ABD'nin dilinde diyalog elinde füze

ABD'nin dilinde diyalog elinde füze var.

Füzelere boyun eğerseniz, o füzeler tepenizde patlıyor.
Füzelere karşı silah çekerseniz bu sefer diyalog çağrıları başlıyor.

Rusya, Ukrayna’daki NATO planını bozguna uğratmak için harekete geçti. Her yerde aynı söylenti dolaşıyor. “Sorun diyologla çözülmeli.” Avrupa matbuatı böyle yazıyor, Amerikan başkanı böyle konuşuyor, Türk televizyonlarındaki uzmanlar sözü bu sihirli cümleyle bitiriyor. Türk devlet adamları ve bürokratları da barışseverliklerini bu cümleyle gösteriyor. Biz bu cümleye yabancı değiliz. Son yüzyılda tartışmasız her bölgesel ve uluslararası çatışmada bu cümleleri duyduk. Gelin hep birlikte şu soruya cevap arayalım:

SORUNUN DİYALOGLA ÇÖZÜLDÜĞÜ TEK BİR ÖRNEK VAR MI?

 2015’te Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en yaygın isyanı PKK tarafından başlatılıyor. Hendekler kazılmış, pusular hazırlanmış, şehirler zapt edilmiş, bayraklarımız indirilmiş. Türkiye PKK’yı hendeklere gömmek için operasyona başlıyor. Sahnede sahte solcular, insan hakları aktivistleri, batı basını, batı işbirlikçileri ve NATO’nun, ABD’nin kendisi hepsi birden: “sorun diyalogla çözülmeli.” Düşünsenize Türkiye’nin silahları indirip sorunu diyalogla çözmeye çalıştığını?

 Amerika PKK’ya binlerce tır silah veriyor.  Buna karşı Türkiye toprak bütünlüğünü korumak için sınır ötesi harekat yapıyor. Yine aynı çevreler “sorun diyalogla çözülmeli.”

 15 Temmuz’da Ankara’ya bombalar yağıyor. Monşerler hep bir ağızdan: “Sorun diyalogla çözülmeli.”

 Tarihte de böyleydi. İstiklal Savaşı’nda Mustafa Kemal’i düşünelim. 1919’da eşkıyadır, 1920’de, 1921’de katli fermandır ve canı helaldir. O tarihlerde kimse sorunu diyalogla çözelim diye çağrı yapmıyor. Ancak gözü kanlı emperyalist İngiltere Yunanlıların art arda hezimetlerinden sonra barış yollarının biricik arayıcısına dönüşüyor. Büyük taarruz öncesi yine aynı cümleler “indirin silahları”, “sorun diyalogla çözülmeli”.

 Kıbrıs’ımızı savunmak için barış harekatı düzenliyoruz, “ne harekatı olur mu böyle şey?’’,“sorun diyalogla çözülmeli…”

 FİSKE VURSAK DİYALOG ÇAĞRISI

 Ya Vietnam bombalanırken, Afganistan ve Irak işgal edilirken, Suriye’de iç savaş çıkartılırken, Libya kana bulanırken niye yapılmadı bu çağrılar. Niye çözmedeniz sorunları diyalogla?

 Mazlumlara ambargolar, her türden zorbalıklar, iç çatışmalar, bombardımanlar, darbeler, suikastler, tertipler... Buna karşı mazlum ülkeler Atlantik dünyasına fiske vurmaya çalışsalar hep aynı sesler:“sorun diyalogla çözülmeli”.

 Son yüzyılda bu cümle ne kanların,ne zulümlerin maskesi olmuştur. Esas savaş kışkırtıcılarının ve dünyayı emperyalist hegemonya altında inim inim inletenlerin en meşhur sloganıdır bu üç kelime.

HAKLARI BASTIRAN DA SİLAHTIR HAYKIRAN DA

Dönüp bakıyoruz, dünya tarihindeki hiçbir sorun diyalogla çözülmemiş. Her sorunun çözümü en sonunda silahla, kuvvetle olmuş.

