2018’de Türk gençliğine düşen görev

Tarih boyunca tanık olunan tüm demokratikleşme girişimlerinde gençlik hareketlerinin konumlanışı süreçlerin sonuçları itibariyle kritiktir.

Büyük Türk Şairi Nazım Hikmet bu durumu 1950’de yazdığı bir şiirde gençliği “ilerinin yenilmez bayrağı”, “karanlığın gerinin düşmanı”, “su katılmamış yurtseverler” betimlemeleriyle ifade eder.

Örneğin, Fransız Devrimi genç aydınlarıyla ünlüdür. Çin’de halk cumhuriyetinin öncüleri 4 Mayıs 1919 Gençlik Hareketi’nin içinden şekillenmiştir. Rusya’da 1905 Devrimi öncesindeki grevlere katılan gençler Şubat ve Ekim Devrimlerinde aktif roller oynamıştır. Küba’nın kurtuluşunun simgesi Fidel Castro öğrencilik yıllarından beri örgütlüdür ve henüz 27 yaşındayken partisinin milletvekili adayıdır.

Türkiye’de de gençlik; 1908 Hürriyet Devrimi’nden Cumhuriyet’e, 27 Mayıs Devrimi’nden 1968’e, Haziran Ayaklanmasından bugüne memleket meselelerinde en önde saf tutmuştur. Türkiye gençlik hareketi, ülke sorunlarını hep omuzlarında taşımıştır.

Yeni Osmanlılar, İttihat ve Terakki Cemiyeti, Cumhuriyet Devrimi kadroları, 27 Mayıs kuşağı ve 68’liler… Hepsi Türkiye’deki devrimci gençlik hareketinin öz kökleridir, tecrübe pınarlarıdır ve övünç kaynaklarıdır.

Bu deryanın içinden gelen büyük devrimci önder Atatürk’ün “Bütün ümidim gençliktedir” sözü de tarihte gençliğin rolünün beklentisidir. Gençlik, doğası gereği toplumsal mücadelenin ateşleyicisidir.

Kökleri, pratiği ve beklentisiyle Türk gençliğinin karakteri ise şu beş temele oturmuştur: Vatanseverlik, hürriyetçilik, emekçilik, devrimcilik ve teşkilatçılık…

Tam olarak da bu nedenle emperyalistler, Türkiye’ye yönelik her türlü tasarımında Türk gençliğini kuşatmaya özel önem verdiler. Onun genetiğini değiştirmek için yoğun çaba sarf ettiler. Türk gençliği; vatanının bölünmesine tepki göstermesin, Cumhuriyetinin yıkılmasına isyan etmesin; uluslararası tekellerin ve komprador sınıfların topraklarının ve milletinin zenginliklerini iç etmesine göz yumsun istiyorlardı. Bu uğurda eğitim ve öğretimi baştan aşağı kurgulayarak müfredatlar değiştirttiler. Üniversite kürsülerini ve mahalleleri işgal ederek gençliği etnik, dini, mezhepsel, cinsel kimlikler üzerinden bölmeyi ve bencilleştirmeyi denediler. İdeolojik, kültürel ve bedensel; açık ve kapalı her türlü saldırıyı düzenlediler.

Sosyalizm maskeli terör örgütü kuyrukçusu, milliyetçilik makyajlı batıcısı, Atatürkçü görünümlü neoliberali kendilerini parçaladılar; yine de başaramadılar. Amerikancılar uzun yıllardır uğraşsalar da kendi gençliklerini yaratamadılar. Türk gençliğinin genetiğini bozamadılar. Gençlik hareketini Amerika’nın yörüngesine sokamadılar.

İzin vermedik! Önce, en başından beri sağlam durarak üniversiteleri bölücü terör örgütü PKK’nın şehir kampları olmaktan çıkardık. Sonra, bilcümle Amerikancıların gerçek yüzlerini –sahte hümanistliklerini, özünde insanlık düşmanı olduklarını- ortaya çıkardık. İdeolojik “üstünlüklerini” kırdık…

Milli bayramlarda Anıtkabir’e olan gençlik akını bunun kanıtıdır.

Üniversite ve liselerde şehitler için düzenlenen kitlesel eylemler ve yürüyüşler bunun kanıtıdır.

Mezuniyet törenleri ve sosyal medya tepkileri bunun kanıtıdır.

Referandumun “hayır” oylarındaki gençlik ağırlığı da bunun kanıtıdır.

2018 yılına girerken iyimserlik hanesine gençlik de yazılmalıdır.

Ülkenin geleceğine ve gençliğe dair yakınmalar yersizdir. “Şimdiki gençlik” denilerek başlanan şikâyetler bardağın dolu tarafını görmemektedir. Tek tek bazı gençler gardlarını düşürebilir; fakat gençlik gardını düşürmemiştir.

Çünkü Türkiye gençlik hareketinin çelik çekirdeği Vatan Partisi Öncü Gençlik dimdik ayaktadır.

Arkada kalan sürede berrak biçimde görülmüştür ki bir tek Öncü Gençlik, Türk gençliğinin vatanseverlik ve devrimcilik damarını temsil ediyor.

Yeni yılda, memleketi için kaygılar taşıyan; bir yandan da geleceksizlik, sosyal yetersizlik ve maddi zayıflıklar içinde çırpınan Türk gençliğine düşen en mühim görev yaygın biçimlerde teşkilatlanmaktır.

Öncü Gençlik; il yönetimleriyle, üniversite ve lise temel örgütleriyle, dernek, topluluk ve kulüpleriyle, gazete ve dergileriyle mücadeleye hazırdır.

Türkiye’yi egoizm ile emperyalizm arasındaki sıkışmadan çıkarmak; siyasi, kültürel, uluslararası ve ekonomik çözüme yöneltmek meselesi önce teşkilat meselesidir.

Üreten, birleşen ve aydınlık bir Türkiye; kararlı ve tutarlı bir antiemperyalist politikayla olur. Mevcut hükümetin bunu yapamadığı, diğerlerinin de yapamayacağı belli. Teşkilat, Vatan Partisi’dir. Gelecek Vatan Partisi’dir.