19 Mayıs
Yar deyince “kalem elden düşüyor”, diyor ya ozan. Bu yazı da biraz öyle gelişti.
Başka bir konuya niyetlenmiştim, yazı günümü anımsadım: 19 Mayıs’a denk geliyordu.
Akan sular durdu; belki bin kere yazılmıştı ama, kalemi ele aldım; bir daha yazmak istedim:
19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramımız sonsuzca kutlu olsun!
Yıllar önce açılan özgürlük ve bağımsızlığın sancağı, bir daha inmemek üzere gönderdedir.
İçinde bulunduğumuz zorlu süreçte, her geçen gün, gençlerimiz Atatürk’te birleşmektedir.
Bugünün savaşımı: sınır ötesinde topraklarımızı korumak ve ekonomiyi ayakta tutmaktır.
Fedakarlıklar sergileyen halkımız geleceğin ferah günlerini de paylaşmayı hak etmektedir.
Vatan savaşını güçlendirmek, toplumu güçlendirmekten geçer; başlıca yolu ekonomidir.
Gençlerimizin işsizlik sorununu azaltmak, onlara çağdaş, eşitlikçi eğitim sunmak zorundayız.
Türk gençleri, geçerli mesleklere, meslek veren diplomalara, kurallı işlere kavuşmalıdır.
Ekonomik ve siyasal sorunlarımız çeşitlidir, çözüm yoluysa tektir: Atatürk’ün yolu!
Atatürk, bölge merkezli dış politikayı; devletler arasında hakkaniyetli ilişkileri öğütlemiştir.
Birleşmiş Milletler'in tümü toplansa, Mustafa Kemal kadar güzel bir ışık yakamazlardı…
Gazi, kapitalizme ve emperyalizme tavır almış, kalıcı barışı savunmuş, insancıl sestir.
Karma ekonomi modeliyle, KİT’ler eliyle, ulusal kaynaklara dayalı kalkınmanın müellifidir.
O nedenle sesi çağlayan, düşüncesi ışıldayan, eserleri yaşayan bir dünya lideridir; Atatürk.
Türk gençliği işte bunun farkındadır; ulusal bayramları kutlamaya layık olmaya çalışmaktadır.
19 Mayıs Türk devriminin en önemli günlerindendir. O devrim Türk halkıyla kazanılmıştır.
Atatürk, kurtuluştan kuruluşa her aşamada halkımıza güvenmiş ve onu asla aldatmamıştır.
Kadın-erkek eşitliği temelinde laikliği, çağdaş hukuk düzeniyle mülkün temeli adaleti,
Dilde, alfabede öze yöneliş ile on bin yıllık uygarlık tarihimizin al bayrağımıza işlenmesini,
Kırsaldan başlayan kalkınma, milli sanayileşmeyle üretim gücümüzün harekete geçirilmesini,
Müslümanlığı insancıl yorumlayan Anadolumuzla, aydınlanmanın yollarının açılmasını,
Kuldan “bireye”, tebaadan “topluma”, yabancılara uşaklıktan “vatandaşlığa” giden süreci;
başlatan, yapılandıran, bizlere bu onurları yaşatan ve geleceğe umutla bakmamıza neden olan, Atatürk ve Türk devrimidir; işte Türk Milleti de, gençlik de, bu gerçekte birleşmektedir.
Kuşkusuz aradan geçen yıllar içinde ve halen Türkiye önemli badirelerle yüzleşti, yüzleşiyor.
Ölçüsüz özelleştirmeler, yaşamını yitirmiş yasalar, liyakatten uzaklaşılması ve plansızlık;
Borçlu bir bütçe, boşalan bir Hazine, kentlerde yağmacılık, gençler arasında işsizlik yarattı.
Türkiye çok önemli enerji rezervlerinin, iktisadi köprüyolun üstündeyken; ektiğini biçti!
Dış politikada zamanla serüvenci sayılır tavırlar alındı, söylem tutarsızlıkları yaşandı.
Tüm bu olgular ve 19 Mayıs yolundan ayrıldığımız kadar, çıkmaz sokaklara sürüklendik.
Buna karşılık son yıllarda belli bir bilinçlenme yükseliyor, bunda da gençler başı çekiyor.
Türkiye etkince üretmeli, hakça bölüşmeli, dünyada sözünü yükseltmelidir.
Bunu yapacak olan siyasettir; siyaset ise, kendine mutlaka çeki düzen vermelidir.
Ayakları gerçeğe basmayan, söylemleri gerçekle bağdaşmayan siyaseti aşmalıyız.
Türkiye’yi Türkiye’den konuşan bir siyaseti üretecek ve sahiplenecek olan gençlerdir.
O nedenle siyaseti; eylemleri, söylemleri, gündemi, dinamizmi itibariyle gençleştirmeliyiz.
Bugün, 19 Mayıs’ta buluşmak, Atatürk’te birleşmek, çağımızın doğru siyasetidir.
Atatürk her zaman gençliktir, her zaman devrimciliktir, her zaman milliyetçiliktir.
Ulusumuzun ve tüm ulusların sorunlarını çözecek olan O’nun insancıl hakça yoludur.
İşte şimdi yürekler birleşiyor, kalem elden düşüyor ve “lambada titreyen alev üşüyor”…