28 Şubat’a karşı Ergenekon kumpası...

Gelin olacak kız ağlıyormuş. Anası demiş ki: -Kızım çok üzülüyorsan vermeyelim seni, gitme...
Kız atılmış: -Yok yok ana; hem ağlarım hem giderim.
AKP’lilerin ve bilumum gericilerin 28 Şubat masalı da böyle...
Hem Türkiye’nin başına çöktüler, ülkenin kaymağını yiyorlar hem de mağdur olmuş gibi ağlaşıyorlar.
Soruyorum: 28 Şubat’ta kimin burnu kanadı?
Soruyorum: 28 Şubat sürecinde hangi türbanlı öğrenci elle taciz edildi?
Soruyorum: 28 Şubat sürecinde, Diyanet İşleri teşkilatına, Kuran kurslarına, imamlara bir kısıtlama mı getirildi?
Hiçbiri olmadı... AKP’nin şu an laik kesime uyguladığı baskının o süreçte dindar denilenlere binde birisi yapılmadı. Takip edilen üç beş kişi ise Müslüman Kardeşler’in cihatçı kolundan militanlardı.
Tarikatler el altından çalışıyor, Fethullah Gülen de işini sürdürüyordu. Bunlara, bugün iktidarda olan kadro arka çıkmaktaydı.
Sonra ne oldu?
Kendisini yalancıktan mağdur gösteren AKP’liler iktidara geldiler.
28 Şubatçıların ABD’ye sürgün ettiği Fethullah Gülen ile el ele verdiler.
Türk milletine ve Türk ordusuna birlikte tuzaklar kurdular.
Ergenekon’dur, Balyoz’dur böyle devreye sokuldu.
ABD, AKP ve Fethullahçılar eliyle...
Yanlarına bölücüleri ve Amerikancı liberalleri de almışlardı.
Türkiye Cumhuriyeti’nin temel dinamiklerini kırmak için her türlü yalanı söylediler; belge uydurdular; psikolojik savaş yürüttüler.
Hep mağdur, hep mağdur... Ama Türkiye’yi demir pençelerine aldılar. Yediler yuttular... Kendi zenginlerini yarattılar. Ülkemizi dünyanın en borçlu ülkelerinden birisi yaptılar. Hep mağdur, hep mağdur...
Kendilerinden olmayanları düşmanlaştırdılar... Ezdiler... Gezi’de onca insanı katlettirdiler... Hep mağdur hep mağdur...
Geldik bugünlere...
Siz yiyin için de 28 Şubat’çıların hoşgörüsüne dua edin... Yoksa iktidar yüzü görebilir miydiniz?

KAFA BU İŞTE
28 Şubat’ı kötüleyenler nasıl bir kafa taşıyor biliyor musunuz?
İşte onlardan birisi Selman Öğüt...
Doçent imiş... Televizyonlarda AKP’nin kadrolu elemanı... Din konusunda otorite gözüküyor ama daha "Allahuekber" ne demek onu bile bilmiyor.
Bu bilgisiyle ileriki seçimlerde onu mutlaka AKP milletvekili yaparlar.
Bu zat-ı muhterem, öyle hızlı ki hırsızların ellerinin kesilmesini istiyor: Tıpkı Yahudilikte olduğu gibi... Bu cezanın oradan İslam içine aktarıldığını bilse belki bu pek Müslüman Selman böyle bir şey yazmazdı. Ama Twitter’da dediklerine bakın:
"Dün akşam @turgaygulerinSıradışı Programında konuşulanlar: ‘İstanbul’un her ilçesinde her gün ortalama 250 hırsızlık vakası oluyor. Çoğunu bu işi meslek edinenler yapıyor. 40 defa yakalanan var.’ Elini keselim deyince de insan hakları diyorlar. Evine girilenler hayvan sanki!?"
AKP’lilerin dışındaki 50 milyon insanı aç bırakacaksın... İçlerinden birisi hırsızlık yapınca da elini keseceksin. İşte bunların akademisyeni bile böyle...
28 Şubat bu zihniyete karşı yapılmıştı ama sonuca ulaşamadı... Amerika karşı darbe yaparak o kazanımları sildi süpürdü, Türkiye, AKP gözetiminde tarikatlerin ellerine verildi.

DEMİRÖREN DOĞRU YAPTI
21 Şubat tarihli yazımızda, “İddaa: Kuzuyu kurda emanet mi” başlığı altında, spor oyunu İddaa ihalesini kazanan Yıldırım Demirören’in Türkiye Futbol Federasyonu başkanlığından ayrılması gerektiğini yazmıştım.
Sayın Demirören dün istifa etti.
Doğrusu da buydu. Böylece hem kendi üstündeki hem İddaa üstünde oluşabilecek bir kuşkuyu da atmış oldu.

DENİZ BAYKAL’A SAYGI
Çok ciddi bir rahatsızlık geçiren Sayın Deniz Baykal, sonunda TBMM’ye gelerek yemin etti. Sosyal medyada bazıları ona hakarete varan eleştiriler yaptılar.
Sayın Baykal’ın politikalarını beğenmeyebilirsiniz ama onun Türk siyasetine damga vuran liderlerden birisi olduğunu yok sayamazsınız.
Sadece:
Darbecilerin kapısına kilit vurduğu CHP’yi yeniden açması ve ana muhalefet partisi haline getirmesi...
1 Mart 2003’te TBMM’de görüşülen ve ABD’ye ülkemizi işgal hakkı veren tezkerenin reddedilmesini sağlaması...
Laik ve çağdaş Türkiye’ye karşı kurulan Ergenekon kumpasına tam bir kararlılıkla direnmesi gibi üç büyük başarısı bile onun saygıyı hak ettiğini ortaya koymaktadır.
Unutmayalım: Bedensel arıza değil düşünsel arıza yıkıcıdır. Görmüyor musunuz ki ülkemizin altını oyanların hiçbirisi tekerlekli sandalye kullanmıyor...