2007- 2012 dersleri -(TAMAMI)

Karşı devrimin ilerlediği ve yeni mevziler ele geçirdiği bir dönemde, direniş bayrağını yüksekte tutmak yaşamsal önem taşır. Bu direnç, umudu ayakta tutar, halkın içindeki devrim enerjisini korur, toplumsal dokunun çürümesini engeller. Umut kalmaz, devrim enerjisi söner, toplumsal doku çürürse, sadece yaşanmakta olan dönem değil, gelecek de peşinen yitirilmiş olur. Böyle dönemlerde, karşı devrimin saldırılarına boyun eğmeyen bir “devrim ve yurtseverlik kalesi”, devrimin geleceği için vazgeçilmezdir.

Kısa tarihçe

2007-2011 döneminde böyle bir kale oluşturan İşçi Partisi, milletimizin en değerli varlığını, “geleceğini” korumuştur. 2007, ülkemizde karşı devrimin devlet katını ele geçirdiği yıldır. 2007-2011, yurtseverleri sindirme, Türk ordu, yargı ve medyasını denetim altına alma, meclis içindeki muhalefeti yeniden şekillendirme operasyonlarının yürütüldüğü dönemdir. 2012’de karşı devrim açısından sıra artık Atatürk Devrimi’nin toplumsal yaşamın içinden tasfiyesine, diğer bir deyişle “kültür karşı devrimi”ne gelmiştir.

2012, karşı devrimin duvara dayandığı, halkın devrimci enerjisinin yüz binlerle ve bütün yurt düzleminde yeniden sahneye çıktığı yıldır. Bunun bir nedeni, karşı devrimin ardındaki esas güç olan ABD’nin gerilemesi ve Büyük Ortadoğu Projesi’nin Suriye’de kayaya toslaması ise, diğer bir nedeni de karşı devrimin “uzaklarda gibi gözüken” devlet katından doğrudan halkın yaşamının içine inmeye başlamasıdır.

2013’ün başarı ölçütü nedir?

Kitleler, kendi mücadele deneyimleri içinde öğrenirler. 2012 yılında 19 Mayıs’ın, Ulus’un, Tandoğan’ın, Silivri’nin, Hatay’ın kilitlendiği hedef, artık bir “milli hükümet”i iktidara taşıyacak toplumsal gücün yaratılmasıdır. O zaman ihtiyaç, bir Milli Hükümet Programı bulunan, vatandan ve emekten yana bütün güçleri birleştirme hedef ve yeteneğine sahip olan Parti’yedir. Bu parti, İşçi Partisi’dir.

Halkın mücadelesiyle birlikte, 2013 yılının başarı ölçütü de yükselmiştir. Ölçüt, iktidara yönelecek güçlerin birliğini sağlayarak, “Milletin Seçeneği”ni yaratmaktır. Bir devrimci partiyi büyütecek olan, bu çıtaya uygun davranmaktır. Bu hedefi benimseyen her yurttaşın da İşçi Partisi’ne katılarak onun bütün milli güçleri birleştirme yeteneğini güçlendirmesi, çözümün anahtarıdır. Bugün birliğe “harç” olma savıyla beklemede kalmak, “ayıraç” olmaktan başka bir işe yaramaz.

Parlayan ve sönen yıldızlar

Bugün karşı devrimin başarısı, bütün önemli dönüm noktalarında, CHP ve MHP’nin istenen adımları atmasını sağlamaya bağlıdır. Bu oyunu boşa çıkarmak, Milli Hükümet’i iktidara taşımanın “olmazsa olmaz” koşuludur. Bunu sağlayacak olan da, yine güçlü bir Milli Seçenek yaratma siyasetidir.

1990’lar Türkiye’si, çok sayıda siyasal parti ve liderin yükseldiğinden çok daha hızlı biçimde sönüşüne tanık olmuştur. Bu iniş çıkışları belirleyen ana etken, Türkiye’nin karşı devrime olan direncini kırmaya çalışan ABD’nin gereksinimleri olmuştur. Bugün de ülkemiz benzer altüst oluşlara gebedir. Ama bu kez kimin yıldızının parlayıp, kiminkinin sönecek olduğunu yükselen devrimin gereksinimleri belirleyecektir.