2015 Toprak Yılı

4 Aralık 2014 tarihinde Birleşmiş Milletler Gıda Tarım Örgütü (FAO) 2015 yılını Uluslararası Toprak Yılı olarak ilan etmiştir. Toprağın insan yaşamında su ve hava kadar önemli olduğu yadsınamaz bir gerçektir. Hızla yok olan ve kirlenen bu doğa parçasının yaşamsal değeri üzerinde önemle durmak gerekir.

Türkçede bu iki kelime sıklıkla birbiri yerine kullanılmaktadır. Kuşkusuz bunlar aynı değildir. Arazi (land) çok geniş anlamıyla kara parçalarıdır. Toprak (soil) ise, kara parçalarının bir unsurudur. Araziyi bir yerden bir yere taşıyamazsınız. Ancak toprak taşınabilir. Bu kesin ayırıma karşın, özellikle toprak kelimesi arazi yerine kullanılmaktadır (Kendim de kullanmışımdır). En iyi bilinen “toprak reformu” ifadesidir. Aslında burada gerçek anlamda kastedilen toprak değil arazidir. Bu birbiri yerine kullanma bazen yanlış kullanımlara da neden olduğu için bu konunun altını çizmek gereğini duyduk.

SINIRA GELİNDİ

Dünya yüzeyinin yüzde 70.9’u sularla kaplı olup yüzde 29.1’i arazidir. İnsanoğlu yerleşik tarıma geçtikten sonra tarihi süreç içinde uygun arazileri tarımsal üretim amacıyla kullanmış, ancak nüfus artışı vb. faktörlerle çayır-mera alanları, tropik savana ve ılıman bölge yaprak döken ağaçlıklar ve tropik ormanlar işlenen tarım alanlarına dönüştürülmüştür. Bu dönüşümün küresel ölçekte son sınırına gelindiği de bir gerçektir. Bir anlamda zorunlu olan bu dönüşümün yarattığı çevre sorunlarından söz ederken, mevcut tarım alanlarının tarım dışı amaçlarla kullanılması yaman bir çelişkidir.

Arazilerin ancak belirli bir bölümünün tarıma uygun olduğu bir gerçektir. FAO verilerine göre dünya arazi varlığının yüzde 33’ü tarım alanı olarak kullanılmaktadır. Yaklaşık 48.85 milyon km2 olan tarım alanlarına ait bu yüzde 33’lük oranın yüzde 1’e yakını uzun ömürlü bitki alanı, yüzde 9.27’si işlenen alan ve yüzde 22.53’ü ise daimi çayır-mera alanıdır.

ARAZİ VE TOPRAK SORUNLARI

Arazinin tarıma uygunluğu, sabit olan çıplak arazi, onu çevreleyen eko-sistem ve taşıdığı toprağın miktar ve niteliğiyle ilgilidir. Bu ilişki nedeniyle, öncelikle araziyi tarımda tutmak, ondan sonra toprağı korumak gerekir. Verimli bir arazi üzerine bina yaparsanız arazi arsa olur, bu arada toprak da yok olur. FAO tahminlerine göre, dünya topraklarının yüzde 30’u erozyon, toprağın bir yolla kaplanması, tuzlanma, organik maddesi ve yapısının bozulması, asitleşme, uygun olmayan kullanımlarla kirlenme vb. yollarla bozulmakta ve gerçek niteliğini kaybetmektedir.

Yeni yaklaşımlar uygulanmadıkça 2050 yılında işlenen ve verimli arazi miktarının 1960’ların ancak dörtte biri kadar olacağı ileri sürülmektedir. Toprak yok olduktan sonra geriye dönüş olanaksızdır. Teknik olarak, uygun arazilerde 1 cm toprak oluşması için 100 yıl gerekmektedir.

Toprak sadece tarımsal üretimin temel unsuru olmayıp, karbon döngüsü, su tutma ve temizleme, taşkınlar ve kuraklık zararlarının azaltılması vb. fonksiyonlarla ekosistem için yaşamsal önemdedir. Örneğin arazi kullanımındaki değişim ve arazideki bozulmaların küresel karbon salınımının yüzde 20’sine neden olduğu belirtilmektedir.

KÖYLERİN MAHALLE YAPILMASI

Türkiye’de de tarım arazileri amaç dışı kullanımı yoluyla azalmaktadır. İlk tarım sayımını yapıldığı 1927 yılında toplam arazinin yüzde 70’i tarımsal amaçla kullanılırken, bu oran 2011 yılında yüzde 51’e düşmüştür. 1927 yılında 46.3 milyon hektar olan çayır-mera alanlarının 2011’de 18.7 milyon hektara düşmesi en çarpıcı değişmedir. Arazilerin hızla arsa yapılması bunun temel nedenlerinden biridir. Bu konuda söylenenlerle izlenen politikalar birbirine uymamaktadır.

Örneğin köylerin yasayla mahalle yapılmasının bu kayıpları artıracağı kesindir. Türkiye’de toprak yapısının da çok verimli olduğu iddia edilemez. Kimyasal gübre kullanımı, hatalı toprak işleme, yanlış ve aşırı sulama vb. nedenlerle nitelikli topraklar hızla bozulmaktadır. Önemli faktörlerden birisi de erozyondur.  Her yıl tarım alanlarından 500 milyon ton, tüm ülke yüzeyinden 1.4 milyar ton verimli üst toprak, erozyonla kaybedilmektedir.

Kısaca toprak aş, giyinme, barınma, iş demektir. Toprağın insanlık için yaşamsal önemi kadar manevi değeri de yüksektir. Toprak bir anlamda vatandır. Toprağa, toprağı bol olsun demeden, gerekli önlemleri alalım, kendimiz kadar gelecek kuşaklar için toprağımıza sahip çıkalım.