ABD Türkiye’yi kurtarır mı?

- ABD, PKK’ya 5 bin TIR silah veriyor.
- ABD, FETÖ’yü devletin içinde örgütlüyor ve kanlı darbeler tezgahlıyor. 15-16 Temmuz gecesi Ankara ve İstanbul’da Türkiye-ABD savaşı yaşanıyor.
- ABD, Doğu Akdeniz’de İsrail, Yunanistan ve Güney Kıbrıs’ı da yanına alarak Türkiye’ye karşı askerî tatbikatlar yapıyor.
- ABD, uluslararası kredi kuruluşlarına “Türkiye’ye kredi vermeyin” diye talimatlar yayınlıyor.
- ABD, Türkiye’ye ambargo koyuyor.
ABD ÇIKMAZINDA ÇIKIŞ YOLU ARAYANLAR
Olgular böyleyken, Tayyip Erdoğan ekonomisinin çıkmazından ABD marifetiyle çıkış yolu bulunabileceğini ileri sürenler var. Bunu seçim sürecinde CHP ve İyi Parti yönetimleri savunuyordu. Çözüm olarak söyledikleri tek maddeydi: “Batı’ya güven vermek, Batı katında yeniden itibar kazanmak, Batının istediği hukukî düzenlemeleri yapmak.” HDP/PKK ve FETÖ ile el ele vermeleri de, ABD çıkmazında buldukları ittifaktı. Hâlâ oradalar.
Şimdi onlarla birlikte AKP içinde de böyle bir eğilimin yükseldiği görülüyor. Hazine ve Maliye Bakanı’nın Yeni Ekonomik Yaklaşımı, çaresizliği yansıtmak yanında hâlâ borcu borçla çevirme umutlarını içeriyor. İş çevrelerinde de bu tür beklentiler görülüyor.
Bu durumda şu soruya yanıt vermeleri gerekir:
ABD, Türkiye ekonomisini kurtarır mı?
Dahası:
ABD, Türkiye ekonomisini kurtarabilir mi?
OLMAYAN SEÇENEK
Türkiye’nin önüne olmayan bir seçenek konmaktadır. Daha doğrusu iflas etmiş olan Turgut Özal/Kemal Derviş ekonomisiyle yola devam edilebileceği beklentisi içinde olanlar var. Kısa vâdeli, yüksek faizli yeni borçlar bulunacak, üç beş ay sonra Türkiye bugünkünden çok daha derin bir döviz açığıyla yüz yüze gelecek. Daha da önemlisi, bu arada Türkiye, Güneydoğu illerimizde ve Suriye’nin kuzeyinde PKK otoritesinin kurulmasına razı olacak, Kıbrıs’ta bazı ödünler verecek, Doğu Akdeniz ve Ege’de haklarımızdan vazgeçmek yolunda adımlar atacak, İran’a ambargoya boyun eğecek vb.
Birincisi, Türkiye ABD’nin dayatmalarına boyun eğemeyeceği için, ekonomide ABD marifetiyle bir çözüm bulunmuyor.
İkincisi, Türkiye ekonomisinin gerçeğine baktığımız zaman, ABD gözetiminde bir çıkış yolu görünmüyor. Türkiye, 1980’den bu yana ABD’nin dayattığı Dünya Ekonomisiyle Bütünleşme sürecinde buraya geldi. Devam etmek isteyenler için, önümüzde uçurumdan başka bir seçenek yok.
ÇIKMAZDAKİ BOCALAMALAR
Türkiye’nin hakim güçleri de bu uçurumun önündedirler. Hakikatler onlar için de geçerlidir. Örneğin TÜSİAD gibi Türkiye’nin en geniş sermaye kesimlerini temsil eden bir kuruluşun hâlâ Üretim Ekonomisi, Devletçilik, Avrasya’da Bağımsızlık ve Güvenlik gibi stratejik bir programı açıkça savunmayışı, şaşkınlığın sürdüğüne işaret ediyor.
Öte yandan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Dolar baronlarına, faiz lobilerine, ABD dayatmalarına karşı meydan okumaları, yalnızca söylevlerde kalıyor ve şu anda halka heyecan vermek ötesinde bir uygulama boyutu taşımıyor.
