2025 Yılında Uzay - Enerji ve Yapay Zekâ Üçgeninde Bizi Bekleyenler

Değerli okurlarım, bir yılı daha geride bıraktık, hatta 21. yüzyılın ilk çeyreğinin sonuna da başlamış bulunduk. 2025 sonunda 21. yüzyılın çeyreğini geride bırakmış olacağız. 21. yüzyıl özellikle bilişim, yapay zekâ, uzay çalışmaları, enerji çalışmaları konusunda büyük çalışmalara odak oldu ve bu alanların her birinde çok ciddi ilerlemeler kaydedildi. Bu ilerlemeler ile 1999 yılına göre 2025 yılında çok daha ileri düzeyde yaşıyoruz ve bir anlamda global olarak artık teknoloji sayesinde herkes birbirine bir şekilde bağlı. Peki bu asrın birinci çeyreğinin son yılına girdiğimiz şu günlerde 2025’te bizi teknolojik ve bilimsel olarak neler bekliyor, onu özetlemeye çalışacağım. Ancak tüm göstergeler bu yılın bilimsel ve teknolojik atılımlarda belki de son 25 yılın en atak yılı olacağını gösteriyor.

Öncelikle uzay alanında ciddi ilerlemeler olması bekleniyor. Tüm dünyada ticari uzay uçuşları konusunda en ön plana çıkan SpaceX firmasının Starship adlı roketinin insanlı Ay seyahatlerine tamamen hazır hale gelmesi bekleniyor. Bu sene ayrıca SpaceX’in gerek Alçak Dünya Yörüngesi’ne gerekse Uluslararası Uzay İstasyonu’na en az 10 adet uçuş gerçekleştirmesi bekleniyor. Amazon’un sahibi olan Jeff Bezos’un da ilk yörünge uçuşlarına başlaması bekleniyor. Ayrıca SpaceX ile Ay’a ilk insanlı misyonun 2025 sonuna doğru fırlatılması bekleniyor. Bu sadece ayın etrafından dönen bir insanlı misyon olup 2026 yılında ise Ay’a tekrar insanın ayak basması bekleniyor. 2030 yılı gibi gerek Çin gerek ABD, Ay’da bir insanlı üs kurmayı planlıyorlar. Buna ek olarak gerek Avrupa’da ve özellikle Asya’da hatta Avustralya’da irili ufaklı birçok firma ilk ticari uzay uçuşunu yapmak için muhtelif işbirlikleri yapıyor. Artı birçok firma artık uydu ve diğer ekipmanları uzaya gönderebilecek kapasiteye sahip. Bu da demektir ki uzaya gitmek veya bir şey göndermek zamanla dahada ucuz hale gelecek demektir. Özellikle endüstriyel alanda uzaydan internet ile mal ve emtia lojistiklerinin takip edilmesi, balıkçılık rotalarının takibi, maden kaynaklarının tespiti, tarımsal ve ormansal alanların takibi gibi konularda ciddi ilerlemeler bekleniyor. 2025 yılı bir nevi uzay çalışmalarının güncel hayatla entegre olacağı önemli bir dönem olacak gibi gözüküyor.

