ABD talepleriyle muhalefetçilik

Seçim öncesi CHP adayları HDP’lilerle birlikte aynı mikrofondan “Doğuda Kürdistan belediyelerini kurtarmaya Batı’da faşizmi geriletmeye geliyoruz” diye konuşmalar yaptılar, yayımladık. “Aman yayımlamayın, susun” dediler.
Sırtını Kandil’e dayayan, ABD’nin binlerce TIR silahla beslediği PKK’nın siyasal partisi HDP’nin kapatılması gerekiyor diye ilan ettik, “Aman kapatmayalım, HDP’lilere koltuk verelim, siz susun” dediler.
“İstanbul Ankara’dan yönetilemez” açıklamasının ve Fener Rum Patrikhanesi ziyaretinin ‘yerel mevzuat’ için değil uluslararası mesaj için yapıldığını yazdık. “Aman yazmayın, susun” dediler.
Doğu Akdeniz’den gösterilen silahı işaret ettik. İsrail namlusunu gizlemeye kalktılar. “Uluslarası toplumun taleplerini dinleyelim” diyerek teslimiyet önerdiler.
Meral Akşener’in ağzından “Tayyip Erdoğan S400’ü Sarayı için alıyor” diyerek Türkiye’nin hava savunma sistemi almasına bile karşı çıktılar.
“Hendekleri kapatmayın, kayyum atamayın, Afrin’e girmeyin, ABD’ye boyun eğin, AB’nin lafını dinleyin, FETÖ’den atılan kamu görevlilerini bırakın, Şanghay İşbirliği’ne karşı savaşalım...”
Ve Aydınlık sussun... Öyle mi?
Kökümüz derinde, sert rüzgar bizi etkilemez. Aydınlık’ın tutumunu “konjonktür” belirlemez, Üreten ve Birleşen Türkiye programı belirler.
ABD dün “Ilımlı İslam” programıyla Türkiye’de iktidar belirliyordu. “Ilımlı İslam” planı çöktü. ABD şu anda “Ilımlı Atatürkçülük”le, renksiz, silik ve zor zamanlarda ortalıkta görünmeyen kişiliklerle birlikte 2014’te Silivri duvarlarının yıkılmasıyla başlayan millileşme sürecini durdurmaya çalışıyor.
Türkiye ağır kriz koşullarından Ak Parti Hükümeti’yle çıkamaz. Ak Parti, Milli Hükümet seçeneğine mecburdur. Öte yandan Erdoğan düşmanlığına kilitlenenler de FETÖ ve PKK’yla ittifak yaparak Hükümet olamaz.
Aydınlık sütunları ABD’nin iktidar planlarının yazıldığı değil bozulduğu yerdir. Bu çizgide ısrar eden kendisini rüzgara teslim eder. Dalından kopan yaprağın akibetini ise rüzgar belirler...