ABD ve Çin arasındaki çatışmanın yeni adresi: BİTCOİN

Evren Devrim Zelyut/Ekonomist

Senyoraj veya sinyoraj hakkı paranın üretim maliyeti ile üzerinde yazılı değer arasındaki farktır. Orta Çağ'da Avrupa'da hüküm süren derebeyler (Senyörler) bu hakkı ellerinde tutup, kendi çıkarları için kullandıklarından, bu terime Senyoraj denmiştir. Günümüzde ise devletler bu hakkı merkez bankaları vasıtasıyla ellerinde tutarlar. Milyonlarca mal ve hizmetin üretiminden tüketimine kadar geçen uzun yolculukta, para bir değişim aracı olarak kullanılır. Milli paranın olmadığı ya da güç kaybettiği durumlarda, değişim aracı olarak kullanılan yabancı para, o ülkenin sömürülmesini sağlar. Yani üretilen mal ve hizmetler dışarıda çok küçük bir maliyetle basılmış bir kağıt parçası ile satın alınır.

Bu durumun en tipik örneğini günümüzde Türk Lirası ve Amerikan Doları arasındaki ilişkide görebiliriz. Dolara karşı direnemeyen Lira nedeniyle yabancılar kur farkı arttıkça Türk şirketlerini, mal ve hizmetlerini çok daha kolay bir şekilde satın almaktadır. İktisatta her ne kadar “milli paranın rakip ülke paralarına karşı ucuzlaması karşı tarafa daha çok mal satma şansı verir” denilse de, bir milli paranın sürekli değer kaybetmesi de o ülkenin ekonomisini felç eder.

BİTCOİN’E YENİ BİR BAKIŞ AÇISI

Aşağıdaki grafik Pricewaterhouse Coopers tarafından satın alma gücü paritesi ile hesaplanmış 2050 yılındaki milli gelir tahminlerini göstermektedir.

Yapılan bütün tahminler Asya ekonomilerinin özellikle Çin’in önümüzdeki yıllarda 20.y.y.’ın dev ekonomileri olan AB, ABD ve Japonya’nın önüne geçeceğini gösteriyor. Bu akışı en azından yavaşlatmaya çalışan ABD ve Avrupa’nın umutsuz çabalarını ise hep beraber izledik, izliyoruz. İngiltere’nin AB’den çıkarak kendine yeni pazarlar bulma çabası, AB’nin Asya ile ilişkilerini geliştirmek istemesi, ABD’nin Trump ile imza ettiği ticaret anlaşmalarından çıkarak içe dönmek istemesi, hep bu umutsuz çabanın göstergeleri.

Tam bu noktada, son derece dinamik Asya nüfusu içinde başını Bitcoin’in çektiği kripto paraların yayılıyor olması Asya devletlerinin Senyoraj haklarının sınırlanmasına yönelik bir adım olamaz mı?

18. ve 19. Yüzyıllarda bir ülkeyi sömürge yapmak için asker göndererek işgal etmeniz gerekirdi. 20. Yüzyılda ise bir ülkeyi üretimden uzak tutarak, borç vererek, mal satarak sömürge yapabiliyordunuz. Şimdi soru şu: Bitcoin’in anavatanı olan Japonya olsaydınız, nüfusunuz hızla yaşlanmaya başlasa ve tüketim dursa, rakiplerinizi ele geçirmek için 21.y.y.’da ne yapardınız? Başka bir ifade ile, eskiden Amerikan Dolarının ve Japon Yen’in kabadayısı olduğu küresel mahalleye giren, genç ve kuvvetli Çin Yuan’ını nasıl durdurabilirsiniz?

FİNANSAL TRUVA ATI BİTCOİN

Sanal paraların üretildiği bilgisayarların çok büyük bir kısmının Çin ve Moğolistan’da olduğunu biliyoruz. Çin hükümetinin “Bitcoin Madenciliği” denilen, bilgisayarlarda Bitcoin üretimini ve bu paraların alınıp satılmasını yasaklaması, yukarıda bahsettiğimiz Senyoraj hakkını savunma ihtiyacından kaynaklanmaktadır. Çin milli parası olmadan istediğini üretip satamayacağını bildiği için Yuan’ın yerini almaya çalışan her Truva atına karşı kendini korumaktadır. Aynı şekilde Güney Kore’nin de kripto para borsalarının kapatılması için bir kanun hazırlayacağı konuşulmaktadır.

Kripto paraların yıllardır örtülü bir şekilde birçok alanda süren Çin-ABD çatışmasının yeni alanı olduğunu söylemek çok güç olmasa gerek. Zira kripto paraların etki alanını düşündüğümüzde bu araçların kafası matematiğe çok iyi çalışan mühendislerin ürünü olduğunu düşünmek konuyu hafife almak olacaktır.

Yukarıdaki gerekçelerimizi destekler nitelikte bir rapor Çarşamba günü Goldman Sachs stratejistlerinden Zach Pandl ve Charles Himmelberg'den geldi. Bu stratejistler dijital paraların, “gerçek para” formunda, gelişen piyasalarda başarı yakalayabileceğinden bahsettiler.

Demokratik Kongo Cumhuriyeti'de mevduat ve kredilerin yüzde 90'ından fazlası yabancı para birimlerinden oluşuyor. Zimbabve ise 2015 yılında yerel parasını tedavülden kaldırdı. ABD Doları'nın son birkaç on yıllık sürede “amacına iyi hizmet” ettiği, fakat finansal sistemin geleneksel para hizmetlerinde arzın yetersiz kaldığı ülkelerde Bitcoin'un (ve genel olarak kripto paraların) geçerli alternatifler sunabileceğini raporlarında ifade ettiler.

Goldman’ın söylediklerini ise biz şöyle yorumluyoruz: Turbo Kapitalizm ülkeleri öyle hızlı sömürge haline getiriyor ki, bu ülkelerin çöken milli paralarının yerini almasını beklediğimiz Amerikan doları, oluşan boşluğu doldurmakta yetersiz kalabiliyor. Çünkü doların basılması ABD yasalarına bağlı ve Turbo Kapitalistlerin ihtiyacına eş zamanlı olarak artamıyor. Dolayısıyla “bölgesel sömürü aracı olarak bilgisayarlarda üretilmiş sanal paralar” o paraları kontrol eden borsalar ve o borsaları kontrol eden Turbo Kapitalistler için ideal bir finansal araçtır.