ABD’nin dolar hegemonyası aşılabilir(mi)?

AKP iktidarı, ekonomide her başı sıkıştığında "kur ataklarından", "dolar egemenliğinden, "yerli ve milli parayla ticaretten" bahseden çıkışlar yapıyor.
Gelin görün ki, bu çıkışlar hamasetten öteye gidemeyen, fevri ve duygusal tepkilerden ibaret kalıyor ne yazık ki.
Bir yandan kamu ihalelerini ve onları kazanan firmaların kredilerini dolar bazında alması sürdürülürken, öte yandan köprü ve otoyol geçişlerine ve müteahhitlerin kredilerine Hazine’nin "dolar" bazında garanti vermesine imza atıyor.
Üstüne de, vatandaşa "dolarlarınızı bozdurun" kampanyalarıyla, sözde "ekonomik milliyetçilik" yaptığını sanıyor.
Böyle çelişkili ve temelsiz çıkışların da, sözde tedbirlerin de hiç bir kıymeti-harbiyesi yoktur hâlbuki.
Şimdi benim yazacağım öneriyi düşünecek, değerlendirecek ve hayata geçirecek bir ekonomik vizyondan ve kadrolardan da mahrumdur bugünkü iktidar.
Meclis’teki muhalefet partilerinin ekonomi sözcüleri ve yöneticileri ise, hala K. Derviş’in, IMF’nin neoliberal politikalarını aynen-yine-yeniden uygulanmasından ibaret görünen muhalefet anlayışları ile bu tür alternatifleri ne akıllarına getirebilirler, ne de söylemeye cesaret edebilirler.
Önce bir gerçeği kabul edelim; Avrupa Merkez Bankası’nın son tespitlerine göre dünyadaki uluslararası borcun (kredilerin) ve dünyadaki toplam küresel rezervlerin üçte ikisi "dolardan" oluşuyor.
Başka bir ifadeyle, toplam uluslararası kredilerin ve toplam uluslararası rezervlerin yüzde 60’dan fazlası ABD para birimi olan dolardan müteşekkil hâlihazırda.
Öte yandan SWIFT (Society for Worldwide Interbank Financial Telecommunication) yani dünya çapında bankalar arasında birkaç dakika içinde elektronik ve güvenli fon transferini sağlayan sistemde, ABD Bankalarının ve doların egemenliğinin yeri büyüktür.
1973 yılında 15 ülkeden 239 bankanın bir araya gelerek başlattığı çalışma sonrasında 1977 yılında faaliyete geçen SWIFT sisteminden, hâlihazırda 200’den fazla ülkeden 11 bin banka ve finansal kuruluş servis almaktadır bugün.
Bu şartlarda, bir ülkenin tek başına doların hegemonyasına meydan okuması gerçekçi ve sonuç alınabilir bir iş olarak görünmemektedir.
Peki, ne yapılabilir? İlk olarak önce içeride yatırım iklimi ve kuvvetler ayrılığının, çoğulculuğu esas alan, laik ve demokratik bir hukuk devleti anlayışının ve uygulamalarının yeniden tesisi ile yüksek ve fahiş enflasyon karşısında tasarruflarını korumak için dolara sarılanlara güvence olacak bir enflasyonla mücadele programının başarıya ulaşması gerekiyor. Bunu mevcut koşullarda ve bu zihniyetle yapabilmek mümkün mü onu bilahare tartışacağız.
MÜTHİŞ BİR ÖNERİ
İkinci olarak; dünyada bu konuda Trump’ın saldırgan ve kibirli politikalarından, açtığı ve tehdit ettiği ticaret savaşlarından usanan devletlerle iş birliğinin sağlanması gerekiyor.
Çünkü dünyada koşullar giderek uygun hale geliyor. Kasım ayında ABD’nin dayatacağı İran ambargosu, özellikle Avrupa’da ve AB’de ciddi rahatsızlık yaratmış durumdadır.
İşte tam bu nedenlerle geçen Ağustos ayında, Almanya Dışişleri Bakanı, Heiko Maas müthiş ve çarpıcı bir öneriyi ortaya attı. Maas; "...İran’la nükleer anlaşmayı kurtarabilmek için bağımsız bir AB ödeme sistemi oluşturulmasını..." önerdi.
ABD’den bağımsız bir ödeme kanalı oluşturmak için bir Avrupa Para Fonu ve SWIFT sistemi kurulmasını teklif etti.
Bu müthiş öneriye Merkel "evet" demedi ama gerekçelerine katıldığını ifade etti. ABD’ye bir nevi uyarıda bulundu ve aba altından sopa gösterdi bu dayatmaları karşısında.
Bu öneri şu veya bu biçimde önümüzdeki dönemlerde yine-yeniden gündeme gelebilir, tartışılabilir belki de hayata bile geçirilebilir.
Bu öneriye Belçika Merkezli SWIFT de hiçbir yorum yapmadı, yapamadı, muhtemelen tedirgin oldu.
Doların hegemonyasından, ABD’nin tehdit, dayatma ve yaptırımlarından kurtulmanın en iyi ve ciddi alternatiflerden birisi işte bu öneridir.
Ama gelin görün ki, ne AKP iktidarı ve onun yandaş havuz medyası, ne de K. Dervişci-IMF politikalarını "biz daha iyi yaparız" diyen Meclisteki Muhalefet partileri, bu konuda hiçbir ciddiye alınabilecek açıklama, çalışma veya girişimde bulunmadılar. Ya haberleri bile yoktu, ya da bunu ABD’ye karşı dile getirebilme cesaretleri...
Öyle hamasetle, efelenmeyle, ne dolarizasyon ortadan kaldırılabilir, ne de doların hegemonyası kırılabilir. İşte öneri, işte meydan, hodri meydan!