68 Ruhu ve Sönmez Targan

Sönmez Targan’ı sağlığında sosyalizmin yorulmayan savaşçısı, tırmanırken düşünen, düşünürken tırmanan devrimcisi olarak görürdüm. Bu öz onun hem dağcılığında hem savaşçı yürüyüşünde var. Nitekim gündelik yaşamında da öyleydi. 10 yılı aşkın bir süredir ayaklarında hiç ara vermeyen ağrılara karşın birden aklına gidilmesi gereken bir yer ya da kişi gelir, hemen oraya yönelirdi. Çünkü ne kavgası biterdi ne de aşkı... Say ki çağın örgütçü Yunus'u... Yanlışı görünce hemen öfkelenir, kavgaya tutuşurdu. Sıra işe gelince, hakkıyla yalnızca onun yüklenip üstesinden geleceği görevi, az önce kafa göz yararca tartıştığına bakmaksızın, o kişiye yüklerdi.

MİLİTAN AYDIN

Aydın kişiliğiyle militan kişiliğinin aynı beden ve ruhta tekleştiği ender kişilerdendi. Gramsci'nin organik aydın tanımının eyleme dönük ve savaşçı yönü daha önde, militan aydın kişiliği baskın bir sosyalistti. Aziz Nesin'in yazar olarak üstlendiği işi, o, 68'li bir devrimci olarak üstleniyor; hiçbir yapıcı örgütlenmeyi itmeksizin, tüm devrimci örgüt ve çevrelerle diyaloğu, 68'liler Birliği'nin esinleyici gücüyle, pratiğe dönük, derin ve etkili ilişkilerle yayarak sürdürüyordu. 68 Arşivi niteliğindeki yüzlerce yazısının içinden tam da bu proleterleşmiş militan aydın kişiliğini dosdoğru yansıtan birçoğunu seçip yayımlamaya karar verdik 2010'da. Ortaya Mıntıka Temizliği adıyla bir tür eylem kılavuzu çıktı (Ocak 2011).

DÜNLE BUGÜNE KÖPRÜ

Orhan Bursalı, kitaba çok sağlam bir önsöz yazmıştı. Hem 68 Ruhu’nun alarmda oluşunu hem Targan’ın bakış ve saptamalarındaki derinliği, bütünlükçü yaklaşımı vurguluyordu: “Targan’ın yazılarında 68 Ruhu sürekli alarm halindedir! Sadece ülke üzerindeki oyunlara, planlara dikkat çekmiyor. Targan, emekçilerin yanında, Tekel işçileriyle dayanışmada; Kanlı 1 Mayıs’ın hesabını soruyor; günümüz aydın tipini sorguluyor; AKP iktidarının otoriter ayak seslerine ve bu yolun faşizme gideceğine dikkat çekiyor; Dağlarca’yı, Behice Boran’ı, Ruhi Su’yu, Nâzım Hikmet’i anlatıyor günümüz insanına; Kemal Türkler’i unutmuyor; Deniz Gezmiş ve arkadaşlarından dersler çıkartıyor... Geçmişle bugün yaşadıklarımız arasında köprüler kuruyor ve geleceğe bakıyor.”

TARİH KARAR VERECEK

68'liler Birliği Vakfı MYK'sında birlikte çalıştığımız yıllarda sert tartışmalarımızdan birinin ardından bana Genel Sekreterlik görevini önerdi. Bşk Yrd ise Cemil Orkunoğlu'ydu. İkisinin yanında böyle bir görevi yürütmek çok çetin bir işti. Herkesin mücadele tarihine ve birikimine saygı duymakla birlikte, Türk solunda devrimcilik deneyimini usta çırak geleneğiyle kıdeme dayalı sürdürmek bana devrimci bir tutum görünmüyordu. Nitekim Lenin; Kautsky ve Plekhanov'un değerini hiçbir zaman reddetmemişse de, günü saati geldiğinde onların tutarsızlıklarıyla savaşmayı da göze almış ve Büyük Ekim Devrimi'ni başararak dünya tarihine devasa bir miras ve örnek bırakmıştı. Elbette Lenin biricikti. Ama zaten kuramsal ilkeler, bu eşsiz örneklerle oluşmuştur. Gerçekten de, yorgun düşerek herkesin geri çekildiği, laf ebeliği ettiği günlerde, Targan, Orkunoğlu ve Nezir üçlüsü tartışarak, sapmalarla didişerek, barışarak ama vakfı ayakta tutmayı başararak 2015 Mayıs'ına kadar yürüttü... Peki sonra ne oldu? Ona tarih karar verecek.

Anılar, yaşamı ve yazıları devrimci örgütlenmeye yalnızca siyasal birikim, taktik ve yöntemler bağlamında değil, kültürel ve sanatsal yönden de hep ışık tutacaktır.