Uzay konusunda ilerlemeler olurken aynı zamanda enerji konusunda ciddi atılımlar bekleniyor. Daha önceki yazılarımda özellikle füzyon enerjisi (Yapay Güneş) konusunda gerek Çin’de gerek Avrupa’da önemli atılımlar yapıldığını yazmıştım. Çin 2025 yılında füzyon reaktörü ile birkaç deneme yapıp reaksiyon süresini uzatmaya çalışacak. Eğer başarılı olursa 2030 yılı gibi dünya sonsuz ve ucuz enerjiye sonunda kavuşarak gerçek bir endüstriyel dönüşüm gerçekleşebilir. Düşünün eğer enerji arzı ucuz ve sınırsız olursa o zaman tüm ürünlerin ve hizmetlerin fiyatları tüm dünyada düşecektir ve fosil yakıtlarına olan tüm bağımlılık bir anda dünyada sona erecektir. Tabi füzyon enerjisi dışında yenilebilir enerji kaynaklarının daha da verimliliğinin artırılması ve tüm dünyada yenilebilir enerjinin 2025 yılında daha çok pay kaplaması da bekleniyor. Genel olarak enerjinin bol ve daha ucuz olmaya başlayacağı bir yıl olmasını bekliyorum ve umarım ülkemizde bu çalışmalara katılıp bu ucuz enerji bolluğundan faydalanabilir ve böylece ekonomimizde fayda görebilir. Bu konudaki ileri düzey bilimsel çalışmaları takip etmeleri ve ülkemizin de bu enerji verimliliği ve bolluğundan faydalanabilmesi için bu yazı vesilesiyle devlet yetkililerine sesleniyorum, gerekirse bende yardımcı olmaya hazırım.

Tabii diğer çok önemli bir konuda yapay zekâ ve bu konuda 2025 yılında muazzam gelişmeler bekleniyor. Şu ana kadar Turing Testi’ni sürekli ve kalıcı şekilde geçen yapay zekâ olmadı. Turing Testi’ne göre bir insan yazıştığında bunun yapay zeka mı yoksa gerçek insan mı olduğunu anlayamıyorsa o zaman gerçek yapay zekâ bulunmuş demektir. Şu anki yapay zekaların tümü esasında belirli algoritmalara göre çalışan ve veri toplayıp işleyen sistemlerden başka bir şey değil. Ancak bu konuda gerek OpenAI, gerek Microsoft, gerek Google ciddi atılımlar yapmaya ve Turing Testi’ni sürekli geçebilen bir yapay zeka modellemesi üzerinde çalışıyorlar. Her ne kadar bazı bilim insanları bunun tehlikeli olduğunu söylese de ben buna katılmıyorum çünkü insan zekâsı maalesef 21. yüzyılda tüm dünyada doğal kaynakları genel olarak hor kullanan ve tüm kıtalarda çevreyi kirleten, savaşlar ve diğer çatışmalar ile her kıtada ve her bölgede tahribat yaratan ve insanlığın kaynaklarını daha çok tüketime yönlendiren bir yapıya sahip. İnanıyorum ki istenseydi kanserden Parkinson hastalığına kadar birçok hastalık şimdiye kadar çoktan çözülebilir hale gelirdi. Kim bilir belki tam kapasiteli yapay zekâ bir gün gerçek olduğunda, bizim yapamadığımızı yapıp insanlığın kollektif dertlerine (hastalık, yoksulluk, açlık vs. gibi) bilimsel çözümler getirebilir. Dolayısıyla tıpkı uzay ve enerji çalışmalarında olduğu gibi ülkemizin de yapay zekâ çalışmalarında en önde olması gerekiyor yoksa bu konudaki gelişmeler sadece özel firmaların ve güçlü ülkelerin tekelinde olur ve bu bizim için ileride ciddi bir ulusal güvenlik tehdidi haline de gelebilir. O yüzden ülkemizin sadece devlet kurumlarının değil aynı zamanda özel sektöründe bu konuya ciddi Ar-Ge bütçeleriyle katkı sunması gerekir.

Yani esasında 21. yüzyılın ilk çeyreğinin son yılına girdiğimiz bu günlerde birçok bilim ve teknoloji alanında ülkemiz için çok değerli fırsatlar var. Ancak sadece devlet imkanlarıyla değil aynı zamanda özel sektör ve üniversite iş birliğiyle bu atılımla yapılmalıdır. Unutmamak gerekir ki bu konudaki çalışmalar el ele yapılmalıdır ve her şey devletten beklenmemelidir. Ülkemiz tüm ekonomik sıkıntılara rağmen güçlü ve önemli bir ülkedir ve hepimizin geleceği için bilimsel ve teknolojik gelişmelerde en ileride olmak çok önemlidir. Bu şekilde 2025’te tam anlamıyla 21. asrın öncülerinden olabiliriz.