ABD Güvenlik Belgesi'nde Avrasya Seçeneği
2018 yılı, dünyanın içine girmiş olduğu “yeni dönem”in bir dönüm noktası olmaya adaydır. Yeni döneme damgasını vuran, emperyalist-kapitalist sisteme karşı “Avrasya Seçeneği”nin yükselişidir. Mücadele, iki sistem arasındadır. Böyle bir mücadelenin doğası gereği zorlu olması kaçınılmazdır. “ABD’nin Ulusal Güvenlik Stratejisi”, bir yönüyle bu yeni dönemden “yakınma” belgesidir.
ABD’NİN GERİLEYİŞİNİN KAYNAĞI
Belgede, ABD’nin gerileyişi ile girişmiş olduğu askeri saldırılarda uğradığı başarısızlık ya da bu başarısızlığın tetiklediği sistem bunalımı arasında yapısal bir bağlantı kurulmamaktadır. Neden, yükselen Avrasya güçlerinin oyunu kuralına göre oynamayıp “hile yapmalarında” aranmaktadır. Sorunun önemli bir düğüm noktası da, “bilim ve teknoloji”dir. Bilim ve teknoloji alanındaki üstünlüğü zora giren bir ülkenin, ekonomik, askeri, siyasal ve diplomatik alanlardaki üstünlüğünü koruması olanaksızdır. Çünkü günümüzde bilimsel bilgi temelli olmayan herhangi bir teknolojik gelişme söz konusu olamayacağı gibi, bilime dayalı olmayan herhangi bir toplumsal ilerleme de olanaksız hale gelmiştir.
DEVLETİN ROLÜ KONUSUNDA 'MIZIKÇILIK'
Devlete yüklenen rol, herhangi bir toplumsal sistemin belirleyici özellikleri arasında yer alır. Devlete verilen “öncü ve yönlendirici rol”, Avrasya’nın yükselişini olanaklı kılan en belirleyici etkenler arasındadır. Devletin işlevinin belirlenmesi, kuşkusuz bir ülkenin milli egemenliği kapsamındadır. ABD Güvenlik Belgesi’ne göre ise, kimi ülkelerde devlete verilen öncü ve yönlendirici rol “oyunun kuralları”na aykırı olup, “haksız rekabet”in en önemli etkenleri arasında sayılmaktadır. Uluslararası ekonomik ilişkilerde “adil düzen” istemini ileri süren belgenin bu açıdan hedef aldığı başlıca ülkenin Çin Halk Cumhuriyeti olduğu açıktır.
TEKNOLOJİ EDİNİM HAKKI
İleri teknolojileri edinmek ve bunları geliştirme yetisine kavuşmak, her ülke açısından hem haktır, hem de gelişmenin “olmazsa olmazı”dır. Çin Halk Cumhuriyeti, en baştan itibaren yabancı sermayeye “ileri teknoloji getirmesi” ve işleyişin Çin’in bu teknolojiyi edinmesini olanaklı kılacak biçimde düzenlenmesi koşuluyla izin vermiştir. Çin, aynı zamanda kendi ortamını bu özelliklere sahip yabancı sermaye açısından çekici hale getirmiştir. Büyük çaptaki ortaklıklarda Çin tarafı hep bir devlet şirketi tarafından temsil edilmiş, her kademedeki yönetime Çinlilerin katılımının nicel ve nitel içeriği açıkça belirlenmiştir. Çin’in “İleri Teknoloji Bölgeleri”nde üretim birimlerinin yanı sıra şu üç unsur daha yer almaktadır: Üniversiteler, araştırma-geliştirme kuruluşları ve meslek okulları. Meslek okullarının öğrencileri, öğrenimlerinin bölgedeki üretime katılarak sürdürmektedir. Ar-Ge kuruluşları, üretimde yenilikçiliğin hem öğrenilip, hem de üretildiği kurumlar olarak işlev görmektedir. Üniversitelere verilen görev ise, yenilikçiliğin de ötesine geçen daha kapsamlı düzeyde teknoloji edinimi ve geliştirilmesine ilişkindir.
HANGİSİ ADİL, HANGİSİ 'HIRSIZLIK'?
Çin’in en yetenekli öğrencilerini doktora yapmaları için Amerika ve Batı’daki diğer üniversitelere göndermesi, kuşkusuz bu ülkelerin “beşeri sermayesi”ne bağışta bulunma amacını gütmemektedir. Belgede övülerek sözü edilen “Amerikan yaratıcılığı”, “beyin göçü”ne dayanmaktadır. Başka ülkelerin en yetenekli ve yetişmiş insan gücünü kendi çıkarları için kullanmak “adil” bir uygulama sayılırken, bu bilim gücünün edindiği birikimi kendi ülkesinin hizmetine sunması, “hırsızlık” olarak nitelenmektedir. Aslında belgenin bu alanda önerdiği “vize kısıtlamaları”, Amerika’nın açmazını yansıtmaktadır. “Beyin göçü”nün tersine çevrilmesi, ABD açısından “sonun başlangıcı”nı oluşturacaktır.
Güvenlik Belgesi’nde sıkça sözü edilen Amerika’nın “fikri mülkiyet haklarının korunması” kapsamına giren en önemli kavram, belki de “küreselleşme”nin kendisidir. Amerika’nın küreselleşmeden kastı, milli sınırları ortadan kaldırarak bütün dünyayı kendi egemenliği altındaki tek bir pazara dönüştürmekti. Ama sonuçta, Ezilen Dünya’nın milli devletleri bu süreçten yararlanmasını bilerek, Amerika’nın nasıl başa çıkacağını bilemediği “Avrasya Seçeneği”ni yarattılar.
“Avrasya Seçeneği” köşesinden bütün okurlarımızın Yeni Yılı’nı kutlarım.