ABD artık kendi 'müttefik'lerini vuruyor

Katar, isteyenler için "ders"lerle dolu.
İttifaklar meselesiyle başlayalım.
Görünen: Eski ittifak sistemi çöktü.
Üç ülke: Türkiye, Suudi Arabistan ve Katar.
Suriye krizinde Amerikan cephesindeydiler.
Bugün ortaya çıktı ki: İlişkiler fazlasıyla bulutlu, fazlasıyla parçalı.
Önce pozisyonlar değişti, sonra siyaset.
Türkiye ve Katar, ABD ve Suudiler için hedef ülkelerdir artık.
Eskinin "dost"ları bugün "hasım".
Kuraldır: Kaybedenler parçalanır.
* * *
Amerikan cephesinin merkezi de dağınık.
ABD devleti ikiye bölünmüştü zaten.
Şimdi: Akordsuzluk bir "Trump normali" haline geldi.
Her odaktan ayrı ses çıkıyor.
Söylediklerine bakalım.
Başkan Donald Trump sert: "'Katar için artık teröre destek vermeyi durdurma zamanıdır" (8.6.2017).
Dışişleri Bakanı Rex Tillerson ılımlı: "Katar'a karşı uygulanan ablukayı hafifletmeleri çağrısında bulunuyoruz” (9.6.17).
Savunma Bakanlığı Pentagon aynı yönde: "(Kriz) uzun vadeli askeri operasyonlara engel teşkil eder" (10.6.17).
* * *
Siyaset boşluk kaldırmıyor.
"Yeni", "eski"nin yerini alıyor.
Rusya ve İran, Asya cephesindeydiler.
Şimdi Katar'ın arkasındalar. Türkiye ile birlikte.
Sonuçları olacak. Özellikle Suriye ve Irak'ta.
Suriye-Irak sınırında ilk sonuçları alındı.
Şam'ın etkinlik alanı genişledi.
* * *
Türkiye ve Katar niçin saf değiştirmeye başladı?
Soru önemli.
Cevap, ABD'nin talepleriyle ilgili.
Dikkat edilsin: Suriye krizi ve "Açılım" birlikte sahnelendi.
Washington iki bölme politikasını iç içe götürdü.
Hedefi: Suriye'yi ve Türkiye'yi bölmekti.
Suriye'de silah kullandı.
Türkiye'de "Açılım"ı.
"İşlem", "barışçı" yoldan maliyetsiz yapılacaktı.
* * *
ABD üç süreci de birlikte yürüttü.
Bir: Suriye'nin silahla bölünmesi.
İki: AKP iktidarının Suriye'de bölücü olarak kullanılması.
Üç: Türkiye'de "Açılım" sürecinin ilerletilmesi.
2015 ortalarından başlayarak üç süreç de tıkandı.
Açılım bitti önce (24.7.2015).
2016 ortaları: Türkiye'nin Suriye'deki bölücü rolü değişti.
Ankara, Rusya ve İran'la işbirliğine yöneldi giderek.
* * *
Katar'ın rolü de değişmeye başladı aynı süreçte.
İki nedenle.
Birincisi: ABD cephesinin çıkmazı netleşiyordu.
Suriye dengelerinde bölge kuvvetleri ağır basıyordu.
Buna rağmen, krizi yaymada ısrar edildi.
Özellikle Körfez'de İran'a karşı.
İkincisi: Krizin mali faturası bölge ülkelerine kesiliyordu.
Katar'ın bütün zenginliğine el koymak anlamına geliyordu bu.
* * *
Burada dikkat çekici olan şu:
Süreç öyle bir noktaya geldi ki...
ABD kendi cephesini vuruyor bir süredir.
Suudi cephesiyle Katar'ı.
PKK/YPG ile Türkiye'yi.
Bu yüzden: Mısır, bu cephede fazla kalamayacak.
* * *
2011'den sonraki sürece bir bakalım.
Soralım: ABD cephesinde olmanın maliyeti ne?
Türkiye için her şey ortada.
Derin anlaşmazlığa sürüklenmediğimiz komşumuz kalmadı.
Katar hariç, herkesle ilişkilerimiz dibe vurdu.
Dikkat edilsin.
Bölgeyle ilişkilerimizi nasıl tamir edebiliyoruz?
Cevap açık: Ancak Amerika'dan uzaklaşarak.
Atlantik'te kalmanın bedeli: Yalnızlaşmak. Komşularla düşmanlık. Bölünmek.
* * *
Asya cephesine bakalım.
Son örnek: Hindistan ve Pakistan.
İki "düşman" komşuydular.
Son 70 yılda üç kez savaştılar.
Şanghay İşbirliği Örgütü'ne katıldılar (9.6.17).
Aralarındaki sorunları konuşarak çözmeleri şartıyla.
Anlamı:
Asya: Birleştiriyor.
Atlantik: Ayırıyor.
* * *
Katar'la ilgili iki notla bitirelim.
Krizin başında İran cephesi tedirgindi.
ABD-Suud cephesi sert bir adım atabilir diye.
Tahran'la, Beyrut'la konuştum.
Askeri müdahale? Ya da Katar'da askeri darbe ihtimali?
Hava ilk günlerden farklı.
Vurguları: Direnme faktörüne.

DOĞAN HEPER AĞABEY'İ UĞURLADIK

Doğan Heper: Milliyet'te Genel Yayın Yönetmenimdi.
Özelliği: Dürüstlük, sadelikti.
Abdi İpekçi'nin talebesiydi.
Klasik gazeteciler kuşağının son temsilcilerinden.
Küreselleşmeye kapılmadı. Vatansever kaldı hep.
Kesindir: İyi hatırlanacak.
Çok desteğini gördüm.
Dün uğurladık.
Nur içinde yat Doğan Ağabey!