ABD planlarının dünü ve bugünü
Emperyalizm, yıkılmadığı sürece emellerinden vazgeçmez, ama planlarından vazgeçmek zorunda bırakılabilir. Şu ya da bu planının ABD açısından vazgeçilmezliğini mutlaklaştırmak, o plana karşı mücadeleyi aşındırıp planın hedefine ulaşmasını kolaylaştırmaktan başka bir işe yaramaz. Başarı, mücadelenin cereyan ettiği alanda görece güç üstünlüğü yaratmaya bağlıdır. Belirleyici olan, bütüncül “güç envanteri” değil, mücadelenin odağında yer alan güçlerin ve kullanılabilecek araçların bileşimidir.
ABD’nin bölgemize yönelik emelleri değişmemiştir. Bölge ülkelerini parçalamak, bölünme ve karmaşa yaratarak milli devletleri zaafa uğratmak, kendisine karşı oluşturulan bölgesel ve uluslararası güçbirliğini baltalamak, ABD’nin gündemindeki başat konumunu korumaktadır. Ama her plan, onu uygulamaya yarayacak araçlarla birlikte anlam kazanır. Son yirmi yıllık süreçte uğradığı başarısızlıklar, Amerika’yı plan ve araç değişimine zorlamıştır.
BÜYÜK ORTADOĞU PROJESİ'NİN İÇERİĞİ NEYDİ?
Büyük Ortadoğu Projesi’nin (BOP) hedefi, proje haritasında resmedilen 22-24 ülkenin sınırlarını değiştirmekten ibaret değildi. “Ilımlı İslâm”, Amerika’nın ülkeleri hallaç pamuğu gibi attıktan sonra bölgeye yerleştirmeyi amaçladığı toplumsal düzen olarak BOP’un ayrılmaz bir parçasını oluşturmaktaydı. “Ilımlı İslâm”, bu bağlamda “toplumsal, siyasal ve kültürel bakımdan İslâmi bir görünüme sahip, ama İslâm’ı dünya kapitalist piyasasıyla bütünleşmenin önünde engel oluşturan bütün unsurlarından arındırmış” bir sistem olarak tanımlanmaktaydı.
Sovyetler Birliği dağıldıktan sonra Amerika’ya “İslâm ve Konfüçyüs medeniyetleri”ni hedef tahtasına koymayı öneren Huntington, Türkiye’ye de “Batılılaşma”yı bir yana bırakıp “İslâm Dünyası’na ağabeylik etme” rolünü biçmekteydi. CIA istasyon şefleri de bu “çağrı”yı “Kemalizm yerine Ilımlı İslâm” biçiminde formülleştirdiler. Türkiye’de AKP’nin kuruluşu ve Erdoğan’ın BOP Eşbaşkanlığı bu süreç içinde gerçekleşti. Türkiye’nin AB kapısında bağlı tutulması, hem Avrasya’ya yönelimini engelleme, ama aynı zamanda dünya kapitalist piyasasıyla bütünleşme sürecini hızlandırma amacını taşımaktaydı.
'ILIMLI İSLÂM' YERİNE 'LAİKLİK VİTRİNİ'
ABD’nin askeri başarısızlıkları ve küresel krizin Batı Asya’nın direnişi Avrasya’nın yükselişiyle birleşmesi, ABD’nin bu bölgede inisiyatifi elinden kaçırmasına yol açtı. Amerika’nın “Ilımlı İslâm” aracılığıyla bölgedeki hakimiyetine istikrar kazandırma hayalleri suya düştü. ABD’nin BOP çerçevesinde “Ilımlı İslâm”ın temel aracı olarak kullanmaya çalıştığı Müslüman Kardeşler, yine ABD tarafından terör örgütü kapsamına alındı.
ABD, bugün bölgemizde “tutunmaya çalışan güç” durumundadır. Ülkemizde Amerikancı FETÖ darbe girişiminin ezilmesinden sonra, elinde kalan yegâne güç PKK-PYD’dir. ABD bugün BOP kapsamında bölgeye karşı işlediği suçların doğurduğu tepkilerden kendi lehine yararlanmaya çabalamaktadır. Dün tasarımı ve biçkisi kendisine ait IŞİD’in “İslâmi terörü”nün tanıtım kampanyalarını yürütürken, bugün PKK-PYD’yi “lâiklik vitrini”nde parlatmaya çalışmaktadır. Türkiye ise, artık, bırakın BOP Eşbaşkanlığı’nı, BOP’un merkezinde yer alan ABD-İsrail koridorunun önüne askeri müdahaleyle set çeken ülkedir. Bugün Amerika’nın “Ortadoğu’daki kara gücü” olarak ilan ettiği PKK-PYD’ye karşı en amansız mücadeleyi yürüten güç, Türkiye’dir.
AMERİKAN'IN HEDEFİ YIKMAYA İNDİRGENMİŞTİR
ABD, bölgemizde artık “oyun kurucu” değil, “oyun bozucu” konumundadır. Kalıcı bir hakimiyet kurma olanağını yitirmiştir. Hedefi bölge ülkelerine mümkün olduğu kadar büyük hasar verme ve onları zaafa uğratmaya indirgenmiştir. Amaç yapmak değil yıkmak olunca, PKK-PYD de dahil kullanılan bütün araçların akıbeti, “kullanılıp atılmak”tan öteye geçemez.
İnisiyatifin Amerika’nın elinden çıkmasında en belirleyici rolü, bölge ülkelerinin işbirliği ve Avrasya ile olan dayanışmaları oynamıştır. ABD’nin odaklandığı nokta da, bu birlikteliği yıkmaya çalışmaktır. Türkiye içinde de “medeniyetler çatışması”nı derinleştirmek için artık “Ilımlı İslâm”ın değil, “Batılılaşma”nın arkasında konuşlanmaktadır. Türkiye’nin bekası, ülke içinde “Atatürk’te birleşmek”, ülke dışında da en başta Şam olmak üzere bölge ülkeleriyle olan işbirliğini ve Avrasya ile dayanışmayı güçlendirmekten geçmektedir. “Yurtta sulh, cihanda sulh”ün güncel içeriği, budur.