             “Sorun diyalogla çözülmeli” diyenlerin arasında çok gafiller var. Birçoğu emperyalizmin gönüllü hizmetçisi değiller. Haklar konuşarak, diyalogla alınır zannedenler var. Oysa siyaset arenasında sözün kuvveti sesin yüksekliğiyle veya bolluğuyla ilgili değildir. Arkasındaki silahla ve kuvvetle ilgilidir. Esas hakları silahlar haykırır. Hakları bastıran da silahtır haykıran da. Barışı getiren de silahtır, bozan da. Asya’da ne zamandan beri sözün sahibi hep silahtır.

 SİLAHA SİLAHLA YANIT VERİLİR

ABD’nin ve Avrupa’nın bugünkü vaziyeti Rusya’nın haklı taleplerini dinlemeye ve onu kabule müsait değildi. NATO’yu genişletmek ve Rusya’yı kuşatmaktan vazgeçmediler. Buna karşı Rusya silaha sarıldı. ABD ve NATO’nun bunu engellemek için silaha sarılmaktan başka çaresi yok. Ancak silaha sarılamayacak durumda olduklarını da yaptıkları her açıklamayla gösteriyorlar. Şu koşulda Rusya’nın haklarını söke söke aldığını söyleyebiliriz.Türkiye ve Azerbaycan Rusya’nın da desteğiyle Karabağ sorununu nasıl çözdüyse Rusya’da Donbass sorununu öyle çözmektedir.

 KARADENİZ CEPHESİNDEKİ TECRÜBE

Atalar ne demiş? Hazır ol cenge! Eğer ister isen sulh ü salah. Rusya’nın silahlı harekatı bize çok şey anlatıyor. Türkiye’nin her tarafı ABD üsleriyle kuşatılmış durumda.Silahlandırılması anlaşmalara aykırı olan adaları silahlandırıyorlar. İkinci İsrail’i kurma girişimi silahlı olarak devam ediyor. PKK, en değerli müttefikleri durumunda. ABD, İsrail ve Yunanistan Doğu Akdeniz’den diş gösteriyor…

 Rusya’nın yöneticileri kadar kararlı olmazsak topraklarımıza yönelik hücumların hiçbirinde “Sorun diyalogla çözülmeli” çağrısını duymayacağımıza emin olabiliriz. O halde gerekirse silah kullanarak haklarımızdan asla taviz vermeyeceğimizi herkes bilmeli.Ve gerekirse biz “Sorun diyalogla çözülmeli” diyenlere rağmen silaha sarılmakta bir an olsun tereddüt etmemeliyiz.

 TÜRKİYE İÇİN TARİHİ FIRSAT

Şu anda Türkiye, güvenliğini ve toprak bütünlüğünü sağlama almak için çok önemli bir fırsat yakalamış bulunuyor. Atlantik güçleri Karadeniz cephesinde ricat halinde. Bütün dünyaya safımızın net olduğunu göstermemiz şart. Bu bizi Akdeniz’de güçlendirecektir.

 Cenge hazır olmak yalnızca el tetikte beklemek değil. Cephe gerisinin güvenliğini almak, ittifaklar oluşturmak ve kuvvet dengesini lehimize değiştirmek için çabalamaktır. Bu koşullarda bizi mahfetmek isteyen ABD ve NATO’ya karşı en değerli müttefikimiz Rusya’dır.

 Böyle yapmazsak ve bizi çevreleyen ABD güçlerinin pekişmesini seyredersek, bu kez o silahlarla Türkiye sınırları içinde karşılarız. Bunun ağır sonuçlarını ise konuşmaya gerek yok.Türkiye elinde hak haykıran silahıyla, barışı sağlayacak. Rusya’nın elinde huzur ve barış getiren silah var. Onu kınamak, onu yanlışlamak bizim elimizdeki silahları zayıflatır. İran’ın elindeki silah, Çin’in, Venezuela’nın, Kazakistan’ın, Azerbaycan’ın silahı bunlar da bizim cephemizde. Avrasya cephesihak arayan silahları sayesinde giderek sağlamlaşmaktadır.

 Tevfik Fikret’in dediği gibi:

 O çelik parçası bir gün bir ehemmiyet alır,
            Koca bir kavmin olur haris-i istiklali,
            Koca bir memleketi ırzı, hayatı, malı,
                                               Ona vabaste kalır…

 Bütün dünyanın ırzı, hayatı, malı o çelik parçalarını kimin kime karşı nasıl kullanacağına bağlıdır.