23 Nisan: Aynı balkondayız!
TBMM Başkanı Sayın Mustafa Şentop vatandaşın çok büyük oranda evde olduğu bugünlerde önemli bir çağrı yaptı. TBMM’nin açılışının 100. yıldönümünde saat 21.00’de balkonlarımıza çıkarak hep birlikte İstiklâl Marşımızı okuma çağrısında bulundu. Bütün TV ve radyoları da aynı saatte yayınlarını keserek İstiklâl Marşı yayınlamaya davet etti.
99 yıl önce TBMM kürsüsünde okunduğunda mebusların yaşadığı coşkuyu, bizler de ailemizle, akrabamızla, konu komşumuzla yaşayacağız. Bağımsızlık ve Millî Egemenlik ruhunu, Mehmet Âkif’in çarpıcı dizeleriyle birlikte bütün millet hep birlikte yaşayacağız. Hem de bir nevi ev hapsindeyken. Toplumun moralinin yükselmesi, birlik ve dayanışma ruhunun gelişmesi, salgına ve ülkemize yönelen diğer tehditlere karşı mücadele azminin kuvvetlenmesi için yerinde bir etkinlik önerisi. Bu nedenle 23 Nisan saat 21.00’de hepimiz balkonlardayız.
MİLLETİN BALKONU
Bu çağrı beni oldukça heyecanlandırdı.
Düşünsenize aynı saatte balkona çıkıyorsunuz ve belki de daha önce hiç tanımadığınız, konuşmadığınız, sadece çamaşır asarken ya da sigara tüttürürken gözünüze ilişen karşı balkondaki komşularınızla birlikte İstiklâl Marşımızı okuyorsunuz. Kim bilir salgın geçince sizin balkona mangala bile çağırabilirsiniz.
Üst kat balkonunuzdan detone ama kararlı birisi azimle Marşı okuyor. Alt kattaki annenin sesi 7 yaşındaki evladının sesine karışmış. Çocuk büyümüş de küçülmüş bir ciddiyetle okuyor. Belki esas duruşa geçmiş bir asker-polis çocuğudur, baba görevdedir.
İşitme ve konuşma engelli birisi işaret diliyle eşlik ediyor, hırsla, keskin hareketlerle. Bir diğeri ise bacakları tutmadığından saygı duruşuna kalkamamış ama tekerlekli sandalyesinin üzerinde kollarını ve başını dimdik tutarak coşkuyla ay yıldızlı bayrağımızı sallıyor.
Bir de birazcık uzakta yanık bir sesle, makamlı okuyan birisi var. İki bina ötede oturan müezzin bey olabilir mi acaba?
Belki de emekli müzik öğretmeni hanımefendi bütün sokağı önden örgütledi, hepimiz hocasına korkuyla karışık saygı duyan talebe ciddiyetiyle, gözümüz saatte onun “ses veriyorum, Korkma” komutunu bekliyoruz.
Birisi rakı kadehini bırakmış masada balkona çıkmış, diğeri ise marşı bitirip banyoya koşacak, yatsı namazı için abdest alması gerekiyor, 10 dakika sonra ezan okunacak.
Dizisini izleyen bir ara verecek, kitabını okuyan ayracı araya koyup balkona yönelecek. Belki de okudukları marşı Şemdinli Aktütün’deki Mehmetçik duyacak. 10 saat çalıştıktan sonra evine dönen emekçi, elini yüzünü usulüne uygun sabunladıktan sonra, evladını yanına alıp balkona çıkacak. “Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak” diyerek yorgunluğunu atacak. “Ocağımız tütüyor, al sancak dalgalanıyor çok şükür” diye düşünecek, evladına daha bir sıkı sarılacak.
Tabii bir de mahallenin “fenomen” habercileri var. Onlar bu sahneleri çekerek heyecanla sosyal medyaya yükleyecekler. Videolar, birbiri ardına gelecek. Demetevler mi güzel okudu yoksa Kayaş mı? Galiba Sincan Lâle en iyisi.
En güzel ve herkesin kazandığı yarışma. Ve millî bir ruh hali dalga dalga yayılacak.
FARKLI BALKON ARAYANLAR
Maalesef milletin ruh halini paylaşmayanlar da var. Sayın Emin Çölaşan mesela. “Bu ne biçim kutlama” diyor. İktidar “şov” için bunu yapıyormuş. “Bazı aileler şimdiden hazırlanmıştır” diye yazmış. Yani İstiklâl Marşı okumak üzere önceden ayarlanmış “yandaşlar” olacakmış. Verilecek işaretle “birileri” balkondan İstiklâl Marşı okuyacakmış. Birileri? Kim acaba onlar? Başka ülkenin vatandaşları mı? Hatta bir de kendilerine daha önce verilen Türk Bayraklarıyla evlerini, balkonlarını süsleyecekmiş o “birileri”. Bakın siz şu yandaşlara!
Çevreden de bazı dostların “balkonları ayırmak üzere” öneriler yaptıklarını görüyoruz. Hepsi “pek güzel” ve “karşı koyulamaz” görünen öneriler. Mesela “Akşamki İstiklâl Marşı yetmez, bir de sabah Andımız okuyalım” diyenler gördüm. Ya da “marştan sonra sloganlar atalım” diyenler. Bütün bu önerilerin alt metni aynı: Ak Partililer de İstiklâl Marşı okuyacağı için biz farkımızı ortaya koymalıyız! “Onlarla” aynı şeyi yapamayız, bu İstiklâl Marşı olsa bile. Onlar başka şey yapsın, biz başka.
Hâlbuki İstiklâl Marşı, bu milletin marşı. Hepimizin. Daha kapsayıcı az şey vardır. Bu marşı kabul eden 1. Meclisin bileşimine bakmamız bile bugüne dair ders çıkarmamız için yeterli. Ulusal Egemenlik Bayramında, Ulusal Egemenliğin sembolü olan o marşı milletçe okumak, o gün yapılabilecek en birleştirici etkinlik. Sağına soluna ekleme yapmaya hiç gerek yok. Yani “balkonu ayırma” çabasında olanlar, boşuna uğraşıyorsunuz. Milletten kopma ve kendi balkonunuzda tek başınıza anlamsız şekilde bağırıp çağırma, gülünç duruma düşme ihtimaliniz var.
Sayın Çölaşan, sizi vatansever biliyoruz. Millet balkona çıkmış İstiklal Marşı okurken sizi koltuğunuzda kös kös otururken hayal edemiyoruz. Bırakın inadı da milletle aynı balkona çıkın. Sağınıza, solunuza, konu komşunuza, berberinize, pazarcınıza, apartman görevlinize, duraktan çağırdığınız taksicinize yani o gün marş okuyacak milletinize “yandaş” gözüyle bakmadan, millet olmanın, duygudaşlığın tadını çıkarın.