25 Haziran sabahı
Türkiye, tarihinde eşi benzeri görülmemiş ağır bir saldırı altında! ABD’de derin devlet Trump’ı da teslim alarak bir savaş hükümeti kurdu. Kin, nefret, düşmanlık ve savaş çığırtkanlığından başka hiçbir niteliği olmayanlar ABD’de kilit mevkilere getirildi. Bu ekip Suriye’de denetim altında tuttuğu bölgede bir PKK devletçiği kurmak için harekete geçti. Filistin kan gölüne döndü.
Türk-Arap savaşını kışkırtmak için bölgeye ortak bir Arap gücü gönderilmesi planlanıyor. ABD, İran’la kontrollü bir kriz yaratma amacında! Tereddüt geçiren, her dalgada savrulan AKP yönetimine İran için, “Ya benimlesin ya da karşımdasın” mesajı gönderiyor. Kıbrıs’a Amerikalı bir bayan özel temsilci atandı. Birileri için pusuya yatan Mustafa Akıncı adlı şahıs garip işler yapıyor. Ege’de Batılılar iflas eden Yunanistan’ı kullanarak gerilimi artırıyor. Ülkemizdeki bütün makroekonomik dengeler alt üst olmuş durumda! Kredi kuruluşları notlarımızı düşürüyor. Faizler yükseliyor. Dolar, avro, altın, mazot, benzin tutulamıyor.
AKP SIKIŞTI!
Emperyalist tertibe karşı duran AKP birdenbire frene bastı. Münbiç, Fırat’ın doğusu sözcüklerini ağızlarından düşürmeyenler şimdilerde ABD’de çözüm (!) peşinde koşuyor. Göle maya çalmak bile daha gerçekçidir! ABD’ye karşı eylem ve söylemde bir uyum gözükmüyor. Yeni Dışişleri Bakanı Michael Pompeo’dan medet umuluyor. Abdullah Gül’ün müdavimi olduğu Chatham House’da (Kraliyet Uluslararası İşler Enstitüsü) bu kez Cumhurbaşkanı Erdoğan arz-ı endam ediyor. AKP aslına mı rücu ediyor? AKP’nin dış politikadaki keskin dönüşleri bilindiğinden papatya falı en iyi tahmin yöntemi!
Aslında İsviçre’deki Kıbrıs müzakereleri Türkiye açısından hiç de iç açıcı sonuçlar doğurmadı. Allah’tan Rum-Yunan ikilisi adanın tapusunu istediğinden görüşmeler çıkmaza girdi. Ancak unutulmasın ki Annan Planı’nın şakşakçıları, Akıncılar yerinde durdukça Kıbrıs’ta sorunlar bitmez. Akıncı ve AKP arasındaki ilişkiler düşman çatlatıyor... Cumhurbaşkanı Erdoğan sessiz! Ege’de de bu kadrolara güvenemeyiz. Çünkü yaptıkları, yapacakları hakkında ciddi endişelerin doğmasına neden oluyor. Ekonomide bir üretim seferberliği yaratılacağına kaynaklar, beton ve çimentoya yatırılıyor. Hâlâ Kanal İstanbul gibi çılgın (!) projelerle Türk milleti oyalanıyor... Deniz bitti ama vizyonu olmayan kadrolar bunu göremiyor!
MUHALEFETİN NASIL BİR GÜNDEMİ VAR?
Peki, muhalefetin gündeminde bu tür sorunlar var mı? Eğer iktidar olursa Suriye’de nasıl bir yol haritası izleyeceğini söyleyen var mı? Ya da Kıbrıs’ta nasıl bir çıkış stratejisi izlenecek? Ege ve Doğu Akdeniz sorunları konusunda somut bir çözüm önerisi var mı? Sadece AB-D ve NATO’ya mutlak bağlılık yemini ediliyor ve yükselen Doğu yerden yere vuruluyor.
Ülkedeki bölücülük sorunu ile nasıl baş edilecek? Türkücü Selo Cumhurbaşkanı Yardımcısı yapılarak mı? Veya hangi yeniliklerle bu çarpık ekonomi aşılacak? Yılda 70 milyar dolara ulaşan cari açık nasıl kapatılacak? AKP’den farklı olarak nasıl bir ekonomi politikası izlenecek? Ama görüyoruz ki AKP’nin Bayram ikramiyesinden sonra muhalif liderler de sadaka yarışına girdi!
MANZARA-İ UMUMİYE
Ülkede siyaset mühendisliği bütün bunları topluma unutturdu. AKP’nin 15 yıllık iktidarını değiştirmek merkeze konuldu. Çünkü AKP iktidarı 15 yıl boyunca muhalif insanların duygu dünyasında ağır tahribat yaptı. Güç tuzağına düştü, kibrine engel olamadı! Toplumun, spor dâhil her alanına ipotek koymaya kalktı. Ayrıca son dönemlerde içte ve dışta PKK ve FETÖ ile mücadele ederek emperyalist merkezleri de karşısına aldı. Bu mücadeleye geçmişteki, “Oslo/Habur” ve “Ne istediniz de vermedik!” süreçleri nedeniyle içerideki muhalif kesim hep kuşkuyla baktı. FETÖ’nün siyasi ayağı rahat bırakılınca, bütün inandırıcılık bitti! Böylece sadece AKP ve Cumhurbaşkanı Erdoğan karşıtlığı ile muhalefet yapmak için doğal koşullar oluştu. Bu kulvara giren muhalif güçler hiç zahmet çekmeden hayat alanı buldu.
Keşke sorunlar AKP gidince bitse! Umarım, 25 Haziran sabahı mucize bekleyenler hayal kırıklığına uğramaz! Umarım, seçmenler 25 Haziran sabahını anlatmaya çalışan Dr. Doğu Perinçek’e kulak verir!