ABD’NİN TÜRKİYE SİYASETİ
ABD’nin Türkiye siyasetini iyi anlayalım. Washington, artık Türkiye’yi kazanmak peşinde değildir. ABD, daha 2000’li yılların başında, Türkiye’nin 21. Yüzyıldaki yerinin Avrasya’da olacağını saptamıştır. CIA’nın strateji kuruluşlarının o zaman yayınladıkları “21. Yüzyılın Perspektifleri” başlıklı rapordan beri ABD devletinin önemli belgelerinde bu öngörü belirlenir. Bu nedenle ABD, Türkiye’nin Avrasya’ya sağlam olarak değil, yaralanarak, zayıflayarak, bölünerek ve hatta dağılarak gitmesine yönelik bir strateji izlemektedir. ABD’nin yaptıkları hep bu yöndedir. ABD’nin Türkiye’ye dayattığı çözüm, kurtuluş değil, daha derin krizlerdir.
ABD, Türkiye’yi kurtarmak değil, batırmak istiyor. Bunu açıkça söylüyor ve her uygulaması bu yöndedir. ABD’nin ayağına kapansanız, bu siyaseti değiştiremezsiniz. Zaten Türk Milleti ve Vatan Partisi, ABD’nin ayağına kapanmak isteyenlere kesinlikle izin vermez.
ABD’NİN KURTARICI GÜCÜ KALDI MI
Kaldı ki, ABD, Türkiye’yi kurtarmak istese de kurtaramaz,
Çünkü ABD, artık kurtarıcı gücüne de sahip değildir. ABD, kendisini bile kurtarma yeteneğini kaybetmektedir.
Dahası Türkiye için ABD’ye yaklaşmak, stratejik müttefiklerinden uzaklaşmak anlamını taşıyor. ABD’nin dayattığı hizaya gelen bir Türkiye, gerçek dostları olan İran’a, Irak’a, Suriye’ye, diğer batı Asya ülkelerine, Azerbaycan’a ve Orta Asya Türk Cumhuriyetlerine, Rusya’ya, Çin’e, Almanya, Fransa ve İngiltere’ye, bize altınlarını emanet eden Venezuela’ya, ezcümle bütün insanlığa güvensizlik verir. Bu nâzik ortamda gerçek dostları ikirciğe sokan her tutumun ağır bedelleri vardır.
ABD’nin kurtarıcı gücü yoktur ama, Türkiye’yi gerçek dostlarından koparma siyaseti vardır.
TURGUT ÖZAL KARŞIDEVRİMİNİN SONU
Türkiye açısından 1980 sonrasında içine girdiğimiz Borçlanma Ekonomisi bitmiştir. Orada çırpınarak, ABD’den medet umarak, IMF ile masaya oturarak çözüm yolları kapalıdır. Böyle yollar kalmamıştır. Öncelikle herkes şu gerçeği anlamak durumundadır: Turgut Özal’la başlayan karşıdevrim bitmiştir. 1980’den beri kurulan sistem çökmüştür. Bu sistemin içindeki bütün arayışlar, bataklıkta çırpınmaktır, daha derin krizlerdir.
BAĞIMSIZLIK GÜVENLİK VE ÜRETİM İKLİMİ
Bağımsızlığımızın, toprak bütünlüğümüzün, üretim ekonomisini inşa görevimizin hangi iklimde bulunduğunu açık ve kesin olarak saptamak, gittikçe derinleşme eğiliminde olan bu ekonomik krizden çıkış için, öncelikli ve stratejik koşuludur.
Türkiye, ABD denetiminden kopuyor ve Avrasya’daki konumuna yerleşiyor. Bu süreçte ekonominin, güvenliğin ve dış siyasetin gerekleri buluşmuştur. O gereklerin özeti, ABD denetiminden her alanda köklü olarak kurtulmaktır. Koşullar son derece elverişlidir.
Türkiye için tek yol, Üretim Devrimidir, Üretici Devrimidir. Önce bu tehlikeli süreci Millî Direnme Ekonomisiyle aşacağız ve Üretim Ekonomisini inşanın ön hazırlıklarını yapacağız. Arkasından Üretim Devrimini hayata geçireceğiz.
Vatan Partisi’nin programı, Türkiye’nin önündedir. Çıkış rotası belirlenmiştir ve Türkiye bu fırtınalardan kurtulmak için Vatan Partisi gibi bir kaptana sahiptir.
ÇÖZÜM İÇİN AYDINLIK OKUYALIM VE OKUTALIM
Değerli okuyucular, görüyorsunuz Aydınlık bu derinleşen kriz koşullarında çözüm üreten tek gazetedir. Her sabah Aydınlık size çıkış yolunun aydınlığını getiriyor ve getirmeye devam edecektir.
Aydınlık’ı bir umut olarak komşularımıza, çevremize, eşimize dostumuza, yerdeşlerimize taşıyalım. Türkiyemizi aydınlatalım. Hepimize iş düşüyor. Kolay gelsin!