19 Mayıs

Her öğretim yılının ikinci döneminde başlardık çalışmaya. Beden Eğitimi öğretmenlerimizin, hazırladığı hareketleri, sabahları yedi yüz öğrenci müzik eşliğinde nasıl bir uyum içinde yapardık; düşündükçe bugün de heyecanlanıyorum.

Beden Eğitim öğretmenlerimizin hazırladığı hareketlere müzik öğretmenlerimiz halk müziğinden, sevilen şarkılarından, klasik müzik yapıtlarının hareketli parçalarından ezgiler seçerler; büyük bir coşkuyla devinirdik alanlarda.

Marşlarımızla çıkardık kimi zaman alana, koşarak. Kimi zaman tatlı bir vals müziği adımlarımızı yönlendirirdi.

Birinde “Yine bir gülnihal/Aldı bu gönlümü” şarkısının ezgisiyle nasıl da hoş duygular içinde aşkı, sevinci, gücü, beceriyi yaşardık kendimizde. Gençtik, güzeldik, yakışıklıydık.

Isparta Gönen İlköğretmen Okulu’nun 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı etkinliklerinde ayrı bir yeri vardı Isparta’da. Bütün okullar gösteriler hazırlardı bu güzel gün için.

Okulda her şey saatiyle, müziğiyle belliydi.

Sabah kahvaltıdan sonra girdiğimiz ‘mütala’dan sonraki yarım saatlik arada bir gün Milli Oyunlar, bir gün jimnastik hareketleri yapıyorduk. Yedi yüz kişi aynı anda aynı hareketleri yapıyor, halk oyunları oynuyorsak aynı anda diz vurup aynı anda havaya kalkıyorduk.

Böyle bir gençlik yetiştirdi Cumhuriyet’in okulları o yıllarda. Başka okulların öğrencileriyle de dostluklar, arkadaşlıklar kuruluyordu. Alanlardaki gösterilerde alttan alta bir yarış varsa da hiçbir zaman öğrenciler arasındaki arkadaşlığı, kardeşliği etkilemezdi. Biz sporu spor için, sağlık için yapıyorduk.

Jimnastik hareketleri her yıl değişirdi. Öğretmenlerimizin bu konudaki yaratıcılıkları, araştırmaları bizi daha bir coştururdu. Örneğin 1961-1962 öğretim yılının 19 Mayıs hareketlerine kalaslarla hazırlandık. Dört kişi bir kalası indirip kaldırarak, çevirip döndürerek bütün bir okulun yarattığı görsellik parmak ısırttı bir kez daha o yıl.

Ispartalıların doldurduğu stadyumda Gönen İlköğretmen Okulu’nun gösterisi hep en sona konurdu. Çünkü Ispartalılar bizi beklerdi. Yatılı okuyorduk; gün yirmi dört saat birlikte olmanın uyumunu, öğretmenlerimizin sevgi dolu yaklaşımlarıyla en güzel gösterilere dönüştürüyorduk.

Bizim okulumuz Gönen Köy Enstitüsü’nden öğretmen okuluna dönüştürülmüştü. Köy Enstitüleri geleneği ruh olarak sürüyordu bizde. Ulusal oyunlarımızı orada öğrendik. Dilimizin varsıllığını, sanatın yücelten etkisini orada gördük. Müziğin bir yaşam olduğunu orada kavradık.

Bugünlerde iktidara yaranmak peşinde olan valilerin 19 Mayıs gösterilerini yasaklamaları ulusal bayramlara temelden karşı oldukları içindir. Gerekçeleri her zaman hazırdır. Üstelik olağanüstü hal uygulamaları, güvenlik, her zaman ellerinin altındaki hiç de inandırıcı olmayan gerekçelerdir. Yetkili olabilirler ama hiçbir zaman haklı değillerdir. Sağlıklı, müzikle yaşayıp edebiyatla, şiirle, güzellikle ruhunu eğiten bir insandan ne zarar gördü bu valiler acaba?

Bundan birkaç yıl önce beni bir 19 Mayıs’ta Güneydoğu’da bir ile götüren kitapçı arkadaşın bu gösteriler için “Bir gün bunlar bitecek” diye mırıldandığını işittiğimde şaşırmış, üzülmüştüm. Kendi İmam Hatip çıkışlıydı, ateistti. Daha çağcıl bir insan, aldığı eğitimin koşullanmalarını aşmış bir insan, diye görüyordum onu. 19 Mayıs gösterilerinden duyduğu rahatsızlık, onun gerçekte Cumhuriyet’in getirdiği çağcıl eğitime, uygar bir dünyanın yaşam biçimine karşı olduğunu gösteriyordu.

Din okullarının yapısında çağcıllık yoktur. Bilim yoktur. Varlıkları; bilimsel eğitime de, laik düzene de, insanca yaşanabilecek güzellikleri sağlayacak uygarlığa karşı biçimlenmiştir.

Tarihi yalanlarla, safsatalarla öğrendikleri, dedikodu düzeyinde bildikleri; tarihte kendi istediklerini gördüklerinden gerçeği hiçbir zaman yakalayamazlar.

Zaten gerçek diye bir dertleri de yoktur. Bu kafalar, vali olsun, bakan olsun, kim olursa olsun bu ülkeye hizmeti değil kendi inançlarına hizmeti düşünür ancak. O nedenle bu kafalardan iyi niyetli bir çaba beklemek boşunadır.

Yasaların kendilerine verdiği gücü, halkın yararına değil kendi duygularına , çıkarlarına göre kullanırlar.

Bizim okuduğumuz okullarda 19 Mayıs gösterileriyle ortaya çıkan güzellikleri bunları kavramaları da olanaksızdır. Ulusal bayramların çocuklarımıza, gençlerimize kazandırdığı yurtseverlik duygusu bunlara uzaktır. O nedenle de yasaklamak onları rahatsız etmez.

Yine de bakıyorum da yurdun dört bir yanında ulusal bayramları eskisinden çok coşkuyla kutlayan kitleler var. Etki tepki ilişkisi burada da görülüyor.

Öyle görülüyor ki büyük insan Mustafa Kemal Atatürk’ün ulusumuza kazandırdığı derin yurtseverlik duygusu bunların da, bunların ağababalarının da en büyük korkusudur. Baskıları da bundandır.

İstediklerini yapsınlar. Bilgiyle vicdan her zaman yalanın, korkunun üstesinden gelmiştir; gelecektir. İnsanlığı geliştiren de bu iki öğedir. Bunları bilmeyenler, bunlardan yoksun olanlar düşünsün.