43 sayılı kararname ile ekmek teknesini korumak

7 Ağustos 2019 tarihli 30855 sayılı Resmi Gazete'de 43 Sayılı Cumhurbaşkalığı Kararnamesi ile “Bazı Cumhurbaşkanlığı Kararnamelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi” başlığı ile bir kararname yayınlamıştır.

Kararnamenin 1. Maddesi 1. paragrafı “1 Sayılı Cumhurbaşkanlığı Teşkilatı Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin 217 nci maddesinin birinci fıkrasının (ğ) bendine “yapmak” ibaresinden sonra gelmek üzere “ve Hazinenin Cumhurbaşkanı kararı ile yurtiçindeki ya da yurtdışındaki şirketlere iştirak etmesini sağlamak” ibaresi eklenmiş ve aynı fıkranın (ı) bendinden sonra gelmek üzere aşağıdaki (i) bendi eklenmiş ve sonraki bentler buna göre teselsül ettirilmiş……….” denmektedir. Devamını konumuz dışı olduğu için almadım. Bu kararnameyle yapılan değişiklik ile Cumhurbaşkanına Hazinenin, yani kamunun özel şirketlere de ortak olması konusunda karar verme yetkisi veriyor.

NASIL YORUMLAMAK GEREKİR?

Konu ile ilgili Hükümet kanadından henüz bu yetkinin nasıl kullanılacağı konusunda net bir açıklama yapılmadı. Sosyal medyada bu kararnamenin İpotekli Krediler (konut kredileri) için kullanılacağı. Bankaların üzerinde yük haline gelen, ödeme zorluğu olan konut kredilerinin ikincil piyasalarda menkul kıymet haline getirilerek satılması, dolayısı ile banka bilançolarının bu kredilerden kurtarılmasının sağlanması. Bu yöntem ABD’de yıllardan bu yana uygulanıyor. Batıkları halının altına süpürme yöntemi.
Bazı yorumcular, bu kararnamenin yandaş batık şirketlerin kurtarılmasında kullanılacağı, yandaş müteahhitlerin bu kararname ile tekrar canlandırılacağı yorumlarını yapıyorlar. Haksız da değiller AKP iktidarı bu konuda 2002 yılından bu yana yaptığı uygulamalar ile halkın güvenini kötüye kullandı. Kendi yandaşlarına öncelik vererek devlet olanaklarını onlara sundu. Bu kararname de bu tür suistimallere çok uygun bir içerik taşıyor.

MADALYONUN DİĞER YÜZÜ

Ancak bir de madalyonun diğer tarafından bakmakta yarar var.
Bu köşede sürekli olarak devletin piyasalara müdahil olmasının gerekliliği konusunda yazıyorum. Gelişmekte olan ülkelerde devlet ekonomik gelişmenin önemli itici güçlerinden biri olmak zorundadır.Bugün bu müdahalenin daha acil olduğu derin bir ekonomik krizin içindeyiz. Bu kararnameye bu şekilde bakmak daha doğru olur.
“Ekmek Teknesini Korumak” bu kavram bugün Türkiye’nin güvenliği ile paralel önem taşıyan bir kavram durumundadır.
2017 yıl sonu ve 2018 yıl başından bu yana derinleşerek devam eden ekonomik kriz, geçen yıldan bu güne kadar işsiz sayısı 1 milyon 400 bin kişi artarak resmi istatistiklere göre 4.5-5 milyon kişiye ulaştı. Geniş tanımlı istatistikler ise bu sayının sekiz milyon dolaylarında olduğunu söylüyor.
Kararnameye bu açıdan bakıldığında Türkiye’de konkordato ilan etmiş, bankalarca kredileri yüzdürülmeye çalışılan yüzlerce firma olduğunu kimse saklayamaz. Peki bu şirketleri kendi haline mi bırakacağız? Serbest Piyasa uygulaması gereği öyle yapmak gerek. Doğru yönetilmeyen şirketler batacak, yerine yenilere girecek. Serbest Piyasa hazretleri böyle emrediyor. Serbest Piyasa hazretleri evine ekmek götüremeyen insanların ne yapacağı konusunda bir şey söylemiyor. İş gücü piyasası da serbestçe hareket edecek. Kardeşim hareket edeceği yer kalmamış işsiz sayısı resmi rakamlarla 4,5-5 milyon kişi, aileleri ile birlikte şu kadar. Olmaz hazret böyle ağlamaklı vicdani işlere gelemez. Sonra “kaynak israfı” falan olur.

DEVLETİN EKONOMİYE DÖNÜŞÜ

Geçen Çarşamba günü yayınlanan yazımda Teori dergisinin Ağustos 2019 sayısında Vatan Partisi Genel Başkanı Sn. Doğu Perinçek tarafından kaleme alınmış “ÜRETİM DEVRİMİ” başlıklı bir yazıdan bahsetmiştim. Bu yazının EKMEK TEKNESİNİ KORUMAK VE GELİŞTİRMEK başlığı altında anlatılanlar, aslında çıkan kararname ile uygulanacak nitelikte. Bugün belki iktidar bu kararnameyi bazı yandaşlarını kollamak için kullanabilir. Betona gömülen servetleri kurtarmak için kullanabilir.

Ama hayatın gerçekleri gösteriyor ki, resmi olarak beş milyon insanımızın işsiz olduğu gerçekliği, kamunun müdahil olması gerektiğini, bünyesinde ciddi miktarda çalışan istihdam eden üretim şirketlerinin feda edilmesinin ekonominin çarklarını kıracağını, kırılan bu çarkların onarılmasının ciddi bir emek ve sermayeye mal olacağıdır.
Evet bu kararname devletin tekrar ekonomiye fiili müdahalesinin önünü açıyor. Batan özel sektör firmalarının kamu için faydalı olanları ve ciddi istihdam yaratanlarının devlet kontrolü ve mülkiyetine geçmesinin önünü açıyor.