ABD’nin Afganistan tutkusu

2010’da New York Times gazetesinin ortaya çıkardığı 2007 tarihli bir Pentagon Belgesi’nde, Afganistan için “Lityumun Suudi Arabistan’ı” tanımı yapılmıştı.

Lityum geleceğin en kıymetli madeni olarak tanımlanıyor.

Elektronik cihazların pillerinde kullanılması, maden alaşımlarında çok önemli bir rol oynamasının yanı sıra, geleceğin süper enerji kaynağı termonükleer füzyon reaksiyonları için gerekli.

İngiliz Independent Gazetesi, 21 Ağustos 2017 tarihli sayısında, “Donald Trump, Afganistan’ın 1 trilyon dolar değerindeki maden kaynaklarını 16 yıllık savaşın tazminatı olarak görüyor” başlığını attı.

2007 tarihli Amerikan Savunma Bakanlığı Pentagon belgesinde (memorandum) şu ifadeler yer alıyordu:

Ülkedeki madencilik endüstrisinin gelişmesi yıllar alsa da potansiyel o kadar büyük ki, yetkililer ve şirket yöneticileri Afganistan’ın büyük yatırımlar çekeceği görüşünde. ABD Merkez Kuvvetler Komutanı David Petreaus, burada müthiş bir potansiyel olduğunu belirtiyor. Afganistan Madencilik Bakanı danışmanı Celil Cumriani de bu kaynakların Afganistan’ın belkemiği olacağını söylüyor”

Pentagon’un 2007 raporu, bu kaynakların SSCB ve Çin Halk Cumhuriyeti’nce 1970’lerden beri bilindiğini yazmıyor.

İşte bu yüzden seçimden önce Afganistan’daki birlikleri çekme sözü veren ABD Başkanı Trump, geçen hafta Afganistan’a daha fazla asker gönderme kararı aldığını açıkladı.

Generallerinin desteklediği planda, var olanlara ek olarak 3 bin 800 askeri eğitmen ve danışman gönderilmesi öngörülüyor.

ABD güçlerinin Afganistan'dan tümüyle çekilmesi ya da Afganistan misyonunun tümüyle özel savaş şirketlerine havale edilmesi gibi yaklaşımları reddeden Trump, böylelikle Amerika'nın bu en uzun sürmüş savaşını fiilen sahiplenmiş oldu.

Tıpkı seçim öncesi benzer vaatlerde bulunup, seçildikten sonra bunları unutan Barack Obama gibi.

Dolarlar ve sentler…

Afganistan Devlet Başkanı Eşref Gani ABD Başkanı Trump’a, ülkesine lityum da dahil kıymetli madenler konusunda daha çok yatırım yapma çağrısında bulundu.

ABD’NİN ASIL KORKUSU ÇİN

Çin, Afganistan’da değerli madenlerin çıkartılması ve enerji yollarının geliştirilmesi için büyük ticaret ve yatırımlar yapıyor. Çin, Rusya ve İran ile birlikte Afganistan’ın bu konudaki en önemli ticari partneri.

Çin’in nihai hedefi, eski ipekyolunun da geçtiği, Afganistan ile Uygur bölgesini birleştiren 76 kilometrelik tarihi Vahan koridorunu Yol ve Kuşak projesinde yeniden canlandırmak.

Afganistan’ın 1 trilyon değil, yaklaşık 3 trilyon dolarlık mineral potansiyeli olduğu tahmin ediliyor.

Çin şirketleri Afganistan’da hali hazırda bakır ve kömür çıkarıyor, ama en önemlisi nükleer enerji hedefleri için lityuma gözünü çevirmiş durumda.

Afganistan’a büyük baraj, tarım ve inşaat yatırımları yapan Çin, petrol çıkarmaya da başladı son dönemde.

Mining News Dergisi (Madencilik Haberleri) 2010 yılındaki haberinde, Afganistan resmi kaynaklarına dayandırarak, ülkede 150 milyon varillik petrol rezervi olduğunu duyurmuştu.

ABD’nin asıl korkusu burada yatıyor.

Afganistan’ı kaybetmek demek, Asya’yı ve neticede tüm dünyayı kaybetmek demek.

ABD’nin Foreign News Dergisi, ABD’nin hiçbir savaş bölgesindeki ülkede, Afganistan’daki kadar üssünün olmadığını yazmıştı.

Tüm bu bilgileri aldığım yazısında dünyaca ünlü muhalif aydınlardan Prof. Michel Chossudovsky, Afganistan’daki üslerin ve ABD’nin Kuzey Kore ve Çin denizinde yarattığı gerilimlerdeki temel hedefinin Çin’i kuşatmak ve özellikle de Afganistan’dan uzakta tutmak olduğunu vurguluyor.

(http://www.globalresearch.ca/more-american-troops-to-afghanistan-to-keep-the-chinese-out-lithium-and-the-battle-for-afghanistans-mineral-riches/5605456)

ISAF adıyla bilinen ABD öncülüğündeki NATO Afganistan misyonunun 2009 yılında bu ülkede 17 üssü ve 47 bin askeri bulunuyordu. Bunlardan 17 binden fazlası Amerikan askeri, 725’i Türk askeriydi. Gölge CIA Stratfor’a göre, 2011’de ABD’nin kendi bayrağı altında 100 bin askeri Afganistan’da konuşlu durumdaydı.

Avrupalı ülkeler geçen zaman içinde asker sayısını azaltırken, Türkiye ve Afganistan ise bugün Şanghay İşbirliği Örgütü’nün eşiğinde bulunuyor. Türkiye diyalog ortağı, Afganistan ise gözlemci üye statüsünde.

Dahası, komşusu Pakistan şu anda tam üye oldu. Pakistan, Afganistan, İran ve Çin Avrasya hattında yeni ticaret, enerji rotaları geliştiriyor. ŞİÖ üyesi Türkmenistan, Tacikistan ve Özbekistan ile birlikte.

(Pakistan ile birlikte ŞİÖ’ye katılan Hindistan, ABD gazıyla hemen bu üyeliğin ardından Çin ile sınır gerilimi yaşamaya başladı ama son gelen haberlere göre bu gerilim uzlaşmayla sonuçlandı)

Dahası Çin’in lityum alanındaki liderliği…

ABD’nin üç büyük şirketi, Albemarle’s Rockwood Lithium (North Carolina), The Sociedad Quimica y Minera de Chile and FMC Corporation, (Philadelphia) bugün artık Çin Şirketleriyle piyasayı kontrol etmek için dövüşüyor.

Mining.com sitesi 2016 raporunda, Çin için “Lityum evreninin merkezinde” başlığını attı ve Çin’in elektrikli arabalarda dünya lideri olacağını duyurdu. Çünkü pil yapımında kullanılan lityum, bor madeniyle birlikte elektrikli araçlarda enerji kaynağı işlevini de yerine getirecek.

İşte bunun için, Bush, Obama ve Trump, hepsi farklı çizgilerde olsa da emperyalizmin temsilcileri olarak Çin’in önünü kesmeye çalışıyorlar.

Ancak bugün ABD kendi iç çatışmasıyla, renkli devrimiyle meşgul ve bu savaşta kazanan Avrasya olacak.