diyerek bayrak açtı. Gerçek bu ve biz yalnızca gerçeğe bağlıyız.

ATATÜRKÇÜ KİMDİR?

Demek ki Atatürk, 15 Temmuz gecesi darbeye karşı koyardı. Çünkü mesele Vatan meselesi. Bu nedenle 15 Temmuz 2016 gecesi yapılacak en Atatürkçü eylem de darbenin karşısına dikilmektir. O gece sokağa çıkıp, ABD emperyalizmine direnen vatandaş, Atatürkçü vatandaştır. Çünkü Atatürk ve arkadaşlarının bize miras bıraktığı Vatan’a göğüslerini siper etmişlerdir. Can vermişlerdir. Kışla kışla darbecilerle çarpışan, şehit ve gazi olan subaylar, astsubaylar, polisler Atatürk’ün askerleridir, polisleridir. Çünkü Atatürk gibi emperyalistlere karşı kora kor mücadele etmişlerdir. O gece darbecilerin uçakları havalandığı an vaziyet alan, milleti ve orduyu direnişe çağıran Vatan Partisi, Atatürk’ün partisidir. Çünkü, Atatürk gibi “Ya İstiklâl Ya Ölüm” çağrısı yapmıştır. O gece bankamatiğe, süpermarkete koşan, darbe bildirisini alkışlayan, tankları selamlayan kişiler ise, istedikleri kadar kendilerine “Atatürkçüyüz” desinler, coşup coşup İzmir Marşı okusunlar, sahte Atatürkçülerdir. “Yeniden gel Samsun’dan sarı saçlım, mavi gözlüm” dedikleri Atatürkümüzün milleti ve askeri, Samsun’dan gelmiş ve ABD darbesini bastırmıştır. Çünkü Atatürkçülük, laf değil eylemdir. Üstelik, rakı içip gevezelik etmekten daha büyük bir eylemdir. Demek ki Atatürk’ü önce sahte Atatürkçülerden kurtarmak gerekiyor.